Antalya’nın kent içi ulaşımı Türel’in icraatlarıyla dolaşık hale getirildi. Battı çıktılar trafik sıkışıklığını azaltmak yerine artırdı. Kent merkezine inen iki ya da daha çok şeritli yollar tramvay yolu nedeniyle tek şeritli hale getirilerek tuhaf olduğu kadar gülünç durumlar yaratıldı.
Antkarttan kaynaklanan sorunlarla birlikte ulaşımın esnafta ve halkta yarattığı sıkıntılar Menderes Türel’in belediye başkanlığının son bulmasında birinci dereceden etkili oldu.
Gerek lastik tekerlekli araçlar gerekse raylı sistem için yapılan yatırımların ulaşımla ilgili sıkıntıları çözeceğine kentte yaşayanların çoğunluğu inanmıyor.
Antalya’nın ulaşım sorunu başta olmak üzere birçok konuda, var olan planların yeniden ele alınacağını, ulaşım master planının yeniden çıkarılacağını Akaydın Hoca seçim kampanyası döneminde sık sık dile getirdi.
Antalya’da ulaşım sorununun Akaydın eliyle en azından “dolaşıklık”tan kurtarılacağına inanabiliriz.
Ancak sorun bununla bitmiyor. Kent içi ulaşımın asıl sorunu, ulaşımın yayalara göre değil araçlara göre düşünülüyor olması. Bu zihniyet değişmediği sürece, İlköğretim kurumlarından başlanarak yeni nesil bu anlayışla eğitilmediği sürece, en iyi altyapı dönüşümleriyle bile ulaşım sorunu çözülemez.
Ne olacak bu Antkart?
Antkart uygulamasını yeterince eleştirdik. Antkartı kaldıracağına ilişkin Akaydın’ın seçim öncesi beyanları belleklerden silinmiş değil.
Ancak şu anda Antkartlı uygulama geçerli. Büyükşehir Belediyesi ve Antkart firması arasında imzalanmış bir sözleşme var. Böyle bir sözleşme varken şoförlerin kendi başlarına fiyat indiriminde bulunması, biletsiz yolcu taşıması yasal olmadığı kadar ahlâki de değil. Antkart uygulamasıyla otobüs ve minibüslerin dijital ortamda denetlenmesi sağlanmıştır. Hangi aracın saat kaçta hangi duraktan geçtiği cihazlar tarafından kayda alınıp rapor edilmekte. Antkart’ın sahiplerinden Talip Küner, fiyat indirimini, haftalık-aylık indirimli kart uygulamasını, 45 dakika içinde tek ücretle birden çok yolculuk yapılabilmesini, hatta daha fazlasını kendilerinin de istediğini, ancak uygulamanın şartlarının belediye tarafından belirlendiğini kendisiyle yaptığımız söyleşide açıklamıştı ve biz bunları yazmıştık. Büyükşehir Belediyesi vatandaşın mağdur olmasına neden olan bu tür uygulamaları Antkart sahipleriyle masaya oturup şu anda çözebilir. Sözleşme tarihi bittiğinde Antkart’la kendisinin belirlediği şartlarla çalışabilir ya da ilişkisini kesebilir. Ancak şu anda Büyükşehir Belediyesi’nin Antkart’la yaptığı sözleşmenin hükümlerini yerine getirme yükümlülüğü var.
Araç var da binmedik mi?
Daha önce de dile getirdik: Antkarttan ya da ulaşımla ilgili yanlış yatırımlardan kaynaklanan sıkıntılardan daha büyük sorunlar otobüs ya da minibüs sahiplerinden kaynaklanmakta. Otobüs ve minibüs sahipleri Antkart firmasını olduğu gibi Büyükşehir Belediyesi’ni de kazımadan kent içi ulaşımı keyiflerine göre belirlemekteler. “Pik saat”lerin dışında merkezden uzak bir yere gitmek isterseniz uzun süre, bazen saatlerce beklemek zorundasınız.
Akşam saatlerinde bazı mahallelere gitmeniz mümkün değil.
Neden böyle olduğunu araç sahiplerine ya da şoförlere sorduğunuzda mazeret hazır:
“Yolcu var da taşımadık mı?”
Mazeret, “araç var da binmedik mi?” kadar saçma. “Yolcu var da taşımadık mı?” “araç var da binmedik mi?”nin nedeni ve sonucu.
Adına “Büyükşehir” denilen bir kentte en azından saat 24.00’e kadar düzenli aralıklarla araç gitmek zorunda. Araç sahipleriyle bu zorunluluk hesaba katılarak ve dikkate alınarak sözleşme yapılmalı; araç sahipleri bu zorunluluğu bilerek belediye ile sözleşme yapmalı.
Dikkat oturabilir!
Uyarmak istediğim bir başka konu var: Özellikle üstünden tramvay yolu geçen kavşakların köprülerinde sallanmalar titremeler oluyor. Eski Otogar yanındaki kavşaktan geçerken bu sallanmaları işe gitmek için her sabah bu yolu kullanan biri olarak hissediyor ve korkuyorum. Yolda sık aralıklarla asfaltla kaplanan çatlakları da görünce ödüm oduma karışıyor.
UKOME yetkililerinin bu tür yerlerde dayanıklılık ve sağlamlık kontrolleri yamasında yarar var. Bizimki bir vatandaş kuruntusu olabilir; ama Çallı Kavşağı’nın çöktüğü yerde Şarampol Kavşağının çökmesi de sürpriz sayılmayabilir.
Tramvayın yaydığı vibrasyondan falezlerin olumsuz etkilendiği sıkça yazıldı. Köprülü kavşakların tramvayın yayacağı titreşimden ne kadar etkileneceği de hesaba katılmalı. Vatandaş kuruntuya kapıldı diye kavşak çökmez gerçi ama sağı solu çatlayan kavşağın çökmese bile “oturacağı” vehmine kapıldı diye de vatandaş suçlanamaz.