Aysel Gürel’i ve onun hayata dair maceralarını daima keyifle izlerdim. Hayata bakışı, süsü, gülümseyen yüzü ve zaman zaman huysuz ama sevimli çıkışları, hiçbir ‘eski’sinden vazgeçmeyişi bana yaşlılığımı düşündürürdü... Belki onun kadar çılgın değilim ama süsüme püsüme, eskilerime pek bir düşkünümdür ben de... Muhtemelen yaşlanınca onun gibi olacağım diye geçirirdim aklımdan...
Ölüm hiç kimseye yakışmaz ama bazı insanlar vardır ki bir an bile bilinen sona ereceği akıldan geçirilmez. İşte Aysel Gürel onlardan biriydi. Renkli kişiliğinin yanında, muhteşem şarkılara sözleriyle anlam vererek hepimizin gönlünde taht kurmuştu…
Kendisine Allah’tan rahmet, sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum…
Sanatçıların dramı mı?
Kaç kez sanatçılara yapılan çirkin saldırılar, haber bültenlerine, son dakika haberlerine düşmedi ki... İşleri bizlere keyifli saatler geçirmek, bunun için de sanatın başka başka dallarında bir şeyler yaratmak olan bu insanlara nasıl olur da silahlar doğrulabilir? Ne ve kim için?
Elbette, onlar da insan ve hepimizin olduğu gibi hata yapma payları var. Ama nedense isminin başında sanatçı sıfatı bulunanlara bizim tahammül sınırımız çok düşük... Hatta ve hatta insana dair birçok kusuru da onlarda kabul etmiyoruz. Tabi ki, bütün bu yazdıklarım, sanatçı kişiliklerinin arkasında bir takım illegal yollara dahil olmuş kişiler için geçerli değil...
Ancak asıl gelmek istediğim konu Özcan Deniz... Özcan Deniz’in “İstediğim şarkıyı söylemedi” gerekçesiyle vurulması affedilir bir konu değil. Hangi aklı selim, böyle saçma sapan bir konuda bir cana kast edecek cesareti kendinde bulabilir ki?
Asıl tartışılması gereken konu, bu eğlence merkezlerine, hangi aklı selim işletmeci, belinde silahla müşteri alabilir? Alkolün su gibi aktığı bu gibi mekanlarda, bu neme nem bir ihmaldir? Sadece sahnedeki sanatçı değil, oraya eğlenmek için gelen diğer insanların da hayatı tehlikeye atılmış olmaz mı? Ayrıca mahkemesi, hakimleri, savcıları, avukatları, güvenlik güçleri olan bir ülkede, belinde silahla dolaşıp, her türlü kişisel husumetlerini kendi yargısıyla ve ceza kesme düşüncesiyle çözmeye kalkışan, bu küçük insanlar kendilerini ne zannetmekteler? Erkeklik belindeki silaha güvenmekle olabilir mi? Beynine güvenmeyen bu zavallılar, kendilerini Teksas’ta mı zannetmekteler? Ne zaman bu saçma sapan, hasta ruhlu insanlara bir dur denilebilecek, merak etmekteyim…
Özcan Deniz belli ki uzun bir süre işini yapamayacak. Bu insanın maddi kaybını bir tarafa bırakırsak, sanatçıların sanatıyla meşgul oldukları sürece hayata tutundukları göz önünde bulundurulursa, bu kişinin kayıplarını kim tazmin edebilecek? Kendisine geçmiş olsun demekten başka bir şey yapamıyorum...
Hukukun değil de silahların konuştuğu bir ülke olmaktan uzak kaldığımız, huzurlu ve mutlu bir toplum olabildiğimiz güzel günler dileklerimle…
Sevgiyle kalın…