TÜRKOLOG

Umman'dan Abudabi'ye Çöller'de Yolculuk ( 3)

20.Şubat 2016

 Cumartesi

 

Dün yoğun geçti

Umman’ın başkenti  Muskat’ı

Tanımaya çalıştık.

Yorulduk.

Sabah Umman saati ile 07.00 ‘de

Kahvaltıya indim.

Türkiye saati sabah 05.00’de

Kaldığımız otel şehir merkezinde 

Ratana Otel.

Temiz bir otel .

Kahvaltısı da temiz.

Filipinli bir garson vardı.

Kahvaltı Türk mutfağına uygundu.

Domates, Salatalık, Peynir, Zeytin, Yumurta, ve Çay.

Çaylar demleme değil , sallama.

Bu gün körfez ülkesi olan Abu Dabu emirliğine gidiyoruz.

Birleşik Arap Emirliklerinden biri.

Bu tür yedi emirlik var merkez Abu Dabi…

Ummandan çıkıp diğer Emir ülkelerine girmek için

Sınır noktasına geldik.

Pasaportları verdik.

Yol ve kontrol noktası sakin.

Memur  gülümseyerek işlemlerimizi yaptı.

Umman’dan çıktık, yeni bir ülkeye girdik.

Birleşik Arap Emirlikleri…

Muskat’dan sınıra kadar yol boyu yeşil vahalar

Bakımlı binalar vardı.

Emirlik sınırına yakın coğrafya

Bazalt dağlarla çevrili…

Dağlar yüksek değil,

Coğrafi üçüncü zamana ait simsiyah tepecikler

Kızılımsı olanlar demir madeni belli.

Umman sınırının çıkışında ayrıca bir polis noktası var.

İki polis gülümseyerek bize geçiş verdiler.

Bizde el sallayıp, “Şükran” dedik.

Gülüştük.

Şimdi Arap Emirlikleri sınırına geçmek için arada

Boş bir alan var.

Yol alıyoruz sonsuz boşlukta.

Saat 14,30 mevsim bizim Antalya’nın mayıs sonu gibi.

Sekiz koltuklu bir Kiva arabada altı kişiyiz.

ABU DABİ ’ye doğru yol alıyoruz.

Bu toprakların dağları da Dağ’a benzemiyor.

Erimiş çürümüş yıpranmış dağlar.

İnsanları da öyle tembel ve uyuşuk

Petrol zengini ülkeler.

Bütün vatandaşları devletten maaşlı sayılır,

Yani devlet vatandaşlarına

İşsizse iş veriyor, iş buluyor, işsizse para veriyor.

Gördüğümüz sevimsiz dağların altı petrol dolu.

Petrol zor çıkarılıyor belli, dağların doruklarında petrol kuyuları.

Umman denizinin altıda petrol dolu işleniyor.

Yolda bir çay içelim diye bir kasabaya saptık.

Biraz kalabalık, yemek dondurma çay verilen bir yerdi.

Sallama çaylarımızı içtik.

Lokantada kuru fasulye, pirinç pilavı,

Salatayı elleriyle karıştırıp yiyen Arapları gördüm.

Bedevi kültürleri devam ediyor.

Burası “Burahimi”   denilen  bir kasaba.

Yol alıyoruz Abu Dabiye yollar çok güzel.

Döner kavşaklar yeşillendirilmiş çimli ve çiçekli…

Trafik ışıkları yok.

Döner kavşaklarla trafik çözülmüş yollar ışıklandırılmış.

Otobanlar baştan başa ışıklı.

Umman sultanının adı

El Kabbus

Abu Dabi’ye giriyoruz.

Etrafı tellerle çevrili bir yerdeyiz.

Pasaportlarımızı çıkarıp, araç kuyruğuna girdik.

Yeşil pasaportlara vize yok.

Kuyruktaki  arabaların markalarına bakıyorum.

Toyoto , Kia , Nissan markaları hakim.

Yanlış çıkışa girmişiz.

Ülke vatandaşlarının kapısında sıraya girmişiz.

Biz geri dönüp, yabancılar için ülkeye giriş

Yapılan yere  gidiyoruz.

İki km geri dönüp Abu Dabi giriş gümrüğünü bulduk.

Araç kuyruğuna girdik.

Kirli bir polis evraklara baktı geç dedi.

20 km ileride bir kontrol daha varmış.

Bizi geri gönderdiler.

“Ayak bastı parası ödenecek” dedi birisi.

Öyle olmadı ayak bastı parası almadılar.

Sıraya girdik. Üç yeşil pasaport, üç normal pasaport vardı.

Normal pasaportlara vize alınmıştı.

Yeşillere giriş yaptılar.

Bizden sonra on beş kişilik bir İngiliz gurup geldi.

Önce onların vizelerini yaptı, önce sıraya girmemize rağmen

Bizi beklettiler.

Osmanlı torunları hor baktı bize…

Kırkbeş dakika bekledik. Nihayet geçiş izni aldık.

