‘Üzmez’, üzülsün istiyorum...

Bu konuda yazmamak için kendimi uzun süredir dizginliyordum... Neden? Çünkü yazıp da o kişinin ismini bir kez daha zikretmek, onun gündemden düşmemesinde rol oynamak ve ne kadar negatif yazılırsa yazılsın, o zatın bunu reklam olarak lehine çevirmeye çalıştığını bilmek, fark etmek ve bu durumdan da son derece rahatsız olmaktan dolayı, “yazmamalıyım” diyordum kendime...

Ama yapamadım... Kendime engel olamadım. Hele hele Perşembe akşamı haber bültenlerinde, konuya tepkisini gösteren, türbanlı, türbansız kadınların, “utanmaz adam” haykırışlarını görünce, iyice köpürdü içim ve kararımdan caydım. “Yazmalıyım” dedim bu kez, “ben de nefretimi kusmalıyım...” Çünkü hazmedemiyorum.

Bir adam, 78 yaşında... Ve yaşına başına bakmadan, 14 yaşındaki bir genç kıza içindeki pisliği gözlerinden akıtarak bakabiliyor. Bununla da kalmıyor, tacizde bulunacak cesareti gösteriyor... Üstelik bu utanmaz adam, karısından da 50 yaş büyük. Yani sabi sübyana bakabileceğini, medeni kanunla da tescillemiş. Kimse o zaman yadırgamamış, üzerinde durmamış. 72 yaşındayken, 2003 yılı Ocak ayında, 22 yaşındaki bir genç kızla nikahlanabilmiş. İşin sonunda nikah olduğundan, kimse “50 yaş be kardeşim” dememiş...

İlköğretim okulu öğrencisi B.Ç, emniyette ve adliyedeki ifadelerinde, Hüseyin Üzmez'in kendisiyle kurduğu ilişkiyi detaylarıyla anlatmıştı...

Hüseyin Üzmez'in kendisini Mudanya'daki yazlık evinde yanına oturup okşayıp sevdiğini söyleyen B.Ç, “Edep yerlerimi defalarca öpüyordu” demişti. Üzmez'in daha ileri gidemeyip kısa sürede tatmin olduğunu öne süren B.Ç, bu ilişkilerden sonra sürekli ağladığını anlatmıştı... Ne yazık ki bu ifadeler yetmedi. B.Ç. için İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesi'nden gönderilen 17 sayfalık raporda, ‘beden ve ruh sağlığının bozulmadığı’ belirtildi...

Ve bu rapora göre de, 28.10.2008 günü gazete sayfalarında gördüğümüz tahliye haberiyle irkildik hepimiz...

O gün haberi okuduğumda, içim içimi yedi. Boğulacakmış gibi oldum...

14 yaşımı hatırlamaya çalıştım. Bırakın tacizi, yaşıtım erkekler sokakta yürürken laf attıklarında dahi, ne kadar korktuğumu, utandığımı ve öfkelendiğimi hatırladım. Böyle bir psikolojik travmayı yaşatmadığı için Allah’ıma binlerce kez şükrettim. Ve bunları düşünürken, annelerin öfkesini düşündüm. Hangi ana yüreği, gözünden sakınarak büyüttüğü yavrusunun böyle bir dehşeti yaşamasına tahammül edebilir? (Bu davadaki anneye “ana” demek istemiyorum)

Perşembe günü haber bültenlerinde ilgili haberi izlerken, tekrar hapse geri dönme ihtimali bile dile getirildiğinde, içime su serpilir gibi oldu. Bu ülke, bu kadar da duyarsız değildi işte. Kadınlar sokaklara dökülmüştü, hukukçular harekete geçmişti...

Sonuçta ne olur bilmiyorum, mahkum edilir mi, tahliye olduğuyla kalır mı? Bildiğim tek şey, toplum tarafından mahkumiyetine karar verildiği... Bu utanmaz adam ve onun gibilerin asla ama asla hoş görülemeyeceği gerçeğinin haykırılması beni bir nebze de olsa rahatlattı diyebilirim. Ama o adamın ceza aldığını ve cezasını çektiğini, böyle ruh hastalarına önemli bir emsal olduğunu görmeden, biz kadınlara rahat uyku haram, bilesiniz...

Onların içinden bir ses olarak buradan haykırıyorum:

İzin vermeyin bu hayasızlara, izin vermeyin sanki hiçbir şey yokmuş gibi aramızda dolaşmalarına...

O adam da, en az 14 yaşındaki o genç kız kadar, üzülsün istiyorum ve cevabını çok merak ettiğim bir soruyu, bu sözde erkeğin tahliyesini sağlayan raporun altında imzası olan uzmanlardan duymayı bekliyorum.

Siz değerli hocalarımız, kızınızı, hatta erkek çocuğunuzu, torunlarınızı bu adamcıkla sinemaya gönderir misiniz?

Sevgiyle kalın...

Yayın Tarihi
10.11.2008
Bu makale 1314 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!