Bu Yurttan Olmak

Haftalık yazım için klavye başına geçtiğim gün, Ramazan Bayramının son günüydü. Bayramlar neşenin, mutluluğun, paylaşmanın, barışın toplamıdır. En azından ben böyle biliyorum.

Dünya bir tuşla elimizin altında her şeyden anında haberdar olmak iyi mi oldu kötü mü? Bardağın dolu tarafına bakarsam işim kolay. Boş tarafına bakarsam işim zor. Bardağın boş tarafındaki haberlerle ilgili liste yapmam abesle iştigal olur. Çabam bardağın dolu tarafından kaçak yaptırmamaya endeksli.

Einstein bize uzaklığın ve zamanın göreli olduğunu gösterdi göstermesine de; şahsen ben zamanla ilgili algımı hızlandı, ne çabuk geçti, daha dündü betimlemelerimle sınırlayan, daha romantik ve kullanılabilir bir kılıfın içine yerleştirmeyi seviyorum.

Fır fır dönen bir çarkın sesini hayal etmek bana romantik gelen. O çark dönüyor çarkın önünde bana ait izler döneniyor, onların benim kişisel tarihimin izleri olduğunu duyumsuyorum, bütün duyularım bunu algılamak için iş bölümündeler, içinden kullanabileceklerimi seçiyorlar. Müthiş bir oyun ve özgürlük alanı yaratıyor zaman. Genişleyen evrende küçük olmayı algılamak, kimi zaman hızlı, kimi zaman yavaş yaşamak hatta durmak, çoklukla bu evrenin bir parçası olma ayrıcalığını hissetmek: bu metaforları da seviyorum.

Zamanla kavgam olmadığını bardağımın dolu tarafından alıyorum. Boş tarafıyla ne diye uğraşayım ki…

Bu duygular bayramın muhteşemliğinden. “Muhteşem” i hissetmeyi iddialı bulduğumuzdan mıdır nedir  hayatımızdaki muhteşemlikleri fark edememek illetine duçar olmuşuz. Bu bayram anladım ki bayramlar bardakları dolu görmemizi sağlamaya devam ediyorlar. 

Bu hafta ne yazsam ki sorusunu iyi ki bu bayram sabahında sormuşum kendime- (ki bayramın enerjisinden nasıl faydalandığımı anlamış oldum.) Bayramlarda kendi yolunun izini sürersin, o yolda sana can verenlerin, yol verenlerin, yoldaş olanların mührünü ararsın, ahde vefa için fırsat bulursun. Hikâyeni yeniden okursun, kaldığı yerden yeniden başlama gücünü bulursun. Seni sen yapanların hatırası silinmesin diye sandıklarda sakladığın ipek bayram mendillerini koklar, harcadığın metal paraları özlersin.

İşler yolunda giderken kafa yormadan yaşayan bizlerin, zor olaylar karşısındaki sınavlarda nasıl zorlandığımızı vefayı da, ahde vefayı da nasıl hercümerç ettiğimizi bir bir önüme koyduğum bir bayram gününde kendiliğinden yazılan bu yazının satırlarındayım.

Bayramın, ruhlarımızın zihinlerimizle bağlantı kurması için oluşturduğu atmosferin etkisiyle fark ettiğim “muhteşem” zamandayım. Kuşandığım içinde bulunduğum zamanın muhteşemliğidir. Farklılıkların uyumlaşmasına izin veren, ruhun özgürleşmesine zemin hazırlayan, mutluluk ile mutsuzluk arasında denge sağlayan uçları bir arada kullanmak “muhteşem”liğini hissettiğimi anladım. Bencilce bir durum ama kendimi yazmaktan alamadım.

Bu atmosfer yurdumun taşa ruhunu işleyen ustalarından, bu topraklarda yaşamış bilgelerin sözünden, neye üflenen uzun nefeslerden oluşmuş. Şansım bu yurttan olmak…

Yayın Tarihi
12.08.2013
Bu makale 8183 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!