Geçmişe ait anılarımızın içinde hiç unutamadıklarımız kadar, hatırlamakta zorluk çektiklerimiz de olabilir.
Ancak bir gerçek var ki, her günün sonunda aklımızda kalanlar hep kötü his yaşatanlardır.
Bu durum insan türünün devamını sağlayan genetik mirasımızdır.
Bu gerçekliklere rağmen ruhsal sağlığımızın korunması için ise olumlu duygular yaşatan anılarımızın canlı kalması, olumsuzların ise unutulması önemlidir.
Olumsuz Anımızın Etkisini Azaltmak İçin O Anın Filmini Seyrediyoruz.
Bizi üzen korkutan öfkelendiren kaygılandıran üzen olumsuz duyguya neden olan o anımızın filmini izliyoruz. Filmin sesi kısık, görüntü siyah beyaz ve boyutlar küçültülmüştür.
Yaşadığınız olumsuz olayı, bedenimizin dışına çıkarak dışarıdan kendimizi izlerken, bir başkasını izlermiş gibi duygularımızla değil, mantığımızla kendimizi görmeye çalışıyoruz. Biz seyirci koltuğundayız.
Veya olumsuz anımızı daha da etkisizleştirmek adına sinema locasındayız.
Ve aşağıda izleyiciler arasında kendi filmini seyreden kendimizi, bulunduğumuz locadan izliyoruz! Bunu hayal edin.
Olumlu Anımızın Etkisini Arttırmak İçin O Anın Filminin İçindeyiz.
Olumlu anılarımızın daha da güçlenmesi adına bedenimizin içinde kalmak, sahnede o güzel anımızın oynadığı filmin içinde olmak; renklerin daha canlı ve seslerin çok daha anlaşılır olması, unutulmaz hale getirilmesi, unutmamız gereken kaynağımız olacaktır.
Olumsuz Anıların Yerini Olumlularıyla Değiştirmek.
Olumlu anlarımızın, olumsuz anılarımızın yerine geçirilmesi ayrı bir tekniktir.
Yani siz, ne zaman kötü his yaşatan unutamadığınız bir anı hatırlarsanız o zaman, olumsuz o anınızla eşleştirdiğiniz olumlu bir anınızın otomatik olarak yer değiştireceksiniz.
Ör: Olumsuz A anımızı ne zaman hatırlarsak, daha önceden belirlediğimiz herhangi bir B olumlu anımız ile yer değiştirmesi için bir parmak hareketi vb hareket yapmak yeterli olabilir. Ancak otomatikleşmesi için önceden pratiğinin yapılması gerekecektir.
Rahatlama Teknikleri
İnsan, bedensel, ruhsal ve sosyal bir varlıktır. Bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyi olmak, sağlıklı olmaktır.
*Egzersiz yapmak: Yapılan deneyler her gün düzenli egzersizler yapmanın zihinsel verimi arttırdığı gibi ruhsal ve bedensel iyi oluşa faydalı olduğu tespit edilmiştir.
*Mektup yazmak: İnsanların en büyük ihtiyacı anlatmaktır. İçeride tutulanlar paylaşılmayanların ruhsal sorunlara yol açmasına karşı anlatamadığınız konuları bir kağıda dökebilirsiniz. Ve kendinize yazdığınız bu mektubu yakarken o anıların kül olduğunu düşünüyorsunuz.
*Yeniden çerçeveleme (reframe): Olaylara nasıl baktığımız ne hissedeceğimizi belirler. “Aynı olay karşısında bazıları üzüldüğü halde bazıları hangi bakış açısında kalarak daha sakin ve rahat olabiliyor?” Olayları yeniden değerlendirme, yeniden farklı bir çerçevenin içine almaktır.
*Çocukluğumuzun geçtiği mekanları ziyaret edin: Çocukluk dönemi anıları rahatlatıcıdır. Çocuklar geçmişe ve geleceğe değil ana odaklanan her an mutlu olabilenlerdir. Çocukluğumuzun geçtiği yerleri görmek bize mutlu günlerimizi hatırlatacaktır.
*Şükürlerinizi yazın: İçinde bulunduğunuz koşullar ne olursa olsun, şükredeceğiniz şeyler nelerdir?
*Çözüme odaklanın: Kendimize soracağımız doğru sorular çözüme yönelik cevaplara ulaşmamızı sağlar.
Geçmişle ve sorunla sadece ders alacak kadar ilgili olurken, odağımızı geleceğe ve çözüme yöneltmeliyiz.
Aksi durumda geçmişe ve sorununa odaklayan neden ve niçin soruları bizi haklı çıkaran cevaplar üretirken stresimiz daha da artacak ve depresif hale gelebileceğiz.
Bu anlamda ne, nerede, ne kadar, ne zaman, kim ve kimlerle gibi geleceğe ve çözüme ilişkin açık uçlu sorular bizi çözüme ulaştırdığından rahatlatacaktır.
