İçim kıpır kıpır… Bu benim anne olarak geçireceğim ilk Anneler Günü. Ayşe’m henüz çok küçük, Anneler Günü’nün ne demek olduğunu bilmiyor, ama ben biliyorum. Hem de şimdi çok daha iyi… Bugüne kadar sadece anneme söyleyeceklerim olurdu bu özel günde, ama bu kez anneciğimin de müsaadesi olursa, kızıma bir şeyler karalamak istiyorum:
Benim kardan beyaz, melek kızım,
İçimde minicik bir pıhtıyken bana mutlulukların en büyüğünü yaşatan, koruma güdüsüyle o günden bu yana beni paranoyak bir psikolojiye sokan, ilk kalp atışında, “İşte Tanrı’nın mucizesi ve bana en büyük hediyesi” diye düşündüğüm, ultrason resimlerini dünyanın en ünlü ressamlarının eserlerinden daha değerli bularak başucumda sakladığım, her gün tekmelerini sayıp sağlığını takip ettiğim, aylarca sana sayfalarca mektuplar yazdığım, hayatımın anlamı, mucizem, yaşama sevincim, canım, kızım...
Doğdun… Ve o günden sonra geceleri sen uyurken, beşiğinin başında nefes alıyor musun diye küçük kalbini dinliyorum. Öyle bir büyülü müzik ki o, son nefesimi verene kadar sıkılmadan dinleyebilirim… Biri kaka yapıca sevinçten bu kadar çıldırdığım ya da bir gaz çıkartma sonrası gururdan kasılacağım hiç aklıma gelmezdi. İlk “agu”, ilk gülüş, ilk… Şimdi ilk dişini, ilk adımını, ilk “anne” deyişin için çarpıyor kalbim... Henüz 5 aylıksın ve Allah ömür verirse daha pek çok ilk yaşayacağım seninle.
Sen bana şimdiden öyle şeyler öğretiyorsun ki… Anneliği öğreniyorum, sen büyüdükçe, senin gelişiminle ben de gelişeceğim, öğreneceğim, biliyorum. Hatalar yapıp doğruyu bulacağımız uzun yıllarımız var seninle… Eksik de kalabilirim belki ama unutma, hata da yapsam, eksik de kalsam, hep senin iyiliğini düşünerek olacak... Senin annen olunca Ayşe’m, sen beni anne yapınca, pek çok şey şekil değiştirdi benim için, şaşırabilirim, saçmalayabilirim, ne yapacağımı bilemeyebilirim, hata yapabilirim... Ama lütfen düzeltmem için bana izin ver, olur mu?
Bir insan yetiştirmenin ne kadar emek istediğini, bunun hayattaki en büyük sorumluluk olduğunu, her annenin hissettiği gibi bütün çocukların bizim çocuğumuz olduğunu, sizlere nasıl bir gelecek bırakacağımızı sorgulamaya başladım şimdilerde... İçimdeki merhamet duygusu gelişti, sabırlı olmayı (ki bu benim için senden önce neredeyse imkansızdı), anlayışı öğrendim.
Aile olmanın dünyada değişilmez bir şey olduğunu, sen gelince babanın ve benim gerçek bir aile olduğumuzu… İkimizin de aslında seninle büyüdüğümüzü, olgunlaştığımızı, sorumluluklarımızın arttığını fark ettiğimizi, birbirimize kopmayacak, kopamayacak bir bağ ile seninle bağlandığımızı… Dünyada her şeyden, herkesten önce senin geldiğini, hayatımızdaki öncelik sırasının altüst olduğunu… Öğrendim, öğrendik, fark ettik…
Ve aslında her yıl, bir gün kutlanan anneler gününün ne kadar sembolik olduğunu, yılın her günü de kutlama yapılsa annelerin hakkının ödenemeyeceğini… Anladım…
“Anne olunca anladım”... Annemin hep dediği, benim hep kulak tıkadığım bu cümlenin sayfalarca dolusu yazsam eksik kalacak anlamını, sen gelince anladım bir tanem…
Ben bu yazıyı yazarken, sen melekler gibi uyuyorsun. Bilgisayarın tuşlarına sen uyanma diye yavaşça basıyorum. Sonra gözümde annem canlanıyor, o da ben uyanmayayım diye parmaklarının ucunda dolaşırmış evde. Gülümsüyorum… “Demek ki böyle bir şeymiş” diyorum kendi kendime ve Allah’a bana bu hediyeyi verdiği için binlerce şükrediyorum.
Sevgili anneciğim,
Bu anneler gününde, seni çok iyi anlayan, çünkü seni örnek alarak annelik yapmaya uğraşan kızın olarak çıkıyorum karşına… Biliyorum ki Ayşe’ye iyi bir anne olabilmem için de sana ihtiyacım var, hayatta daima olacağı gibi… İyi ki yanımdasın, iyi ki annemsin, seni çok seviyorum. Anneler günün kutlu olsun.
Tüm annelerin anneler günü kutlu olsun...
SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR