Antkart kuyrukları Antalyalıları bezdirdi. Bir yandan da farklı uygulamalar ve sisteme bir türlü geçilememesi vatandaşın güvensizliğini artırıyor. Antalya kamuoyunda rant iddiaları aldı başını gidiyor.
Minibüs ve otobüs esnafı, cironun yüzde 11’inin Antkart’a gitmesinden rahatsız. Cihazı parayla satan ve kartı da vatandaşa parayla veren firmanın hangi yatırım nedeniyle bu payı aldığını soruyor kamuoyu.
Antalyalıların bugünlerde en çok merak ettikleri konu Antkart. Eski Belediye İşhanı önüne kurulan kulübede kart kuyruğuna giren Antalyalılar verilen hizmetten hiç de hoşnut değil. Bir yandan 26 Nisan sonrası otobüs ve minibüslere Antkartsız binilemeyeceği düşüncesiyle kuyruk uzadıkça uzarken, rant söylentilerinin de ardı arkası kesilmiyor. Antkart sadece bir ulaşım kartı değil. Küçük çaplı alışverişler olmak üzere bir çok yerde geçtiği ifade ediliyor. Fakat sistemden başta otobüs ve minibüs sahipleri olmak üzere bir çok Antalyalı rahatsız. Rahatsız olanların başında ise öğrenciler geliyor. Antkart uygulamasıyla birlikte otobüs ve minibüslerde daha önce verilen öğrenci pasoları geçersiz hale geldi. İndirimden yararlanmak isteyen öğrencilerin Antkart alması gerekiyor. Bu yüzden pasolu ve üniformalı öğrencilere kartı olmadığı için tam ücret tarifesi uygulanıyor. Öğrencilerin paso almak için Minibüsçüler Odası ve Özel Halk Otobüsleri Kooperatifi’ne ödediği paralar ise boşa gitti.
Önce 10, sonra 5 YTL
“Toplu taşımada akıllı kart sistemi” diye adlandırılan digital kart uygulaması Antalya’da 10 YTL ile başladı. Kart başına 10 YTL alan firma, yoğun tepkiler üzerine fiyat indirmek zorunda kaldı. Kart fiyatları 5 YTL’ye düşerken, 10 YTL’den kart alan vatandaşlar ise mağdur edildi. Antkart kullanımının zorunlu hale getirileceği tarihin de sürekli ertelenmesi, uygulamanın başarısızlığına örnek olarak gösteriyor. Antalyalılara kart satmayı başaramayan Antkart ve Büyükşehir Belediyesi, sisteme geçiş tarihini son olarak 26 Nisan’a ertelediler. Bunun için de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gerekçe gösterildi. Bu da Antalyalıların güvensizliğini ve eleştirileri daha da artırdı. “Dolum noktası” diye adlandırılan Antkart satış merkezlerinin azlığı da başka bir şikayet konusu. Antkart almak isteyen vatandaşlar ya eski Belediye İşhanı önündeki kulübeye, ya da Antkart firmasının Aspendos Bulvarı’ndaki merkezine gitmek zorundalar. Bir kart almak için Topçular’a gitmek zorunda kalan vatandaş sesini her gün biraz daha yükseltiyor.
Halkın kuyruk çilesi
Bir başka şikayet de, Antkart’ı sadece sahibinin kullanması yüzünden kaynaklanıyor. Kartı olan kişi yanındaki misafirleri için para vermek zorunda kalıyor. Ayrıca Antkart’ın 40 dakika içerisinde sadece bir defa kullanılabilmesi de ayrı bir sorun. Antkart A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yiğit Tunçel sistemin işlediğini konusunda ısrarlı. Şikâyetlerin kasıtlı yapıldığını iddia eden Tunçel, eleştiride bulunanları hiçbir şeyin farkında olmamakla suçluyor. Pasoya sahip, ancak Antkart’ı olmayan öğrencilerin akıllı kart sisteminde öğrenci olarak kabul edilemeyeceğini söyleyen Tunçel, “Sistemden yararlanmak isteyen kart alır” diye kestirip atıyor. 600 bin nüfuslu Antalya’da birkaç tane kart satış yerinin olması konusunda ise henüz bir açıklama yok.