*Beş olumsuzdan uzak durum: Kindarlık, öfke, nefret, düşmanlık ve kıskançlık beş olumsuz duygudur
*Mizah duygusu: En zor anlarımızda dahi mizahi olabilmek, gülümsemek hormonlarımızı etkiler bizi güçlü kılar. Hiçbir asık suratlı kişi, ruhsal yönden iyi değildir.
Olumsuz Duygu Nedeni Düşünce Hatalarımız Nelerdir?
1)Hep ya da hiç düşüncesi: Hayatı siyah beyaz görmektir.
2)Aşırı genelleme: “Zaten ben hep şanssız biriyim her zaman aksilikler beni bulur. “
3)Olumluyu değil olumsuzu görme: Depresif kişilerin çoğunlukla olumluları görmez gelerek olumlu olayları olumsuza yorma eğilimi gelişmiştir.
4)Zihin okuma: Diğer insanların sizi kötülediğine inanırsınız. Ör: seminer veren kişi izleyiciler içinde uyuklayan birisini görünce “dinleyiciler benden sıkıldılar” gibi düşünürse verimi düşebilecektir. Halbuki o kişinin uykusuz yorgun olabileceği ve aslında çoğu kişinin seminerinizi oldukça başarılı ve akıcı gördüğünü görebilmeliyiz.
5)Duygusal kararlar: Olumsuz duygularımızı gerçekmiş gibi algılamaktır. “… hissediyorum o halde geçek olmalı”
6)“-meli -malı” cümleleri: Başarmalıyım, halletmeliyim cümleleri stres ve öfke kaygı nedenidir.
7)Etiketleme: Etiketleme aşırı genellemenin ilerlemiş halidir. “Ben bir hiçim, o asla adam olmaz, o ülke insanları kötüdür.”
8)Kişiselleştirme: Dalgınlıktan dolayı sizi fark edemeyene “bana selam vermedi beni sevmiyor…” Çaresizlik suçluluk değersizlik hissettirir.
Bu sekiz düşünce hatasının ruhsal yönden kötü oluşa neden olması kaçınılmazdır.
Öncelikle bilmemiz gereken duygularımız gerçekler değildir. Düşünce hatalarımız olumsuz duygulara neden olurken, ruhsal yönden iyi olmamız zorlaşır.
Beden, ruh, duygu ve düşünce sistemin parçalarıdır ve birinde oluşan değişiklik bütünü etkiler.
Bibliyoterapi Nedir?
Bibliyoterapi kitapların iyi oluş sürecine yardım etmesidir. Kitap okuma sayesinde zihin meşgul edilerek olumsuz duygu ve düşüncelerin unutturulması, okuyucunun iyi zaman geçirmesi, kendisini kendisiyle tanıştıracak duygularının farkına varması, daha sağlıklı düşünebilme yeteneğini kazanabilmesi ve artan bilinç seviyesi sayesinde gelişen ruhsal dayanıklılığı, iyi oluş sürecine katkısı olacaktır.
Farkındalık Terapisi Nedir?
Farkındalık, yargısız bir şekilde şimdiki ana odaklanabilmektir.
Gördüğümüz nesneleri, duyduğumuz sesleri, tenimize temas eden elbisemizi, soğuk, sıcak havayı, ortamın ve nesnelerin kokusunu, içtiğimiz çayın tadını, yediğimiz yemeğin lezzetini, manzarayı, suyun sesini, çiçeğin rengini, sabah kalktığımız zaman aldığımız nefes ile havanın ciğerlerimize dolmasını, dışarı çıkışını, diş macununun kokusunu, tadını, banyo yaparken suyun bedenimizde sıcak ılık soğuk his yaratanlara dikkat ederek, yargılamadan yorumlamadan, olduğu gibi fark etmeliyiz.
Dışarıda yollar, tabelalar, insanların koşturması, ağaçlar ve dökülen yaprakları vb tümünü beynimizle değil gözümüzle olduğu gibi yargılamadan görebilmeliyiz.
Dikkatimiz kendimizden çevremize yönelmiştir. Bu bir farkındalık terapisidir.
Bize önemsiz gibi gelen ayrıntıların farkında olabilmek, olumsuz iç konuşmalarımızdan sıyrılmamıza yardımcı olur. Duygularımızdan duyularımıza yönelmek bizi rahatlatacaktır.
Farkındalık Formülü
Etrafınızı dinlediğiniz zaman duyabildiğiniz seslerinè2 ' sini duy,
Bedeninize temas eden giysininè2’sini hisset
Etrafındaki eşya, cisim veya manzaranınè2 ' sini gör.
Gördükleriniz, duyduklarınız ve hissettiklerinizi
Farket, Dikkatet, Yargısız Düşün: FarDiYar 6
*Diyafram nefesi: Diyafram nefesi sayesinde alınan daha fazla oksijen, rahatlatan hormon salgılanmasına neden olacaktır. Temiz hava daima rahatlatır. Hakkı Güleç