Ayşe’nin babaannesi, bizim ise kıymetli annemiz, birkaç gün önce aramızdan ayrıldı. Ayşe belki O’nu hatırlayamayacak, hatırlasa da; hayal meyal hatırlayacak… Ama biz… Biz biran için bile aklımızdan çıkaramayacağız… Evcim Annemizi asla unutmayacağız…
Gelinler kayınvalidelerini pek sevmez derler. Yok öyle bir şey… Ben hiç öyle hissetmedim… Aslına bakarsanız, hiç kayınvalide olarak hissetmedim. Bana hiç öyle davranmadı ki. O her zaman bir anne, bir dost, tecrübeleriyle yol gösteren bir arkadaş oldu bana. Görgüsüyle, bilgisiyle, ilgisiyle hayatımızı kolaylaştırdı, sevgisiyle içimizi ısıttı. Kolunu kanadını hep üzerimizde hissettik. Şimdi ne yapacağız, nasıl alışacağız, alışabilecek miyiz? Bilemiyorum…
Zaman geçiyor, her gün bir yaprak, her gün bir damla daha düşüyor hayattan… Büyüyoruz.
Hani insanın içinde bir kıvılcım olur ya, hani her şey çok güzeldir de bir şey eksiktir. Ve bilirsiniz nedir o eksik olan; ama o eksikliği kapatmanın da imkanı yoktur. Evcim Annem, bizim eksikliğimiz olarak ömrümüzün sonuna kadar içimizde yaşatacağımız annemiz olarak kalacak…
Şimdi biz, O’nun kokusunun sindiği evimizde, oturduğu kanepeye, çay içtiği bardağa bakacak, uzaklara daldığı şarkıda, sevdiği yemekler sofraya geldiğinde, kısaca canımız her çektiğinde O’nu anacağız. İçimizdeki özlem hiç dinmeyecek… Acımız hiç eksilmeyecek… Alışmaya çalışacağız sadece, bizim için hayat devam ediyor ne de olsa.
Çok şükür, O’nu tanıdığım günden bu yana yanında olmak nasip oldu… Her ihtiyacım olduğunda, onun bana her ihtiyacı olduğundan, diz dizeydik. Onu son gördüğüm günü de hiç unutmayacağım… Biliyor muydu, o görüşmemizin son olduğunu? O yüzden mi mahzun mahzun baktı bana, yoksa canı yandığı için miydi o bakışlar?..
Hep uğraştık, çırpındık, usanmadan, bir kez bile "Offf " demeden. Doktorların önünde, yalvardık kimi zaman; "Nasıl yani yapabileceğiniz bu kadar mı? İlerledi dediğiniz tıbbın ilerlediği nokta burası mı?" diye. O kadarmış, acılarının dindiği anda bile uğraşıyorduk doktor kapılarında, hastane önlerinde çaresiz dolanıyorduk…
Hislerimi, duygularımı, anılarımızı, düşüncelerimi, acılarımı, üzüntülerimi, O’nu kimselere anlatmama imkan yok. Ne söylesem yarım, ne anlatsam eksik çünkü… Ne zor şey duyguları içinde yaşamak, fırtınalarda sessiz kalmak, konuşamamak, cebelleşmek kendi kendinle, ne kadar da zor…
Sabahları gözümü açtığımda ilk aradığım kişilerden biriydi, hala elim telefona gidiyor her gözümü açtığımda ve bir kez daha yıkılıyorum…
Ve şimdi ne zor bunları yazmak Evcim Anne, ne zor seni yazmak, sana yazmak, içimi dökmek ne kadar da zor…
Sıkılmıştın artık değil mi, gitmek istiyordun ve çektin gittin… Gittin, ama tek tesellim acılarının dinmiş olması… Mekanın cennet olsun, kabrin nurlarla dolsun. Rahat uyu anneciğim, geride bıraktığın herkes, senin ne istediğini, bizden ne beklediğini biliyor. Ve emin ol ki hepimiz sana layık evlatlar olmak için çabalayıp duracağız geri kalan ömrümüzde…
Hoşça kal…
Not: Büyük acımızda ailemizi yalnız bırakmayan tüm yakın ve dostlarımıza bir kez daha sonsuz teşekkürlerimizi iletiyorum…
SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR