İki aşk…

Her yıl sevgililer günü yaklaşırken hissettiklerimden çok farklı bu yıl hissettiklerim… Başka bir şey var; daha büyük, daha anlamlı, daha huzurlu, daha mutlu, daha umutlu ve daha gerçek… Sevmek dediğiniz nedir ki? Sevildiğini hissedebilmek, sevdiğini söyleyebilmek, yaşamın her anında onu düşünebilmek, hep beklentisiz olabilmek, her şeyi ama her şeyi, karşılıksız verebilmek mi? Çağrılmadan yanına gidebilmek, çoğu zaman ağlanacak hale bile gülebilmek, cepteki son metelikle alınmışsa da, simidi ikiye bölebilmek, gerekirse uğruna ölebilmek mi?

Nedir sevmek Allah aşkına? Delilerle sır boncuğu dizebilmek, her çirkinlikte bile bir güzellik görebilmek, uğruna dünyaya kafa tutabilmek, kah bulutların üzerinde gezinmek, kah yeryüzünde sürünmek mi? Yeter dememek mi? Yorulmak nedir, usanmak nedir bilmemek mi? İnsan olunduğunun farkına varabilmek, gururunu yenebilmek, saygı gösterebilmek, ne olursa olsun, kin beslememek, nefret etmemek mi? İncinsen de, kırılsan da asla küsmemek,
sanki hiçbir şey olmamışçasına, çarpıp gittiğin kapıdan dönebilmek, konuşmadan anlaşabilmek, soğuk kış gününde paylaşabilmek mi bir yorganı?.. Nedir? Nefes alabilmek diyebilir miyiz? Velhâsıl sevmek; içindeki çocuğu yaşatabilmektir desek olur mu?

Hepsi olur bence. Sevgi ve sevmek bana göre çok da basit değil. Yukarıda yazdığım her şeyi ve daha unuttuklarımı içine alıyor… Ve ben bu yıl yeni tanıştığım sevgilerle, ilk defa hissettiğim aşklarla yaşayacağım bu Sevgililer Günü’nü…

İtiraf ediyorum; bu yıl tek aşkım yok yüreğimde. Sevgi paylaşıldıkça da büyüyormuş, bunu da yeni öğrendim. Hangisi fazla diye de sormanın alemi yok. İkisi de canımın içi, ikisi de alın yazım, varlığım… İkisi de ömrümün bir parçası…

Kim ne derse desin bu sevgililer günü çılgınlığına… Kimi “tüketici çılgınlığını tetikliyor” desin, kimi “nerden çıktı?” desin, kimi “bizde yok öyle şey” desin, kimi “ne gerek var?” desin… Kim ne diyeceği varsa desin. Benim için fark etmiyor. Belki hiçbirimizin böyle bir güne ihtiyacı yok ama bana sorarsanız, fena da olmuyor. İnsan oturup düşünüyor. Benim gibi bazı şeyleri daha iyi anlıyor, hazmediyor…

Ben hediyemi erkenden aldım bu yıl… Özer’le yaşadığım aşkın en büyük hediyesi kucağımda uyuyor. Yumuk gözlerine bakıyorum, içimin kabardığını, boğazımın düğümlendiğini hissediyorum bu mucize karşısında... Bu ne yüce bir duygudur; bütün aşkların üzerinde... Bu ne tarifsiz bir yoğunluktur, anlatması imkansız… Ve bana o hediyeyi veren adama bakıyorum sonra… Düşüncelerimden habersiz, kitabını okuyor. Sonra ona baktığımı hissedip başını kaldırıyor. Göz göze geliyoruz; “neden bakıyorsun?” diye sormuyor… Çünkü biliyor… Neden baktığımı ve onu da Ayşe’yi de ne kadar çok sevdiğimi…

Müsaadenizle, bu köşede hayatıma anlam veren iki aşkıma sevgimi bir kez daha (ama asla son kez değil) ilan etmek istiyorum… Sizi seviyorum… Her şeyden çok…

Tüm sevenlerin günü kutlu olsun…

Ve sevgiyle kalın…

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

 

Yayın Tarihi
15.02.2010
Bu makale 6318 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!