Antkart’ta 4. ortak kim?
Minibüs ve otobüs esnafının Antkart mücadelesi ise bitmiş değil. Son olarak minibüslerin otobüse dönüştürülmesiyle ilgili olarak yürütmeyi durdurma kararı alan esnaf, sistemin işlemeyeceği noktasında ısrarlı. 10 yıllığına yapılan ihaleyi kazanan Antkart firmasının, yapılan araçların yaptığı cironun yüzde 11’ini alması en büyük eleştiri konusu. Çünkü kart okuma sistemleri araçlara parayla takıldı. Araç sahipleri cihazların parasını öderken, vatandaş da digital kartların parasını veriyor. Bu durumda Antkart firmasının durduk yerde yüzde 11 pay aldığını söyleyen esnaf, sisteme isyan ediyor. Bu yüzde 11’in sadece yüzde 2’si Büyükşehir Belediyesi’nin kasasına gidiyor. Yüzde 9 ise Antkart firmasına kalıyor. Otobüs ve minibüs esnafının sırtından para kazanmak olarak görülen bu uygulamaya “rant” suçlaması yapılıyor. CHP Merkez İlçe Başkanı Yıldıray Sapan da, sistemin bu kadar ısrarla uygulanmaya çalışması karşısında, “Antkart’ın 4. ortağı kim?” diyerek arka plandaki ilişkilere gönderme yapıyor.
İsuzu’yla ilgili iddialar
Antkart tartışmaların ikinci bir ayağı ise varolan minibüslerin midibüse dönüştürülmesi. İlgili yasalardan dolayı bu midibüsler M plaka kullanamıyorlar. Antalya bu yüzden AB plakalı araçlarla tanıştı. Fakat bu uygulama için yürütmeyi durdurma kararının alınması ayrı bir keşmekeşe yol açtı. Yürütmeyi durdurma kararına rağmen uygulamanın sürmesi ise tam bir hukuk ihlali. Minibüslerin midibüse ihaleyle dönüştürülmesi ise en çok eleştiri alan konulardan biri… 60 bin YTL’lik araçların 80 bin YTL’ye satılması İsuzu’nun Antalya bayisini zan altında bıraktı. İsuzu Bayisi Esat Göyük’ün AKP’nin Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi olması ihaleye şaibe düşürüyor. Böyle bir ihalenin yapılamayacağını ileri süren minibüs esnafı, sadece İsuzu firmasına zorunlu bırakılmaktan son derece rahatsız.
UKOME’ye dava geliyor
Bütün bu iddialar Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşım konusunda sınıfta kaldığını gösteriyor. Belediye eliyle yapılan trafik düzenlemeleri ise başka bir tartışma konusu. Yollara konulan trafik malzemelerine, tabelalara, hız kesme tümseklerine, “baba” diye adlandırılan sistemlere kimlerin karar verdiği ise ayrı bir tartışma konusu. Bunların bazıları UKOME kararıyla yapılırken, kimileri de Büyükşehir Belediyesi’nin kendi kararı. Bu malzemeleri hangi kuruluşların verdiği ise ayrı bir merak konusu… Hız kesme sistemlerinin araçlara zarar verdiği iddiasıyla Büyükşehir Belediyesi ve UKOME’ye karşı dava hazırlıkları da sürüyor. Antalya halkı tarafından “tır tır” diye adlandırılan hız kesme şeritlerinin özellikle araçların elektronik sistemlerine ve motorlara zarar verdiğini ileri süren sürücüler, bu sistemlerden son derece rahatsız.

