Benim kadınlarım her geçen gün
çoğalıyorlar. “Benim” sözcüğü aslında bir böbürlenmeyi ifade ediyor. Sahiplenme
ile uzaktan yakından ilgisi yok-da yanlış anlaşılmaya yol açacak kadar
tehlikeli bir sözcük olması bakımından bu izahat parantezini hak ediyor…
Geçen hafta Antalya’da 4.cüsü düzenlenen
Yöresel ve Geleneksel Ürünler Fuarı ülkemizin zengin Yöresel ürün potansiyelini bir
kez daha çarpıcı şekilde ortaya koydu. Bu genel fotoğrafın içinde benim çok
önemsediğim bir kare daha var ki; geleneksel ve yöresel ürünlerin geleceğe aktarılmasında
kadınımızın rolünü görünür kılması. Ancak bir yandan da merak ettiğim bir
soruya da cevap bulmak istiyorum. Acaba bu
fuar kurgulanırken ya da sonuçları üzerinde çalışılırken Kadınların Fuarın asli
unsuru olabileceği/olabildiği başlıklar içinde yer alıyor mu?
Antalya’nın bu fuarına Kadın merkezli
bakış açımla önem atfettiğimi doğrusu her fırsatta söylüyorum. Yöresel Ürünler
Fuarının amacında da, hedefinde de yöresel ürünlerin geleneksel el sanatlarının
ve tarım-hayvancılık ürünlerini de karşılayan bir kapsama sahip olduğunu
görüyoruz. Hal böyle olunca bu alanlarda kadının göreli üstünlüğünün olması ve
son yıllarda TOBB Başkanımız Sayın Hisarcıklıoğlu’nun öncülük ettiği Kadın
dostu girişimlerinin de bu fuarla görünür olduğu sonucunu çıkarıyorum. Yöresel
ürünlerin ticarileşmesi, markalaşması, sürdürülebilirliği gibi nihai hedefleri
gerçekleştirecek süreçlerin, doğal parçası olan kadın potansiyelinin ekonomiye
etkin olarak katılmasını destekleyecek olduğunu anlıyor olmam da beni ayrıca
çok heyecanlandırıyor.
Öznesi kadın olan cümlelerim aslında
kadın cinsine mensup bendenizin yaradılışındaki kadın özelliklerinin bir
yansıması. Çünkü yaradılışımızdan buyana yaradılış özelliklerimiz değişmedi.
William Faulkner’in dediği gibi “insan doğası modası geçmeyecek tek konudur.”
Israrlıyız, sabırlıyız, kararlıyız ve ülkemizin hangi coğrafyasında olursak
olalım Kadına fayda için doğamızın emrettiğini yapmaya hazırız. Bu bakımdan yöresel
ürünler fuarının bu farkındalığı yaratmaya hizmet ettiğini “fuarın çıktısı” olarak
benimsiyorum.
Benimsemek zayıf oldu.Doğruluğuna
inanıyorum. Karanlık çağlarda keşişlerin “Bir iğnenin ucunda kaç melek dans
eder?” sorusunun Metaforun şifresi çözüldüğünde metafizik bir soru olmadığının
anlaşılması gibi er geç KADIN ve EKONOMİ
nin şifreleri de çözülecek.
Yöresel ürünlerde her yeni tescil,
kadının ekonomiye katılmasına da işaret edecek işte o zaman bu fuarın ve
benzerlerinin yaratacağı katma değerin büyüklüğünü varın siz düşünün.