Herkesin dilinde aynı konu… İlgili ilgisiz herkes yorum yapıyor. Çünkü konu herkesi ilgilendiriyor… Mevzu şu: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın, ''Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği'' iddiasıyla AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açması.
İlk açıklandığında haber bültenlerine bomba gibi düşen bu dava ile ilgili Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, iddianamede Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eski meclis başkanı Bülent Arınç'ın da aralarında bulunduğu 71 parti yöneticisi hakkında da, siyasetten men cezası istendiğini söylemiş.
İşte bu yüzden hepimizi ilgilendiriyor. Tek başına iktidar olmuş bir partinin Genel Başkanı ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile yine Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, siyasetten men cezası istemiyle dava ediliyor. Hem de, ''Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği'' iddiasıyla… Bu ne demektir? “Vay halimize” demektir. Cumhurbaşkanımız “Ben zaten siyasetten yasaklıyım, hem de beş yıl değil, yedi yıl” demiş. Doğru söylemiş, bulunduğu makam tarafsızlığı gerektirmektedir ancak, her ne olursa olsun, bir dönem Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenmiş ve şimdi de devletin en üst kademesinde bulunan bir kişi hakkında böyle bir istem ve dava hasıl olması, sizce normal midir? Değildir… Hele hele, laikliğe aykırı hareketlerin odağı olmak iddiasıyla; hiç normal değildir.
Peki, bundan sonra ne olacak? AKP kapatılırsa ne olacak, kapatılmazsa ne olacak?
Siyaset konusunda ahkam kesecek değilim. Beni tanıyanlar bilirler, bu konularda yorum yapmamakla birlikte, elbette ki bir hayat görüşü, yaşam felsefesi ve siyasi ideolojisi olan biriyim. Bu konularda yeterince bilgi sahibi olduğumu iddia edersem, külliyen yanlış olur. Ancak normal bir vatandaş olarak şüphesiz diyeceklerim var…
Her şeyden önce, laikliğe aykırı hiçbir sözlü ya da fiili hareketi onaylayamam. Aslımı inkar etmek olur ki vicdanen rahat edemem. Eğer bu dava konusu 71 kişi, iddialardaki icraatlarda bulunmuşlar ise, dava açılmasının son derece yerinde olduğunu herkes kabul etmeli. Söz konusu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise de, sebepsiz bir maceraya atılmayacakları çok ortada. Yani iddialarını çok önemli belge ve takiplere dayandırdıklarından hiç şüphemiz yok…
Parti kapatılmasından yana hiç birimiz olamayız ama hiç birimiz, laiklik temellerinin yıkılmaya çalışılmasına seyirci de kalamayız. Dolayısıyla, bundan sonraki süreçte bekleyip gelişmeleri takip edeceğiz.
Ancak belirtmeden geçemeyeceğim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel esaslarını sarsmaya kalkan her kim olursa olsun, önce yargıyı, sonra da duyarlı vatandaşları karşısında bulacaktır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve en üst mahkeme bu tartışmalara son noktayı koyacaktır.
İnanıyorum ki, karar ne olursa olsun, AKP kapatılsın ya da kapatılmasın, bir takım yanlış yollarda gezinenler, bu memleketin ve cumhuriyetin sahipsiz olmadığını anlayacaklardır…
Sevgiyle kalın…
13 yıl boyunca gözleri hep açık, sesi kısık kaldı: Halil artık dans etmeyecek
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’dan Mevlüt Çavuşoğlu’na taziye ziyareti
Thomas Reis: "Yarından itibaren kesinlikle kafamızı tekrar kaldırmamız gerekiyor’’
Antalya sokakları dünya çocuklarıyla renklendi
Joao Pereira: "Bu galibiyeti bütün kulüp çalışanlarına armağan etmek isterim’’
KKTC Başbakanı Ünal Üstel’den Mevlüt Çavuşoğluna taziye ziyareti
Antalya’da kreş servisinde kaybolan 3 yaşındaki çocuk 8 saat sonra parkta bulundu
Antalya’da çiçeğin Rio Karnavalı başlıyor
Kepez’den 23 Nisan’a özel senfonik rock konseri
Girit’ten Side’ye kültür ve lezzet yolculuğu başlıyor
ANTALYASPOR DA TADİLAT İÇİN... 08.04.2025 TURGAY ALP