Otobüsçülerin tepkisi:
Ortada rant dönüyor
Otobüsçüler Antkart uygulamasına olduğu gibi minibüslerin otobüse dönüştürülmesiyle ilgili olarak da ateş püskürüyor.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 2918. maddesinde her aracın tanımı yapılmış. Yasa gereğince, taksiyi minibüs yapamayacağınıza göre, minibüsü de otobüs yapamazsınız. 12 kişilik araca 20 kişi sığdırmak yerine 19 kişilik araca 60 kişiyi sığdıracaksınız. Minibüslerde yaşanan sıkışıklığa çözüm bu olamaz. Minibüsle ulaşımda amaç kısa mesafede çabuk ulaşım. Hatları doğru tayin eder ulaşımı kolaylaştırırsanız bu amaç gerçekleşir. Minibüslere klima takılabilir; takıldı da. Yaz sıcağında minibüslerde olduğu gibi, orta boy otobüslerde de klimanın yararlı olacağı söylenemez. Antalya ikliminde ısıtma sorunu yok. 12 kişilik minibüse 20 kişi binerse, 19 kişilik otobüse 50 kişi binerse klimanın bu araçları soğutacağını söyleyemezsiniz. Klimalı serinletme işini ancak mevcut halk otobüsleri eksiksiz yerine getirebilir. Minibüs ve Isuzu’lardaki klimalar göstermelik. İnsanın ruhunu ısıtmaya ya da serinletmeye yarıyorlar. Antalya’nın yolcu kapasitesi belli... Isuzu’lar bir gün yatıp bir gün çalışıyor. Ortada bu araçlara uygun herhangi bir ihale yok. 2 B arazilere ya da Hazine arazilerine konmak gibi bir durum var ortada.
Komisyon neyin karşılığı?
60 bin YTL’lik aracı 80 bin YTL’den satıyorlar. Aracı sıkıyorsa başka acenteden al. 8 bin YTL koltuk parası, 6 bin YTL de Antalyaspor’a… Bu rakamları 661 ile çarpın. Ortada büyük bir rant döndüğünü göreceksiniz. Antkart, Deli Dumrul hikâyesine benziyor: “Geçenden bir akçe, geçmeyenden iki akçe”. Yüzde 11 komisyon, neyin karşılığı? Araçların mazotunu biz alıyoruz, vergisini biz ödüyoruz, tamiri biz yaptırıyoruz, yedek parçaya parayı biz bayılıyoruz, lâstiği biz takıyoruz; adamlar aleti takıp parayı kesiyorlar. Antkartçılar “atama usulü” tek başına iktidar.
Dar gelirliden zengine
Mahkeme yürütmeyi durdurduğu halde otobüsler hâlâ seferde. Hukuk devletinde hukuka uyulmuyor. Bunlar kanuna değil, kanun bunlara uyuyor. Bunlar kanundan değil, kanun bunlardan korkuyor. Minibüsler ve halk otobüsleri küçük esnafı, öğrencileri, emeklileri, memurları; kısacası dar gelirlileri taşıyor. Dar gelirlilerin kazançlarından yüzde 11 kesilip zengine sunuluyor. Antalya’da 5 bin taksi, 662 minibüs, 161 halk otobüsü var. Sadece okullar için 1200 servis aracı var. Motosiklet sayısı 10 binin üzerinde. Antalya, kişi başına düşen özel araba sayısının en fazla olduğu şehir… Antalya’da taşınanların değil, taşıyanların sorunu var.

Minibüsçünün sırtından para kazanıyorlar
Antkart uygulamasının hukuki takibini yapan Avukat Göksu Aslan, bu uygulamanın, minibüslerin otobüse çevrilmesi kararı ile alâkasız olmadığını söylüyor. Minibüslerin otobüse dönüştürülmesiyle ilgili uygulamaları taşımacılık esnafı adına mahkemeye veren Aslan, bu konuda mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıkartmayı başardı.
Antkart ihalesini alan firma hangi hizmetleri verecek?
Antkart ihalesini alan firmanın Antalya’ya getireceği hiçbir hizmet yok. Sadece araçlara kart okuyan aleti takıyorlar. Bu aletlerin maliyeti boş kart satışının çok küçük bir bölümünden elde edilebilir.
