Gömdüm… Döndüm…

Tüm dostların geçmiş bayramını kansız tarafından kutluyorum…

Sevdiklerinizle nicelerine…

Bu haftada size New York seyahatimde hayran kaldığım Central Park’ı anlatacağım.

New York şehrinin önemli sembollerinden Central Park’a gittim.

Yüksek binaların ve gürültülü caddelerin arasındaki cennetten bahçe, hem New Yorkluların, hem de tüm dünyadan ziyaretçilerin en gözde uğrak yerlerinden biri. Dünyanın en güzel parklarından biri olarak anılan Central Park, şehir karmaşasından bunalıp, çok uzaklara gitmeden doğayla başbaşa bir dinlenme imkânı arayanlar için birebir. Bu fikre katılan birçok kişi olacak ki bu çeşit çeşit bitkiler ve hayvanlarla dolu parkı, yılda milyonlarca kişi ziyaret ediyor. Ben gitmesem olur muydu hiç!

New York’u sadece beton yığınlarından ibaret sanıyordum. Central Park’ı görünce hayranlığımı gizleyemedim. Çünkü kilometrelerce uzunluğundaki bu oksijen deposu öğrendim ki; 120 farklı bitki türü, 26 binden fazla ağaç, 215 kuş türü ve 130 hayvan türüne ev sahipliği yapıyormuş.

Güneşlenmek, müzik dinlemek, kitap okumak, arkadaşlarla sohbet etmek, hafif tempolu yürüyüş ve koşular yapmak... Great Lawn, Central Park’ın en dinlendirici ve eğlenceli alanı. Çimenlerle kaplı bu geniş düzlük, birçoğu için güneşi hissetmek anlamına geliyor. Özellikle bahar aylarında, Great Lawn, kısa bir uyku çekmek ve elinde kitabıyla bu bol oksijenli havanın keyfini çıkarmak isteyenlerin gözdesi. Çocuklu aileler de şehrin ortasındaki bu güvenli alanı tercih ediyor. Düzenlenen senfoni konserleri ise Central Park’ı diğer parklardan farklı kılıyor.

Eskiden bir bataklık olan ve yapılan çalışmalarla göle çevrilen Lake, parkın en ilgi çeken manzaralarından birini sunuyor. Kimi ziyaretçiler bu manzaranın seyrine dalarken kimileri de sandal ve tekne gezileriyle suda olmanın tadını çıkarıyorlar. Gölün kuzeydoğusundaki bisiklet, sandal kiralama merkezi ve bir restoran olan hizmet veren Loeb Boathouse’dan sandal kiralanabiliyor. Göl fanusunda ördekler, yaban ördekleri ve kaplumbağalara rastlayabilirsiniz.

Parkta herkes ayrı bir telden çalıyor. Kimi yanda sevgililer, kim yanda bir yandan keman çalan bir yandan da tek tekerlekli bisikletini süren bir genç, paten kayan kızlar ya da piknik yapan bir grup…

Biz de bu parkın olmazsa olmazı bisikletlerimizi kiralayıp, tüm parkı turlayıp, brunch yaparak keyfini çıkarttık.

Veee benim için esas olan Ayşe’min göbeğini gömme seremonisi başladı. Dualar eşliğinde kızımın göbeğini Central Park’a gömerken içimden geçenler, kızımın Amerika’da iyi bir eğitim alması, bizim göğsümüzü kabartacak başarılar elde etmesi idi. İnşallah dileklerim bir gün kabul olacak…

Ölmeden önce yapılacaklar listemde Amerika’yı görmek vardı. Şimdi de diyorum ki, New York yaşamak istediğim tek yer. Las Vegas, Chicago demiyorum, ama New York’ u görmeyi Allah herkese nasip etsin…

Sevgiyle kalın.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
23.11.2010
Bu makale 6786 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!