Dağılmıştım… Bir sürü iş yapmak iyi hoş da o işlere dağılmak feci bir şey sevgili dostlar… Gazete, dergi, Ehl-i Keyf, derken, bir baktım, üç tane ofisim, üç tane masam, üç tane ofis eşyalarım olmuş… Bir şey aramaya göreyim; hangi ofiste, hangi masada, hangi çekmecede? Sahiden feci bir durum anlayacağınız…
Bu ruh haliyle apar topar kendimi Eski Lara yoluna attım. Kararımı vermiştim; bir ofisim olacaktı, aslında benim ilk göz ağrım ilk ofisim TUĞRA kuyum mağazasının içinde, hala en önemli evraklarım bu ofiste durur. Özer sağolsun bana bir günde ofis yarattı. Ama şu andaki işlerimin yoğunluğundan dolayı Lara tarafında da bir ofis bulmam gerekti. Evet ofisim eski Lara Yolu üzerinde olacaktı ve ben bütün işlerimi orada halledecektim… Kendimi yola attım ama gönlümden geçen ofisi bulmam ne mümkün? Kaç ofis dolaştım bilmiyorum; olmadı, olmadı, olmadı…
İyice sinirlerim bozulduğu anda, bir yandan araba kullanıp, bir yandan zırıl zırıl ağlarken meşhur Black’in genç patronu Hasan Yılmaz kardeşimle karşılaştım…
Hasan Yılmaz’ı tanıyanlar bilirler, benim sevgili dostum dünya iyisi, yardımsever, beyefendi ve bir o kadar da iyi niyetlidir. Kendisini çok eski yıllardan tanırım, yani anlayacağınız Blackk’i açmadan çoook önce… Bu arada Blackk demişken, arkadaşımın mekanı diye söylemiyorum, bence Antalya’nın tek eğlenceli, kaliteli “ara mekanı”… Ara mekan derken ne kastediyorum? Mesela yemek yediniz, canlı müzik de dinlemek istiyorsunuz, ama canlı müzik 01:30’da başlıyor. O vakte kadar nerede vakit geçirip eğlence moduna girersiniz? Bence Black’te… Bu durum benim için geçerli, Black’i ara mekan gibi düşünmeyip tüm gecesini orada geçirmek isteyen olamaz mı? Elbette olur ve ona da kimsenin itirazı olmaz, zira Black, her şekilde, herkese hitap edebilecek muhteşem bir mekan bence. Bir de haftada bir gün, ülke çapında ün yapmış DJ Suat Ateşdağlı ile eğlencenin doruklarına ulaştırıyor misafirlerini… Eeeee, daha ne yapsın?
Neyse efendim, konuyu dolandırmayayım; Hasan beni ağlarken görünce çok şaşırdı. Kendisiyle neredeyse her sabah eski Lara yolundaki Medditerrano Cafe’de kahve içer kardeşimle bir sürü kritikler yapar ve önemli kararlar alırız, yine oturduk kahve içmek için bir köşeye çekildik. Derdimi anlattığımda, gülümsedi, “Bu mu Allah aşkına bütün derdin Yaso?” dedi. Ve beni evinin altındaki ofise götürdü. Aslında ofis de değil ama artık benim için ofis oldu. Yeri de şekli de tam istediğim gibi… Yani dağıldığım gibi toparlanıyorum… Bundan sonra üç işim için tek adresim olacak ve bütün işlerimi oradan yürüteceğim. İlk işim Cemal Öner kardeşimi arayıp gerekli dekorasyon değişiklikleri için kolları sıvadık. Evle ofisi ayırdık, arayı duvarla kapattık, tabi Cemal kardeşim içine sinmediği için bu ofisi de süper yapıp bizi uçurdu. Bu arada ofisin bir odası da tabi ki BLACK’in ofisi oldu.Ve dergideki patronum Fulya da bu projeye katılarak ofisi bizimle paylaşmaya karar verdi. Anlayacağınız çok çalışacağız ama bunun yanında çok eğleneceğiz.
Teşekkür ediyorum Sevgili kardeşim Hasan. İyi ki varsın, iyi ki dostumsun. Umarım hayat sana hep güzellikler getirir… Bol müşteri, bol para...
“Dağılmıştım” diye başlamıştım ta yazmaya, belki de “toparlanıyorum” diye devam etmem gerekir. Tüm eşyalarımı topluyorum, hepsi elimin altında olacak, aradığımı insan gibi bulabileceğim, bu yüzden de çok mutluyum… Ve bütün patronlarıma sesleniyorum. Bana güvenin çok çalışacağım…
Haftaya görüşmek üzere,
Sevgiyle kalın…