EĞİTİMCİ GÖZÜYLE

Konya Zümrüt Apartman Faciası!

Konya Zümrüt Apartman Faciası!

Kurban bayram akşamı 2 Şubat 2004 tarihinde bir anda büyük bir gürültüyle çöken ve 92 kişiye mezar olan Zümrüt Apartmanı faciasının acısı aradan 19 yıl da geçse o en kötü anımın izleri hala tazedir. 

O gün akşam, bir saat önce önünden geçtiğim 12 katlı apartmanın çöktüğünü yerel kanaldan öğreniyorum ve apar topar aceleyle yakınımda olan enkaza ulaşıyorum. Henüz ortalıkta fazla kişi yok. Çöp yığını gibi un ufak olmuş sözde beton yığını üzerinde buluyorum kendimi. Göçük altından insan iniltileri çığlıklar geliyor.

Ve o an yaşadığım travma ne yaptığımı bilmeden kaldırabildiğim beton parçalarını aşağı savuruyorum. O anlarda 1999 Marmara deprem enkaz görüntüleri aklıma geliyor. Dışarıda kalmış apartman sakinleri olduğunu düşündüğüm enkaz altında yakınları bulunan 7-8 kişi çıldırmış gibi beton parçalarına saldırıyorlar.

Ve çok geçmeden o bölge ana baba gününe dönüyor. İlk gelenler polisler, itfaiye ve arama kurtarma ekipleri oluyor. Günlerce süren çalışmalarda yaralı kurtarılanlar ve cansız insan bedenleri enkaz altından çıkartılıyor.

 Beni bir görevli zanneden görevlilerle bir müddet çalışmalara devam ediyorum. Bir arkadaşım beni görmüş kolumdan tutarak enkazdan aşağı çekiyor; profesyonel görevli harici olanlar uzaklaştırılıyorlar. O an onun bana hararetle söylediklerini duyuyorum ama anlamıyorum. Üstüm başım toz toprak içinde.

19 yıl önce olduğu gibi bugünde bu yazıyı yazdığım anlarda dışarısı insanın yüzünü acıtan buz gibi keskin bir soğuk. Mevsimin en soğuk günü. 14 ocak-13 şubat tarihleri arası süren zemheri dondurucu soğuğu. Rüzgarın atıştırdığı tipi, temas ettiği bedende eriyor, üşütüyor; eller buz kesiyor; burunlar, kulaklar donuyor.  Aşağıda kurtarılmayı bekleyenlerin kimisi soğuktan dolayı, vücut ısıları 37 dereceden, 35 derecenin altına düşme demek olan hipotermi rahatsızlığıyla ölebilecekleri akla geliyor.

O gün, tıpkı bugünde olduğu gibi yaşanan faciada aile yakınlarını akrabalarını kaybedenlerin çığlıkları unutulacak gibi değildi.

Apartman çökme anından 138 saat sonra kurtarılan apartman sakini ilkokul arkadaşım matematik öğretmeni Mustafa Kalem’in oğlu Muhammet Kalem ve 157 saat sonra çıkarılan Yasemin Yaprakçı, "Zümrüt'ün mucizeleri" olarak hafızalara kazınmış medyada günlerce yer almışlardı.

İşin en ilginç ve trajik kısmı o iş makinalarının kaldırdığı betonların daha kamyona yüklenmeden kum gibi dağılmasıydı. O gün,  1999 ve bugün yaşadığımız gibiydi.

Yaşamakta Olduğumuz 6 Şubat 2023 Büyük Anadolu Depremi

 Konya Zümrüt Apt. faciasını 19 yıl sonra akla getiren 2023 yılında yine aynı manzara. Ekranlarda seyrettiğimiz sanki hiç demirsiz gibi, olduğu yere çökerek çöp yığınına dönen yüksek binalardan arta kalan enkaz manzaraları. Taşıyıcı kolonların demir eksikliği, düşük beton kalitesi ve tıpkı Konya’da ki gibi deprem bile olmadan çökmemek için zor ayakta duran binalar.

Yapı denetimin olmadığı yerde sözde denetleyenle, yapanların nasıl bir aşağılık ilişkiler içinde olabileceği akla geliyor.

Yaşamakta olduğumuz deprem afetinde ya yıkılan, ya da az hasarla ayakta kalan ama orta hasarlının daha az olduğu binalar bize ne anlatıyordu?
Bazı binalar kurala göre yapılarak ayakta kalabiliyor ya da az hasarla depremi atlatıyordu. Kuralsız binalar tıpkı hiçbir deprem olmadığı halde olduğu yere yığılan apartmanlar gibi çöp yığınına dönüşüyor ve sakinlerinin mezarı oluyordu. 

Yıkılan binaların hiçbir esnekliği olmadığı kesin. Sorun zeminden kaynaklanıyor olsaydı, bitişiğindeki binalar sapasağlam görünüyor. Demek ki sorun yapı kalitesizliğindedir; sorun ahlaksızlıktadır.

Affetmek Mahvediyor!
İmar affı, yerleşim yerlerini mahvediyor; vergi affı ise ekonomiyi mahvediyor.

Tamamen kaynak yaratmaya ve seçim yatırımına yönelik son imar affı on milyon başvuru alıyor, milyarlarca lira kaynak yaratılıyor. Yani ahlaken ve etik açıdan sorgulanan bir kaynak…

Deprem hasarı, % 100 insan hatasıdır!

*Japonya 8.5-9 şiddetinde depremlere sık sık maruz kalırken neredeyse hiç hasarsız atlatabiliyor. Çoğunluk nüfusu ateist olsa da etik değerlere çoğu Müslümandan çok daha fazla uyan Japonlar gibi davranmayı öğrenmemiz gerekecek.

*2023-1999=24 yıl geçmiş. 1999'dan ders alınarak deprem yönetmenliğine sıkı sıkıya uyulsaydı, eski ve çürük binalar öncelikli olarak dönüştürülseydi, bugün tıpkı bir Japonya gibi bir afet yaşamayacaktık.

*Enkaz altında can çekişen, ölümle pençeleşen insanlar için ölüm haber veren sela okumak yerine, kıymetli ilahiyatçılarımız nasıl daha faydalı olabilirler; her şeyini kaybeden soğukla pençeleşen, var olmaya çalışan İnsanlarımızın enkaz altındayken sela sesine değil morale ve hayatta kalma motivasyonuna ihtiyacı hat safhadadır. Onlar uzatılacak ele ihtiyaç duyuyorlar.

*Parti liderlerinin, tüm siyasilerin propaganda amaçlı deprem bölgelerine gitmelerinin çok da bir faydası olmayacağı açıktır. Bölgenin ne olduğunun manzarasını tv kanalları, gazeteciler ve uzmanlar çok iyi anlatıyor ve gösteriyorlar.

*Siyasiler, partinizin enerjisini ve imkanlarını yaraları sarmaya kullanın.  Parti teşkilatlarını afet yardım koordinasyon merkezlerine dönüştürülmesi ve partililerin seçim propagandası yerine afet yardımlaşmada görev alması, diğer partilere örnek olması çok daha anlamlı olacak, takdir kazanacaktır. 

*Ayrıca merkez bankası parti seçim çalışmaları için partilere aktaracağı fonu deprem için harcamalı ve bol masraflı, müzikli ve gürültülü seçim mitingleri iptal edilmeli.

Büyük Anadolu Depreminde can verenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve yaralılara acil şifalar diliyorum.

 Hepimizin başı sağ olsun!...

Yayın Tarihi
08.02.2023
Bu makale 813 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!