Girdik Abu Dabi’ye…

Yollar yeşil bakımlı güzel

Tel örgüleriyle geride kaldı,

Emirlik toprakları ve Umman.

Yolları, parkları, kavşakları bakımlı ve yeşil.

ABU DABİ  Umman’a fark attı.

50 metrede bir çöp bidonu var.

Yerlerde tek çöp kağıt yok.

Otobanlardan çıkıp, benzin aldık arabaya.

Küçük bir marketten ekmek vs. aldık.

Çantamızda getirdiğimiz domat ve biberlerle

Ve de zeytin peynirlerle  kendimize ziyafet çektik, tekrar yola revan olduk otobandan.

Otoban  sağlı sollu ağaçlık ve yeşillik.

Gizemli  görünüyor ağaçlar arasından çöl.

Kuzey batıya doğru alıyoruz yol.

“İnleyen şarkıları” söylüyor.

Muazzez Ersoy cd den .

Çöl çıplak göründü.

Otobandan çıkıp daldık çöle safari yapılan yeri bulduk.

Çadırlar, develer, atlar keçiler…

Arabadan inip çölde yürüdük fotoğraflar çektirdik.

Çölden keyf aldık.

Tekrar otobana girerek yol alıyoruz Abu Dabi’ye  …

Buranın adı “Alein” şehri imiş.

Alein şehrinin bakımlı halinden çıkıp,

Çölde, otobanda 2000 bin devir 110 km ile yol alıyoruz.

Güneş güzel bir kızıllıkla batıyor batıda.

Saat Türkiye saati ile 16.00 yerel saat 15.20

Türkiye ile saat farkı  bir saate indi. Ummanda iki saatti.

Kızıl kum çölleri dönüyor beyaza.

Güneş renk veriyor kumlara, kimi zaman kızıl

Kimi zaman beyaz ve kurşuni.

 

Kumlar vahşi bir sonsuzluk  hayal iklimi yaratıyor beynimde.

Gün batınca karanlık.

Sonsuzluk

Vede gece

Soğuk.

Böyle bir ortamda

Ne düşünür

İnsan

Beyinleri…

Devamlı hayal üretir

Mutlak.

Tüm masallar

Bin bir gece masalları

Alâeddin’in lambası

Tüm tek tanrılı dinler

Bu çöllerde

Bu coğrafyada

Oluştu.

Medine;  yol aldığımız  bu çölün uzantısı,

Medine’den Mekke’ye  otobüsle gittim bir ay akşamında

Ay gök yüzünde asılı gibiydi

Çölde.

Şimdi ise sahrada,

Güneşi asılı gördüm.

Gökyüzünde.

Gök yüzüne asılı güneş heyecanlandırdı,  Hepimizi…

Beni, İlhami’yi, Ali’yi

Adile’yi ve Mustafa’yı

Güzel bir gündü çöllerden yeşilliklerden geçerek yaşadığımız gün

Günümüz devam ediyor yerel saat 17.40

Abu Dabi’ye giriyoruz.

İnavisyondan kalacağımız oteli bulduk.

Sheroton

Merkezi yerde temiz bir otel

Oda fiatı çok yüksek TL

“Kahvaltı alır mısınız” sabaha dediler

“Evet” dedik.

Kişi başı kahvaltı 450.000 TL

Akşam yemeği paralı ve pahalı

Kim bilir kaç para? Otelden çıkıp

En büyük alış veriş merkezi olan markete  gittik.

Ben  pirinç ve karides yedim 50.00 TL

Sabah kahvaltısı içinde,

Gerekli malzemeleri  domatesine kadar alıp otelimize döndük.

Benim oda numaram 453.

Yarın sabah baldızın odasında kahvaltı yapıp 8.00 de

Şehri gündüz gözü ile gezip Dubai’ye hareket edeceğiz.

Buraları sömürge ülkesi.

İngiliz ve Amerikalılar kurmuşlar düzenlerini.

Sömürü düzenlerinin tüm sistemleri var.

Arabayı bir alış veriş merkezi önüne koyup şehri gezmeye çıktık.

Müşteri bekleyen uzak doğulu kızlar sarmıştı sokakları…

Burası Amerika’nın eğlence yeri Laswegas  gibi.

Devasa gökdelenler çevirmiş her yeri yaşantısı sıkıcı…

Üç gün kalamam burda.

Demişya Mehmet Akif

Herşey Türkiyede var, dinde insanlıkta…

Kalan ömrümü Tanrı,

Mustafa Kemal’e bağışlasın”

Akif doğru ve içten söylemiş

“Vatan tutup,

 Bu diyarlarda kalınmaz

Hasta olsan hatırcığın sorulmaz”

Umman para birimi riyal

1 riyal 8,1 TL

Abu Dhabi para birimi arap dirhemi

1 dirhem 0,81 TL

Dubai de dirhem aynı değerde

20.02.2016 itibariyle.

Otelimize çekildik

Gün ola harman ola.

Yayın Tarihi
31.05.2016
Bu makale 1936 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!