Bir aile danışmanı eğer sadece pdr mezunuysa, ruhsal sorunların tedavisine yönelemezler ancak danışman-danışan ilişkisi içerisinde var olan ilişki sorunlarının fark edilmesi, aile için iletişim becerilerinin geliştirilmesi, çatışma yönetimi, en sık karşılaşılan sorunlar ve çözümleri konusunda bireylere rehberlik etmesi, aile bireylerin statülerinin gerektirdiği rollerinin ne olması gerektiğinin anlaşılması ve aile değerlerinin oluşturulması vb konularda aile bireyleri ile tek tek görüşebildiği gibi gerektiğinde aynı anda tümüyle de devam edebilecek görüşmelerle yol almaya çalışır.
Aile danışmanları, danışanlarını gerek görürse bir psikolog, bir terapiste veya psikiyatra yönlendirebilirler.
-------
Ben bir aile danışmanı olarak bir arkadaşımın bana yönlendirmemesi gerekirken, yönlendirdiği ruhsal sorunlu kişiyle aramızda geçen diyaloğun yaklaşık beş dakikasından sonrası konuşmalarımızdan bir kesit,
Hasta olan kişi bazı sorularım karşısında bana “hocam takıldığınız bir yer varsa çekinmeyin sorun. Zira ben çok fazla kitap okudum; psikologlardan imamlardan dinledim, hep onlardan çok şeyler öğrendim”
-Ne öğrendiniz mesela?
-Hocam şimdi sizin gibilerin hep bu 'ruh falan' dediğiniz şey aslında öyle değil.
-Pekiyi nasıl bir şeydir bu 'ruh falan' dediğimiz şey sizce?
-Yani bu konu derin, daha sonraki seanslarımızda inşallah etraflıca anlatırım. Bugünlük görüşmemiz bitsin ben yoruldum zaten buraya gelirken. Bana söyleyeceğiniz daha bir şey var mı?
-Evet var, gördüğüm kadarıyla benimle görüşecek bir şeyiniz kalmamış! Ama siz yine de bahsettiğiniz o psikoloğunuz ile seanslarınıza devam etmenizde mutlaka bir faydası olacak bence.
-Evet hocam yarın psikoloğuma gideceğim, zaten o da beni davet etti; onunda eksikleri var sizin gibi?
-Tamamdır buraya kadar zahmet ettiğiniz için size teşekkür ederim, kendisine selam söyleyin.
Görüşmemiz toplam on beş dakika kadar sürmüştü.
-------
Ve bana bu klinik vaka kişiyi yönlendiren arkadaşımı aradım; bu tip durumların benim alanımın dışında olduğunu anlatmaya çalıştım.
Arkadaşım,
- “hocam sizi anlıyorum ama dediğiniz gibi size göndermemem gereken bu kişinin cebinde beş parası yok!
Yani size gönderdiğim bu zavallı, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna da tabi değil! Bursa'dan Mudanya'ya gidip, geri gelecek dolmuş ve metro parasını ben verdim. Acaba yine de bir faydanız olabilir mi diye düşündüm vb..”
----------
Evet beni üzen bu öykü ve o an aklıma gelenler...
Hınca hınç kalabalık devasa görünümlü vatandaşa işkence ve ulaşımı zor, randevu alması zor, şehir şirket hastanelerini akla getirdi.
Sağlık çalışanlarının, doktorların tahammül edilemez çalışma koşulları ve uğradıkları şiddet konusunda hiçbir yapıcı yaklaşım olmadığı gibi mevcut atmosferin daha da ağırlaşmasından sakınmadıkları gerçeğini akla getirdi.
Aynı şekilde devasa adalet sarayları ve devam eden adalet sorunları akla geldi. (‘adalet’ ve ‘saray’ kavramlarının ne kadar çelişkili olduğunun farkında olamamak da ayrı bir sorun)
Dünyanın en fazla sayıda şatafatlı avmleri, “ticari sır” maliyetle yapılan çılgın projeler vb say say bitmeyen ve “”çözüm” adına üretilen sorun nedeni konular akla geldi.
Millet işsiz, geçimsiz, adaletsiz ve sağlıksız olmaya devam ediyor.
-----
Diğer yandan
Memleket dışına kaçırılan milletin parası, rant parası milyon dolarlar.
Son yıllarda kasa iyice boşaldı!
Son aylarda Londra caddelerini daha fazla dolduran tuzu kuru ve sığınma çabasına giren kasası dolular tarafından doldurduklarına dair haberler.
Ve hala uçup kaçtığımızı, kıskanıldığımızı zannedenler.
Bu ne hazin bir tablodur böyle!