Yine de bir ‘hizmet’ten söz edilemez mi? Aletin kendi bedeli var, aletin araçlara takılması da bedel karşılığı. Firmanın bu hizmet karşılığında kazancı ne olacak?
10 yıl süreyle Antkart uygulaması devam edecek. Yapılan ciro üzerinden yüzde 11 komisyon alacaklar; bunun yüzde 2’si Büyükşehir Belediyesi’ne verilecek. Bunlara, yüzde 11’in KDV’sini de eklememiz gerekir. Çok büyük meblâğlar tutacak kazançtan taşımacılar adına yapılan hiçbir hizmet, hiçbir yatırım söz konusu değil. Sözleşmede bu konuda hiçbir yükümlülük yok.
Antkart uygulaması hangi araçlarda uygulanacak? Antalya’da kaç minibüs, kaç otobüs var?
Toplu taşımacılıkta kullanılan 662 minibüs, 161 halk otobüsü var. Antkartçılar, bunların sırtından 10 yıl boyunca hiçbir emek sarf etmeden komisyon alıp, para kazanacaklar. Bu kazançla ilgili elektronik ya da mali ortamda herhangi bir denetim yapılıyor değil.
Denetimsiz işletmecilik pek inandırıcı değil…
Yüzde 11’i kesip haftada bir hesap verilmesi karar altına alınmış. Bu konuda denetleyici bir kuruluş adı sözleşmede geçmiyor. Denetim mekanizması içinde minibüs ya da otobüs sahipleri muhatap alınmıyor.
Denetimsiz taşımacılık akla yatkın değil. Bu konuda görevliler olmalı.
Sözleşmede üç kişilik “teknik görevli”den söz ediliyor. “Teknik görevli”ler belediye personeli arasından, belediye tarafından belirleniyor. Minibüsçüler ya da otobüsçülerden temsilcilerin adı burada da geçmiyor.
Denetimin elektronik ortama bağlandığı söylendi. Elektronik ortam, en iyisi değil mi?
Madem elektrikli ortam en iyisi; neden, haftalık değil de günlük hesap görülmüyor?
Yüzde 11 artı KDV, neye göre belirlenmiş?
Bu yüzde 9 artı 2 hangi ölçüye, hangi fizibilite çalışmasına, hangi maliyet hesabına dayandırılarak belirlenmiş? Bunun cevabı meçhul. Ancak, bu nokta çok önemli… Yüzde 11 keyfi olarak belirlenmiş bir rakam. Uygulama AKP’nin orta sınıfı yok etmeye yönelik, zengini daha zengin kılmaya, ülkeyi küreselleşmenin bir parçası kılmaya yönelik Antalya örneğinde “iyi”, “başarılı”(!) bir uygulama.
Benzer “başarılar” başka illerde de var mı?
Denizli ve Bursa’da... Onlar da muzdaripler.
Elektronik ortamın, vergi kaçakçılığını önleyeceğinden söz ediliyor.
Minibüs ve otobüslerin vergiden kaçmak istemeleri kuru iftira. Toplu taşıma araçlarında kullanılmak üzere benzeri cihazlar araçlara bankalar tarafından ücretsiz olarak takılabilir; bu araçlarda kullanılmak üzere kartlar bankalar tarafından kullanıcılara verilebilir. Bütün bunları her banka ücretsiz ve komisyonsuz olarak sağlayabilir.
Belediye? Belediye bu işten kazanç sağlayamasın mı?
Belediyelere sağlanan yüzde 2 gelire itirazımız yok. Bizim itirazımız, yüzde 9 gibi büyük bir rakamın Antkart ya da başka bir kuruluşa “akıtılması”na.
Bankalar komisyonsuz böyle bir hizmeti nasıl verebilir ki?
