“bizim kadınlarımız: korkunç ve mübarek
elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki
yeri öküzümüzden sonra gelen” Ne güzel demiş Nazım ozanca onlarca yıl öncesinden.
Ve ne kadar ozanca kadının yalnızlığını anlatmıştır bu dizeler.
Ogün neredeyse kadın bugün de orada. Kentteki
kadın mı? Göçle birlikte; köylerde, tarımla uğraşan kadın, kente geldiğinde
yeterli eğitim ve mesleki beceriye sahip olmadığı için kentli olmanın kıyısında
kalarak ev kadını olmuştur. Yetersiz eğitim, ekonomik güçlük kadının sofradaki
yerini pek de değiştirmemiştir.
Toplumdaki kadın mı? Kadınlar bir çiçektir, örselemeyelim koruyalım
bakımından böyle yapılıyor yani hiç korkulacak bir durum yok. Kadının yeri var
(!). Hem de erkeğin(in) arkasında. Birlikte yapmak, birlikte ortak kullanım
alanları yaratmak” sözde işbirliği” için hazır erkekler. İş kolay. Durmayın! Kullanın(!?)
erkeklerinizi kadınlar; sürün öne korkmayın arkadan emniyetle yolunuza devam
edersiniz.
Bu durumu değiştirmek için çabaya girmek
Donkişot’un yel değirmenleri ile savaşından farksız. Ataerkil toplumlarda, dini
ve sosyal kuralları koyan ve aktaran ‘erkektir’ ‘Kadın’ korunmalıdır ve iaşesi
ile yönetiminden erkek sorumludur. “ diyen onlarca referans allem kallem her
gün erkekler tarafından yapılan politikalara uyarınca duyurulmuyor mu?
Bugün çoğu kadın toplumun kıyısında
kalarak erkeğine hizmet eden, üremeden sorumlu konumlarıyla sofradaki yerini
pek değiştiremiyor. Kadının bu şekilde konumlandırılıyor olması toplumun genel
hal ve gidişini de elbette olumsuz etkiliyor.
Kadın” illa ki “ ”ve de“ kadınlar
arasında konuşsun, yeri orada olsun, kendisine biçilen meslekleri yapsın.
Sofradaki yeri sonra tartışırız.
Neden kadınlardan yazmak istedim.
Kadınları önce okullarda kız kıza oturtalım sonra kadın kadına sohbet
toplantılarına yönlendirelim, sonra kadın programlarının vaveylasında boğalım,
sonra pembe dizilerde kadınca küçük hayaller kuracakları ortamları
hazırlayalım. Sivil inisiyatif kullanmaya karar verenleri “git kadın
derneklerinde çalış, erkeklerin önüne geçme” diyelim.
Bu noktada kadınların gelecekte varmak
istedikleri yere gitmeleri için geçmişte bulundukları yeri iyi idrak ederek,
oradan yola koyulmak durumunda olduklarını bilmeleri gerekmektedir. Sofralar
şekil değiştirmiştir, öküz değil araba sürmeye başlamışız, fikirlerimiz
parlaktır, erkeklerle aynı ortamlarda modern kılıklarla var olmaktayız ne gam!
mı?
Evet gamlanmalıyız. Hala fikirlerinizi
intihalden çekinmeyenler ve kendi fikirleri gibi uluorta gözünüzün içine
bakarak söyleyenler varsa gamlanmalıyız.
Gamlı kalmamak için, yalnız olmamak için
yorum kabiliyetlerimizin üzerine giderek, bir bilimleştirilmeğe çalışılan
toplumdaki kadın olmamak için çaba göstermeliyiz.
O halde kadınlar, kendilerini ihmal etme
ataletinden çıkacaklar. Kendi fikirlerine, Kendi davranışlarına, kendi
yorumlarına sahip çıkacaklar.
Yeni zaman sofralarında kadının yeri
için çok dönüşmemiz lazım. Benden söylemesi….