Bir kez daha Altın Portakal

AKSAV Genel Müdürlüğü konusunda adı geçen Ünal Ersözlü’nün “gazeteciliğe devam” dediği, bu nedenle teklifi kabul etmediği gazete haberleri arasında yer aldı. Ersözlü’nün önerdiği (İstanbul Film Festivali’ni uzun yıllar yönetmiş olan) Hülya Uçansu’nun “Festivaller defterini kapadığı”ndan da haberdar olduk.
AKSAV Genel Kurulu öncesi, Kurucu Üyelerden bir kesim, AKSAV’ın kurumsallaşması gerektiğini, AKSAV’da en önemli sorunun bu olduğunu dile getiriyor; AKSAV, Belediyenin vesayetinden kurtulmadığı, başarısını kendi dışındaki kesimlere havale ettiği sürece, yaşanan sıkıntıların devam edeceğini vurguluyor.
AKSAV’ın kentin kültür sanat faaliyetlerine önderlik edecek yapılanmaya kavuşması gerektiğini belirten “Akaydın yanlıları” olarak adlandırabileceğimiz bu kesim, ulusal ve uluslararası Film Festivallerini, uluslararası Film Market’i ve diğer etkinlikleri kendi kadrolarıyla yönetir hale gelmesini, AKSAV’ın önüne birincil hedef olarak koymaktalar.
AKSAV’ın faaliyetlerinin zenginleştirilmesi ve çeşitlendirilmesini de içeren yeni bir yapılanma; sanatın çeşitli dallarıyla ilgili atölye faaliyetlerine önderlik etme, bu faaliyetlere mekan ve malzeme sunma gibi hedefler de bu kesimin önem verdiği konular arasında.

Sinema ve diğerleri
 
Film Festivali, Piyano Festivali, Şiir Ödülü ve Sempozyumu’na ilaveten “Felsefe Günleri”, “Edebiyat Günleri”, “Plastik Sanatlar Haftası”, “Kitap Fuarı” gibi ulusal ya da uluslararası düzeyde kabul görecek önemli etkinliklere de imza atılması, “Akaydıncılar”ın önem verdiği yeniliklerin bir yanını oluşturacak.
Bu kesim içinde Antalya Kültür Sanat Vakfı’nın bir tür “sanatçılar evi” olmasını; AKM’nin kiraya verilmesini değil, Sanat Akademisi olarak kullanılmasını isteyen isimler de var. Sadece Film Festivali’nin değil, diğer sanat dallarıyla ilgili faaliyetlerin de halkla buluşturulması bu yolla gerçekleşebilir deniyor.
Çerçeve içine almaya çalıştığımız bu anlayışa katılmamak mümkün değil. Sadece AKSAV Kurucu Üyelerinin değil, tüm Antalyalıların; sanatçıların, sanatseverlerin, işadamlarının bu anlayışa destek vermeleri beklenir.
Bu anlayışın hayata geçmesi, beş yıl sonra değişmeyecek bir Genel Müdürün AKSAV’da göreve başlamasını gerekli kılıyor. AKSAV’da görev yapan kadrolar için de aynı şey geçerli: Festival yönetiminde deney kazanmış kadroların siyasi kaygılar taşımadan görev yapması, onların kendilerine güvenini, dolayısıyla verimini artıracaktır.

Ustalara saygı, gençlere selam

Film Festivalinin uluslararası boyutu mevcut kadroların zorlanmasını getirebilir. Bu zorlanmadan Hülya Uçansu, Vecdi Sayar, Atilla Dorsay gibi isimlerden ya da uluslararası deneyim sahibi organizasyon firmalarından “danışmanlık” hizmeti alarak kaçınmak mümkün. AKSAV’ın yeni yapılanmasını böyle kurgulamak gerekebilir.
Hülya Uçansu, Vecdi Sayar, Atilla Dorsay benzeri isimlerin “Genel Müdür” olarak değil, “danışman” olarak düşünülmesi bizce en doğrusu. AKSAV Genel Müdürü’nün, işin finansman boyutuna da çözüm üretebilecek, Antalya’ya, iş dünyasına, sanata ve sanatçıya yabancı olmayan; AKSAV’da görev yapanların önünü tıkamayan / önünü açan biri olması dileğimizdir.
Sözünü ettiğimiz yapılanma birkaç yıl içinde gerekli sağlamlığa ve esnekliğe kavuşmuş olursa, Festivalin uluslararası ayağıyla ilgili danışmanlık hizmetine gerek duyulmayabilir. Bu aynı zamanda festival harcamaları başta olmak üzere AKSAV’ın harcamalarının da yarıya inmesi demektir. 

Önce finansman

25 yıl İstanbul Film Festivalini yönetmiş Hülya Uçansu’nun Altın Portakal’a çok şey katacağı kesin. Ancak, AKSAV’ın yönetim görevine doymuş “usta”lardan daha çok, uzun süre aynı heyecanla görev yapacak isimlere ihtiyacı var. AKSAV’ın bu isimleri yaratması elzemdir.
Akaydın önderliğinde 9 ya da 16 Mayıs’ta oluşacak yönetimin buna yönelik bir çalışma içine gireceği beklenebilir.
Burada çizdiğimiz tablo, elbette ki, öncelikle AKSAV’ın borç batağından çıkarılması gibi zor bir görevin üstesinden gelinmesini şart koşar.
Genel Müdürün adı konulurken bu “şart”ın dikkate alınması yararlı olacaktır, diyoruz.