Taş ocaklarını taşlayalım mı?

Cumartesi Zırlankaya’daydık. Zırlankaya’daki taş ocağının kapatılmasıyla ilgili kutlama töreninde. Bölge İdare Mahkemesinin “yürütmeyi durdurma kararı”nı, Zırlankayalılar çevrecilerle birlikte davullu zurnalı bir güzel kutladılar.
Ocak büyükçe bir tepede açılmış, tepenin yarısı çalışmalar esnasında hakkın rahmetine kavuşmuştu.
Gazeteci olarak gittiğimiz Zırlankaya, yakın bir arkadaşımızın, ANSAN’dan tanıdığımız Yusuf Güzel’in köyü çıktı.
İşletme sahibini sorduk; verdikleri isim çoğumuzun tanıdığı birinin soyadını taşıyordu. Taş ocağını RM Madencilik’in sahibi Güray İyiöz işletiyordu. Güray İyiöz, usta saz sanatçımız Erdal İyiöz’ün oğluydu.
Zırlankaya’daki ocağın kapatılması için çaba sarf eden gönüllü çevrecilerden Avukat Cengizhan Gököz, ocağın sahibi olarak Güray İyiöz’ü görünce epey şaşırmış. Güray İyiöz de Cengizhan Gököz’ü gördüğünde aynı şaşkınlığı yaşamış.
İyiöz, Gököz’e, ruhsatı devralırken 500 milyar lira harcadığını; ocağı işletmekten men edilirse batacağını söylemiş. Ortaya çıkan duygusal duruma karşın, Gököz ocağın kapatılması yönünde çaba sarf edeceğini arkadaşına bildirmiş.
Bizim için de benzer bir durum geçerliydi: Çok sevdiğimiz “Erdal Aga”nın oğlunun ekonomik mağduriyetine sevinemezdik, ama köyün neredeyse ortasında bulunan büyükçe bir tepenin ağacıyla taşıyla yok edilmesine de razı olamazdık.

‘Doğal’ mı ‘kültürlü’ mü?

 “Doğal” yaratıklar olan hayvanlardan “kültürlü” yaratıklar olan insanlar uzaklaştıkça, doğayı değiştiren, dönüştüren; açıkçası doğayı “tahrip eden” kültürlü işlere tanık olageldik.
Maden Dairesi ruhsatıyla ya da İl Özel İdaresi izniyle çakıl ya da kum ocağı işletilmesine her durumda karşı çıkan çevreci bir anlayışın karşısında oldum. Betonarme binalar içinde çalışıyor, betonarme apartmanlarda oturuyorsak, çakıl ya da kum ocaklarına karşı çıkmamız söz konusu olmamalı. Karşı çıkmamız gereken çakıl ya da kum ocaklarının çevrenin tahribine yol açacak yerlerde açılmasına izin verilmesi.
“Doğanın dengesinin bozulmasına karşı çıkmak” kendi içinde sorunlu bir ifade. Doğal dengeden bahsediyorsak, insan eliyle sökülmüş ya da dikilmiş her şeyin, her girişimin, mevcut dengenin bozulmasına yol açacağını kabul etmemiz gerekir. Betonarme yapılar çakılsız kumsuz yapılamıyorsa, çakıl ya da taş ocaklarının uygun yerlerde açılmasının zorunluluğunu da kabul etmiş oluruz. Bunun kabulü, doğanın dengesinin “bozulması”nın da kabulüdür. Bu dengeyi nereye kadar bozabiliriz? Sorunun cevabı radikal ekolojistlerle çevrecileri, çevrecilerle “yatırım her şeydir” diyen fütürist ya da strüktivistleri ayırmaktadır.

Teknoloji düşmanımız mı?

Teknolojiyle birlikte yaşamak zorundaysak, teknolojinin “doğa karşıtı” olduğuna ilişkin ön kabulden yola çıkmamız gerekir.
Teknoloji kullanımında doğaya en az nasıl zarar verebiliriz? Soru bu olabilir.
“Maden Yasası” denilen, istismara çok açık yasada yapılacak değişiklikler bu konudaki zaafları bir ölçüde giderebilir. Maden ruhsatı, ruhsat sahibine sınırsız yetkiler tanıyor. Sınırsız yetkileri sınırlayan karşı maddeler Maden yasasının içinde mevcut olsa da yeterli değil.
Maden ruhsatı almak ise bakkaldan peynir ekmek almaktan daha zor değil.
Maden yasasının istismara en açık maddelerinden biri ruhsatın kolayca devredilebilmesiyle ilgili.
Cüzi miktardaki harcı yatırıp arama ruhsatını alan bir açıkgöz ya da Bakanlık torpillisi, aldığı ruhsatı büyük paralar karşılığında başkalarına devredebiliyor. “Ön işletme” ve 60 yıla kadar “işletme” ruhsatları da resmi prosedür yerine getirildiği sürece aynı kolaylıkta sağlanmakta.

Çözüm ne olabilir?
 
Sorunun çözümü Maden yasası ile Çevrenin korunmasına yönelik yasaların çelişen yanlarının giderilmesiyle bir ölçüde sağlanabilir. Betonarme yapılar için çakıl kum ne kadar gerekli ise sanayi ürünleri için maden o kadar gerekli. Bunun kabulü çevrecilerle radikal ekolojistleri birbirinden ayırmakta. Doğayı korumak istiyorsanız, radikal ekolojistler gibi “doğal yaşam”ı savunmanız gerekir. Bunu, devamcısı olduğumuz uygarlık çağında sadece havanlar başarabiliyor.
Meslek Odaları ve Sivil Toplum Örgütleri ile birlikte kentin ihtiyaçları dikkate alınarak, açılacak taş ya da çakıl ocağı alanlarının tespit edilmesi, her durumda işletme sahiplerini çevrecilerle ya da köylülerle karşı karşıya getirmekten alıkoyar.
 

Yayın Tarihi
27.04.2009
Bu makale 8547 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
peki ruhsat sahibi vefat eden Güray İyiözün mağduriyeti için ne yapılacak? Devlet işletme ruhsatı vermiş. Neden verdi? Harcadığı 500.000TL ne olacak? arkasında bıraktığı yetim üç çocuğun rıskını da korumak sizin göreviniz olmalı. Bir de bu konu hakkında yazınız lütfen...

erdenay gültürk 23.05.2010

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!