Bir örnek vereyim: Gazi Lisesi’nde görev yapan öğretmenlere bir banka şu öneriyi yapıyor: Üç yıl boyunca maaşınızın bizim bankaya yatırılmasını; elektrik, su paralarınızın bankamızdan otomatik olarak ödenmesini garanti edin; her birinize 500YTL tutarında para verelim. Verecekleri kart karşılığında ise banka, herhangi bir para istiyor değil. Antalya gibi bir şehirde, 10 yıl gibi bir süre içinde milyonlarca insanın seyahat edeceği düşünüldüğünde, hangi banka bu hizmeti seve seve vermez ki?
Ankart sayesinde, elektronik ortama geçilmesi vergi kaçakçılığını da önleyecek deniliyor?
Anayasa’da “kanunsuz vergi olmaz” temel hükümlerden biri. Antkart uygulaması, Anayasa’nın temel hükümlerine aykırı: Toplu taşıma aracının kullandığı akaryakıt, sürücü ücreti, amortisman bedeli, sigorta tutarları, tamir ve yedek parça masrafı, muhasebe ücreti düşülmeden; gelir vergisi ve KDV tutarı hesaplanmadan, brüt hasılat üzerinden kesinti yapılması “kanunsuz vergi almak”tan başka bir şey sayılmamalı. Bu uygulama ile toplu taşıma yapanların hepsi yoksullaşacak.
Uydu kontrolüyle denetimden söz ediliyor; arabalara CPRS diye bir şey takılacakmış.
CPRS aletleri tamamen kandırmaca, süsleme, göz boyama amaçlı.
Pahalı bir yatırım diyorlar…
Bugün herhangi bir toplu taşıma firması 200-250 bin YTL maliyetle TÜRKCELL üzerinden ya da başka firmalarla anlaşarak CPRS sistemi kurabilir. Bu sistem abartıldığı gibi Antkart’ın yüksek maliyetle kurduğu bir sistem değil. Bu para ise yüzde 11 komisyonla birkaç günde çıkar.
Antkart’tan geriye ne kalıyor ki? Konuyu onlar mı, siz mi abartıyorsunuz?
Firma sadece şuna odaklanmış durumda: En az masrafla en fazla ciro. Taşımadan, zahmetsizce elde edilecek yıllık kazanç miktarı.
Beş saat kuyrukta bekleyemem. Kartsız minibüse-otobüse binemez miyim?
Kart taşıma 26 Nisan’a kadar zorunlu değil. Sonra ne mi olur? Bizce bu konuda zorlama yapma yetkileri yok.

Otobüsler ne olacak?
Minibüslerin otobüs sınıfı araçlarla değiştirilmesiyle ilgili mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Mini otobüsler artık yürümeyecek mi?
Halk otobüsü Taşıyıcılar Kooperatifi ve Kooperatif üyesi kişiler adına açtığımız dava, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı ile sonuçlanmasına rağmen mahkeme kararına uyulmuyor.
Yani?
Yeni otobüsler “yürüyor”.
Mahkeme kararına nasıl uyulmaz? Hukukun bağlayıcılığı nereye gitti?
Otobüs sınıfına “terfi eden” araçların ruhsatlarının bu durumda iptal edilmesi gerekir. Ne var ki burası Türkiye.
Türkiye denince akla hukuksuzluk mu gelir ya da gelmeli?
Minibüs esnafı; Minibüsçüler Odası, Büyükşehir Belediyesi, Antkart firması yetkilileri tarafından bu maceraya itilmiştir. Antkart cihazını takma talebini yerine getirme şartını kabul ederek, yasaya aykırı olduğunu bile bile minibüsçüler araçlarını otobüse dönüştürmeyi kabul ettiler. Isuzu’nun Antalya’daki satış yetkilisi Esat Göyük, Büyükşehir Belediyesi’nde Meclis üyesi. Burada çok bacaklı bir yapıyla karşılaşıyoruz.
(SON NOKTA, Sayı: 47, 23-29 Nisan 2008) sayısında yayınlanmıştır.