Bencillik ve uzlaşma

İnsanlığın öğrendikleri, şarjları deşarjlarının toplamından elde kalanlarla geleceği şekillendirenler ya da gelecekleri şekillendirilenler. Sürdürülebilir gelecek için değerlere sahip çıkmanın önemini kavrayanlarla, kavratanlar. Listenin uzayıp gidebileceği gün gibi aşikar ama “değerler” noktasında bir yığın entelektüel kafa karışıklığının dolambaçlı yollarında gezindiğimin farkındayım. Kafa karışıklığını anlayabilmek için twitter takipçisi olmak yetiyor. Twitter  hesabımıza bile gerek yok, tüm TV yayınlarında toplumun her kesimi ile bu yolla irtibat sağlanıyor, nabız her ritimde parmaklarınızın ucunda atıyor.

Ahlaki değerler çıkıyor karşımıza, değerler (de) çıkıyor, iyi de hangi etik ilkeden hareketle payımıza düşeni alıyoruz, reddediyoruz, övüyoruz, eleştiriyoruz.  Bir illetten bahsediliyor duygusu ile duymak istemediğimiz “bencillik”  etik değerlendirme yapabilmemizi nasıl etkiliyor,  “bencil” benler neremizde duruyor?

TV de bir yarışma programında; cevapların doğruluğu yüz kişinin en popüler cevaplarına göre değerlendiriliyor. O halde popüler cevaplar günümüzde değerini koruyor.  İşimiz zor zira bencillikle ilgili en popüler kullanım, bencillik eşittir kötülük.  Sözlük anlamı kişinin kendi çıkarları ile ilgilenmesini yazıyor. Hadi çıkalım işin içinden kendin için istersen yüz kızartıcı bir kötü olduğunu anlatan saldırılar, başkalarının çıkarları ile ilgilenirsen bencilliğine abartılı övgü... Çabanın sonucunda faydalanan senin dışındakiler ise iyi, sensen vay haline! “Bencillik” ile barışmadığımız sürece ne insanı ne ahlakı kurtarabileceğiz. Çifte standart oluşturmak, adaletsizlikleri sürdürülebilir kılmak, çatışmalar, çelişkiler, yaşam için gerekli olan “uzlaşma” zeminini de zorlamaya devam edecek.  Tıpkı Bencillik kavramında olduğu gibi uzlaşmada da bir iyi, bir kötünün karşılıklı restleşmesi var. Yaşamı yumuşatmak için  “uzlaşma” lazımdır diyorsak o zaman karşılıklı tavizler verelim-mi? Günümüzde “uzlaşma” ahlaki bir ihaneti de içinde barındırıyor zira insan ilişkilerinde dostların alışverişinin devamının “görselliği” her türlü prensibin üzerinde.  Uzlaşma yaşam için şart deniyor bundan olsa gerek uzlaşma bir dayatmaya dönüşmüş durumda. Demokrasi de zarar görüyor, fikir özgürlüğü de.

Bu hafta yazı konum TV programları ile şekillendi. Enver Aysever’in CNN Türk’teki Aykırı Sorular programının iki konuğu Pelin Batu ve Esra Elönü ekranda aykırı sorulara yanıt veriyorlar. Ekranın altında “Türkiye’nin İki Asi Yüzü” yazısı okunuyor. Her iki genç kadın kendi duruşları ve tarzları, algılarıyla sorulara yanıt veriyorlar. Tercihlerini yapmışlar, tercihlerinin sorumluluğunu almışlar, düşündüklerini açık bir şekilde ifade ediyorlar. Tercihlerini yapmaları ahlaki değerlerine de sahip çıktıklarının açık bir delili oluyor, söyledikleri, anlattıkları kendi karakterlerini ve standartlarını ifade ediyor. Onların ardından Hüsnü Şenlendirici konuk oluyor. Laf “Çingene” kavramı üzerine dönüyor.

Üç farklı profil muhteşem bir harmoni, bir şölen izliyorum. Karma fikirlerin insanları gibi “gri” değiller, siyah ve beyaz gibi belirginler. Gelen bir twit” ne Batu’yu, ne Elönü’nü sevmiyorum. Ama yan yana bu duruşları çok hoşuma gitti” diyor. Aysever bölümü “samimiyetle tercihlerinin sorumluluklarını alarak ellerini taşın altına sokan” bu iki insanın yan yana duruşundan memnuniyetini dile getirerek kapatıyor. Uzlaşma yok. Uzlaşın baskısı yok. Üstelik  Benciller! Bencil dedim hala kötü bir şey söylediğimi düşünüyor musunuz?

Yayın Tarihi
08.01.2013
Bu makale 6730 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
güzel ....

ümraniye Şimşek 11.01.2013

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!