Barış

Emin olmamakla birlikte insanoğlunun bilinmeyene, gaipten verilecek haberlere, in mi? Cin mi? Anlayamadıklarına meraklı olduklarına hükmediyorum. Bir yandan emin olamamak diğer yandan hükmetmek ne saçma çelişki ama şu an böylesi bir kafa karışıklığım var. 21 Aralığa şunun şurasında ne kaldı ki? Hollywood başrollerde olmak üzere magazin devrinin en parlak günlerindeyiz. Bu ön hazırlık iyi bir şey buradan altın çağa intikalimiz kolaylıkla mümkün olacağa benzer ama kafam da karışık.

Medya yıkılıyor, başta Hollywood yıldızları takiben dünya futbol devleri, en güzel modeller, onların guruları, sıradan insanları kişisel olarak geliştiren danışılanlar, astrologlar, küreye bakanlar, gökyüzünü tarayanlar konuşuyorlar, yazıyorlar. Çok şükür ki 2012 yılının 21 Aralığı bir felaket günü olmayacak ortak fikrini benimseyenler çoğunlukta. Ya çoğunluk felaket fikrinden vazgeçmemiş olsaydı maazallah evrene salınan onca felaket senaryosu gerçekleşebilirdi. Endişem benimle ilgili değil düşüncelerimizin gücü adına endişe duymaktaydım. Evrene sal onca fiyakalı lafları, girdaplara kapılmış insanları, suların yuttuğu kara parçalarını göster tüm dünyaya buna inanmalarına odaklan… Şahsi olarak ben elimden geleni yaptım. Düşüncemin gücünü sevk etmedim hiç o taraflara. Şaka bir yana bunca sıcak gündemin içinde antik Mayaların dünyanın sonu diye öngördükleri 21 Aralık 2012 için yapılan yorumlar şahane. Ben de işime gelenleri, beni gülümsetenleri seçiyor ve onlara odaklanıyorum.

 Evet 21 Aralık 2012 de başlayan yeni çağ bir farkındalık çağı olacakmış ve ruhsal bir dönüşüm sağlanacakmış. Yeni bilinç ile kötü düşünceler yerini iyi düşünceye bırakacakmış, uyduruktan terane işler yaparak etikten bi’haber işler çevirenlerin sonu olacakmış. Yeni çağ iyi insanların, emek vererek iş yapanların, kötülüklerin bertaraf edildiği bir dönüşümle gerçekleşiyormuş. Yani tüm dünyada barış, uyum hakim olacakmış.

Dünyanın özellikle ülkemizin bulunduğu coğrafyanın, ülkemizin barışa ne kadar çok ihtiyacı var. İnsanlar acı çekiyor, gençler, çocuklar öldürülüyor. Evlerimizin içinde uyum çoktan yitip gitmiş. Kadın, çocuk şiddet görüyor, öldürülüyor. Savaşın köleleştirdiği insanın özgürleşeceği bir çağın eşiğinde olduğumu hissetmek ihtiyacındayım. İyi maddi varlıklarımızı hayırlarken denir ya:”içinize sinsin” bu dileği çok severim. Bilim, teknoloji, buluşlar, elektronikteki gelişmeler insanların konforu için değil mİ? Toplumun Refahının ölçüsü değil mi? Her şeyimiz var. Gelişiyoruz, ekonomimiz büyüyor, dünya starları konserler veriyor, modanın devleri şovlar yapıyor, sanatçıların sergileri birbiri ardına açılıyor, yabancı fonlar gelmiş, yatırımlar yapılıyor, hizmet sektörü büyüyor, yüksek teknolojili tankımız ALTAY’ı yerli üretim yapmışız. İçimize siniyor mu?   

Umarım 21 Aralık 2012 den başlayarak refahın, gelişimin ana unsurları arasına BARIŞ girer de kirlenmiş çağdan kurtulduğumuzu içimize sinerek anlarız temiz çağ başladı diyebiliriz.

Yayın Tarihi
20.11.2012
Bu makale 6611 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!