Antalya Kaleiçi dün-bugün

Yaz mutlulukları üretmek olan işimiz gereği, insanları gözlemek gibi bir refleksim vardı. Yıllar içinde gözlemden vazgeçmenin sağlığım bakımından faydalı olacağı düşüncem baskın geldi. Gözlemden muradım insanı daha iyi algılamak olunca vazgeç gitsin noktasına geldim. Zira, bir “biçimselleşme” bir “sürünün üyesi ol”ma halinin tercih edilmesi, bir “genelleşme”, bir “emtialaşma”.

Oysaki yeni zaman yok olmak istemiyorsan “Farklı Ol” dayatmasında. İş’te,  kültürde, sanatta hayatın her alanında.

Hafta sonu Antalya Kaleiçi’nin Dünü Bugünü tartışıldı. Atanmış ve seçilmiş alakadarları, Kaleiçi’nde doğmuş büyümüş sevdalıları, STK temsilcileri ve elbette Antalyalılar oradaydı. Antalya’nın kent tarihçisi araştırmacı Hüseyin Çimrin Dünü anlatarak bugünün sorunlarını belirginleştirdi. Bugün ise Emin Altıner tarafından sorgulandı ve sorunlara dikkat çeken sorular soruldu.

Panel “sürünün bir üyesi ol” mealiyle ele alınan bir Kaleiçi resmini önüme koydu. 1970 li yıllarda Güney Antalya Projesinin başlamasıyla turizm ürünlerini çoğaltma telaşına girilmişti. Bu telaşlı yaklaşım, bütünlüğü sağlamak yerine yerel kaynakların özünden çok çabuk uzaklaşılmasına, kültürün erozyona uğramasına sebep oldu.

Yanıtlar elbette Antalyalı tarafından bulunmalıydı ki bu noktaya Panel konuğu ve konuşmacıları Tarihi Kentler Birliği Başkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Asım Güzelbey ile Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen de dikkat çektiler.

Gaziantep Belediye Başkanı Asım Güzelbey tarafından yönetilen “Lahmacundan UNESCO YA” hikayesi Çözüm arayışında olan Kaleiçi alakadarları için önemliydi. Yapılar işlevlen dirilirken insan ögesi göz ardı edilmeden günümüze aktarılmasındaki nüanslar dikkat çekiciydi. Dönüşümün hikayesi  tamamlandığında; Planlamayla başlayan, kültürün yeniden yaşatılması, korunması, gelecek kuşaklara yaşanarak aktarılmasında dükkanları yaptın içinde esnafı olmazsa, evi restore ettin içinde yaşayanı olmazsa bir turizm ürünü yaratılamayacağı net bir şekilde anlaşıldı.

Prof.Dr. Metin Sözen Antalya’nın en büyük sıkıntısının alakadarların, kurumların bir araya gelememeleri olduğunu söyledi. Bu salonlarda yaptığı konuşmaların sayısını unuttuğu ama hala aynı noktada olunduğu hatırlatması sözlerinin kanıtı gibiydi. Bugünkü durum, sadece otel yatak sayısı ve gelen yolcu sayıları ile övünülen bir kent olmanın gelecek içinde olumsuz sinyallerini de veriyor. Kent halkının ve gelen turistin kültürü, tarihi, doğal güzellikleri bir arada ve yoğun yaşatılabileceği herşeye sahip bir kentin bugünkü durumu acı veriyor.

 Metin Sözen Hocamız “Tez zamanda bir araya gelinerek planlama ile başlanılmasını ancak bu yapılırken fiziksel verilerle yapılan bir plandan daha ziyade ana tanımlamaları, gösterilen yolların sürdürülebilirliğinin başka araçlarla desteklenmesi ve asla plandan taviz verilmemesi” uyarısında bulundu. Başarıya ulaşmak için iradenin partiler üstü ve politikaya bulaşmaksızın, objektif ve cesur uygulamayla mümkün olacağını söyledi.

Sorun TEAM Toplumsal Ekonomik Araştırmalar Merkezi tarafından ele alındı. Değerli Sözen Hocamız bu çabanın devam ettirilmesi için tarafların bir araya getirilmesinde TEAM yönetim kurulunu göreve davet etti.

Antalya’nın “Farklı Ol”mak için, “birlik olarak, birlikte hareket etmek”  prensibini gelecek  vizyonunu şekillendirirken ihmal etmemesi  gereği; bu panelin benim açımdan çok önemli bir çıktısı oldu.

Yayın Tarihi
05.11.2013
Bu makale 8025 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!