Enkaza ‘evet’ edebiyata ‘hayır’

Türel giderken yeni yönetime talimatı patlattı: “Enkaz edebiyatı yapma!”
Hüseyin Samani basın toplantısında Akaydın’a seslendi: “Belediyenin borçlarından yakınacağına, yatırım yap!”
Bir de Hakan Tütüncü’nün talimatı var ki, felsefe kallavi: “İcraat makamında olan kişilerin geçmişin karanlıklarına ağıt yakma lüksü yoktur!”
Büyükşehir Belediyesi borç batağına sokulmuş, Belediye’ye bağlı şirketlerin borç yüzünden eli kolu bağlanmış, 15 trilyon gelir 35 trilyon gider…
Devraldığın şeyin adı “enkaz”dan başkası değil.
Böylesi bir manzarayı göreceksin; ama adını koymayacak; “geçmişin kananlıklarına ağıt yakmayacaksın”!
Nasıl edeceksen edecek para bulacaksın. Ne yapıp edip yatırım yapacaksın.
“Belediyenin borçları çok” dedi diye Akaydın’ın bir tek falakaya yatırılmadığı kaldı.

Borç yapmayan kötü mü?

Süleyman Evcilmen, Muratpaşa’ya; Muhittin Böcek Konyaaltı’na yapılan yatırımları bir bir saydıktan sonra: “Bütün bunları beş kuruş borç almadan yaptık” dememişler miydi? 
Bunların yaptığı belediyecilik değil mi? Muratpaşa ya da Konyaaltı Belediyelerini borç batağına sokmadıkları için Evcilmen ve Böcek’i eleştirme hakkına nasıl sahip olalım?
“Bütün yatırımlarımızı kendi öz kaynaklarımızla yaptık; kimseye, hiçbir kuruma beş kuruş borç yapmadık” diyen Belediye Başkanlarımızı tebrik etmek, onlara teşekkür etmek görevinden kendimizi nasıl alıkoyabiliriz?
İşletmenizi, ücretini ödeyerek, güvendiğiniz birine bırakıyorsunuz; dönüşte işletme içinde dolaşan haciz memurlarıyla karşılaşıyorsunuz. Bunu eleştirmeden, bu durumun hesabını sormadan geçebilir misiniz? Güvenerek emanet ettiğiniz, sorumluluk vererek başına geçirdiğiniz, işletmenizi iflasın eşiğine getiren sorumlu kişiden icraatlarının hesabını sormak sizin göreviniz değilse kimin görevi?
Burada sadece bir akıl yürütme sakatlığı değil, ahlâki yönden de bir sakatlık söz konusu. Aynı sakatlık “yatırım yapılsın da nasıl yapılırsa yapılsın, çivi çakılsında neyle ve nasıl çakılırsa çakılsın” mantığıyla da ilişkili.

‘Varsın çalsın, yeter ki yapsın’

Yatırımın plansız oluşu, çevreyi bozması, kirliliğe neden olması, yatırım nedeniyle doğanın, su kaynaklarının tahrip edilmesi önemli değil; önemli olan herhangi bir yere herhangi bir şeyin dikilmesi, kondurulması.
Antalya Kültür Sanat Vakfı’nda sanatçılar yerine icra memurlarının dolaşıyor olması önemli değil: “Adamlar uluslar arası festival yapıyorlar ya!”
Sözünü ettiğimiz akıl yürütme ve ahlâki alışkanlıkla şu noktaya varmamız hiç de zor değil: “Adamın hırsız olması önemli değil, yeter ki yatırım yapsın.”
“Filancanın hesabındaki 3 trilyon 800 milyarın kaynağı nereden, akıbeti ne?”
Bunu sorduğunuz zaman kimsenin sesi çıkmıyor; AKSAV’ın 3 trilyon borcu var dediğinizde haykırışlar başlıyor:
“Enkaz edebiyatı yapma!”
“Belediye işçisinin hesabındaki 3 trilyon 800 milyar…” 
“Antalya’nın Susurluk’u”, otuza yakın yerel medya organından sadece ikisinde haber değeri kazanabiliyor. Karşı tarafta, siyasi parti söylemleriyle medya haber başlıkları aynı üsluptan beslenmeye devam ediyor: “Enkaz edebiyatı yapma”, “geçmişe ağıt yakma”.
Burada ev sahibini bastıran hırsızınkine benzeyen türden bir “yavuz”luk sizce de yok mu?

Yayın Tarihi
23.04.2009
Bu makale 5280 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!