YAŞAMAK ZAMANI

İŞTE, MERAK ETTİĞİNİZ O SORUNUN YANITI

Şiddetin aileden başlayıp topluma yayılan acı gerçeği ve bir çocuğun top sevgisinin nefrete dönüşü

Ülkemizin acı gerçeklerinden biridir; şiddet, dayak ve yargısız infaz. Ailede başlar önce. Sonra sokakta, okulda, jandarmada, poliste…
Ve askerlikte… Ve siyasette… Ve yönetimde…
Yaşanmış örnekler verdim birçok, haftalık söyleşilerimde. Konu aynı ama düşündürücü yeni örnekler… “Yeter!” demiyorum ben, sizler “Yeteeerrr!..” demedikçe.
Sanırım ki, bugün yaşadığımız acıların asıl nedeni budur. Ve bu sorun çözülmeden, bu acılar sona ermez gibi geliyor bana. Israrımın nedeni bu işte!
En başta babadan, anneden, öğretmenden yene dayaklar.
Sonra ağadan, jandarmadan, polisten…
Askerlikte çavuştan, astsubaydan, subaydan…
Arkadaştan, akrabadan, komşudan…
Ve dahi abi ve ablalardan…
“Yok artık, devenin nalı!..” mı dediniz?
Devenin nalı yok ama dayak konusunda abi ve ablalar da var; bizim ülkemizde.
Bugünkü örneğimiz de öğretmen yazar Süleyman Demirkol’un Zor Olanı Başarmak adlı eserinden.
Diyarbakır’ın Çermik ilçesine yaya iki saat uzaktaki bir köyde doğar yazar. İlkokul çağına geldiğinde köyünde okul olmadığı için Çermik’te okumakta… Özellikle okuldan eve giderken, sahada top oynayanları seyreder; arkadaşlarıyla birlikte. Çok hoşuna gider; bu oyun. Köyünde üç adım, çelik çomak, sallama taş gibi oyunlar oynamıştır ama top oynayanları ilk kez görmektedir.
Gelin, yazarı dinleyelim; biz biraz:
“Okulda da kız arkadaşlarımız içi dolu lâstik toplarla oynardı. Bazı erkek arkadaşlarımızda da bu toplardan vardı. Bir gün öğle paydosunda çarşıda gezerken bir bakkal dükkânı önündeki sepetin içinde lâstik topları gördüm. Fiyatını sordum, baktım; top alacak kadar param yok. Biraz eksikti. Toplara baka kaldım. Bakkal toplara ve parama baktığımı görünce, paramın yetmediğini anlamış olacak ki, bana:
‘-Ne kadar paran var?’ diye sordu.
‘Eksik…’ dedim. Bakkal:
‘Olsun, getir.’ dedi.”

***

Cebindeki tüm parayı verip güzel bir top seçerek alır. İlk kez bir topu olmuştur. Sormayın sevincini! Kimse görmesin diye cebine koyup okuluna gider. Bahçede biraz oynar. Eve gidince birlikte kaldığı hiçbir arkadaşına söylemeyip yatağın içine saklar. Amacı hafta sonu köye götürüp orada oynayarak  çocuklara hava atmaktır.
Cumartesi günü gider köyüne.Vakit akşam olduğu için top oynayamaz; o gün. Ertesi gün öğleye doğru çıkar köyün ortasına. Başlar; topuyla oynamaya. Pat, küt sesler çıkararak zıplatır durur onu. İmrenerek bakar köylü çocuklar. Oynadıkça zevklenir, zevklendikçe oynar da oynar…
Bir bakar ki, Abbas abisi geliyorkarşıdan. Beğenecek diye abisi top oynayışını, öyle sevinir ki!..
Gelir abisi yanına. O da topu tutup abisinden gelecek övgüleri duyma umudu ve hevesiyle dinlemeye hazırlanır.  Sözü yazara bırakayım yine:

‘- Ne yapıyorsun?’ dedi. Ben de:
‘-Top Oynuyorum.’ dedim.
‘-Ben seni okula gönderiyorum; ders çalışasın diye. Sen ne yapıyorsun? Gidip top oynuyorsun.’ der demez, öyle bir tokat yapıştırdı ki yanağıma… Ben yerimde bir döndüm, pir döndüm! Şimşekler çaktı gözlerimde. Sendeledim ama düşmedim. Eve doğru yürüdü gitti abim.
Bana imrenen çocuklar kahkahayla gülmeye başladılar. Ben o an toptan öyle nefret ettim ki, elimdeki topu var gücümle bahçelere doğru fırlattım. Topun nereye gittiğini görmedim. Eve geldim. Yanağım kızarmış olacak ki, annem:
‘-Yanağına ne olmuş oğlum?’ dedi.
Hiç cevap vermedim. Hâlâ şaşkınlık içindeydim.”

***

Burada bir soluklanıp düşünelim mi biraz?
Sizce, gerçekte çok sevdiği abisinden yediği bu tokat, ne yönden ve nasıl etkilemiş olabilir; bu ilkokul ikinci sınıf çocuğunu?
Haydi, yormayayım da sizi, en iyisi gelin, o acıyı yaşayandan öğrenelim; bu sorunun yanıtını:
“Artık okuldan geldiğim zaman top oynayanları seyretmiyordum. İlkokulu bitirip öğretmen okuluna girdim. Bu okulda basketbol, voleybol, iki tane de futbol sahası vardı. Herkes boş zamanlarında gider, top oynardı. Ama ben toptan öyle nefret etmiştim ki,  hiç gidip top oynamadım.
O tokat beni öyle etkilemişti ki, ömrüm boyunca gazetelerdeki spor sayfalarını dahi okumadım. Televizyonda oynanan maçları dahi seyretmedim.”(*)

Anladınız mı şimdi, ne büyük yararı olmuş; abiden yenen o tokadın!
Öğrendiniz mi şimdi, merak ettiğiniz o sorunun yanıtını?

Yayın Tarihi
05.05.2025
Bu makale 99 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!