Deniz Ticaret Odası Antalya Şubesi yönetimi Antalya turizminin geleceğiyle ilgili büyük atılımların öncülüğünü yapıyor. Şimdiye kadar ihmal edilmiş olan deniz turizminin Avrupa turizminin diğer merkezleriyle aynı seviyeye gelmesi için önemli projelere imza atıyor. Antalya’nın deniz ticaretindeki yeri ve geleceği ile ilgili sorularımızı yanıtlayan başkan Ahmet Erol, Antalya’nın kıyı planlamasının ardından deniz turizminin bütün yönleriyle gelişmesinin önünün açılacağını bildirdi. Antalya’nın kıyı master planının başlatılması için Vali Alaaddin Yüksel’in yönetiminde Antalya’nın tüm kamu kurumu temsilcileri; mülki amirleri, belediye başkanları ve Akdeniz Üniversitesi’nden yetkililer bir toplantı yaptı. Antalya’nın kıyı master planı, Türkiye’de il bazında gerçekleştirilen ilk plan olacak. Planlama çalışmalarıyla eşgüdüm içinde deniz turizminin geliştirilmesi, kruvaziyer turizminin başlatılması, marinaların sayısının artırılması, tekne yapım ve çekek yerlerinin artırılması, sualtı ve suüstü sporlarının geliştirilmesi Denizciler Odası’nın yakın hedeflerinin ana başlıkları. Başkan Ahmet Erol’un çok önemli bir başarısından daha söz etmek gerekir: Ahmet Erol, Fransa’nın Antalya Fahri Konsolosu olmasının avantajını da iyi değerlendirerek Avrupa’nın en önemli denizcilik fuarı diyebileceğimiz La Rochelle Denizcilik Fuarı’na Türkiye’nin onur konuğu olarak katılmasını sağladı. 2009 Temmuzundan 2010 baharına kadar fuar dolayısıyla Fransa’da Türkiye yılı ilan edildi.
Ahmet Erol’un sorularımıza verdiği cevaplar Antalya’nın deniz turizminin bugünü ve yarınına ilişkin önemli bilgiler içeriyordu.
Kıyı master planı Antalya’ya neler kazandıracak?
Göreve başladığımızda koyduğumuz hedeflerin büyük bölümünü gerçekleştirdik. Hedeflerimizi yenileyerek yolumuza devam ediyoruz.
Bu hedeflerin en önemlisi Antalya’nın kıyı master planının yapılması. Odamızın diğer hedeflerinin önünü açacak plan çalışmaları Antalya Valiliğimizin desteğiyle önemli bir aşamaya geldi.
Planla ilgili düşüncelerimizin ana çerçevesi şöyle çizilebilir: Antalya’ya bir kıyı master planı yapılsın ki marinalarımızı yapacağımız yerler, teknelerimizin güzergâhları, turizm merkezlerimizin yeri belli olsun. Çünkü yerli ve yabancı yatırımcı hangi direkten döneceğini bilemiyor. Türkiye’nin bu yatırımcıları çağırma şansı var. Biz odalar olarak her türlü yatırımcıyı getirip, buraya yatırım yapmasını sağlarız, yeter ki uygun şartlar sağlansın.
Odamızın önerisi doğrultusunda Kalkan-Gazipaşa arasındaki tüm mülki amirler, belediye başkanları, kamu kurumu yöneticileri ve Akdeniz Üniversitesinden yetkililer Antalya Valisi Sayın Alaaddin Yüksel’in başkanlığında toplanarak kıyı master planını ele aldı. Toplantıda projenin geliştirilerek kısa süre sonra gerçekleştirilecek toplantıda görüşülmesine karar verildi. Proje gerçekleşirse il bazında ilk kıyı planlaması Antalya’da yapılmış olacak. Kıyı planlaması şimdiye kadar bölge bazında İzmit ve İskenderun’da enerji amaçlı yapıldı. Kıyı planlaması ile, çevrenin ve doğanın korunması gözetilerek denizdeki ekonominin reel hale getirilmesi sağlanmış olacak.
Kıyı Master Planında bir başka amaç deniz turizminin nitelikli hale getirilmesi, denizde ve kıyılarda turizm kapasitesinin artırılması.
Antalya dünyanın sayılı kentlerinden biri. Turizmde olduğu gibi deniz turizminde de Türkiye’nin bir numarası. Deniz turizmi, Türkiye turizminde yüzde 15 paya sahip. Sektörün sıkıntıları daha çok kıyı master planımızın olmamasıyla ilgili. Sayın Valimiz her zaman yanımızda oldu. Kısa süre içinde Sayın Valimizin de desteği ile ve ilgili kurumlar ile birlikte kıyılarımızla ilgili bir plan hazırlayıp ilgili mercilere sunacağız.

Deniz turizmi nedir?
Deniz turizmini dört ana başlıkta ele alıyoruz: Bunlardan birincisi kruvaziyer turizmi. Kruvaziyer turizmi, kruvaziyer adı verilen lüks yolcu gemileri ile üst gelir grubuna dahil turistlerin getirilmesi-götürülmesi veya yolcu değişiminin Antalya Limanı’nda yapılmasıdır. Deniz turizmindeki ikinci madde tekne yapım ve çekek yerlerinin yapılması. Denizdeki ekonominin karaya taşınarak karada işlem görmesi ve tekrar denize kazandırılması bizim için çok önemli. Üçüncü kademe ise marinalar; dünyanın bu konuda en etken ülkesi Fransa. Dördüncü kademe sualtı ve suüstü sporlarının yaygınlaştırılması…
Kruvaziyer turizmi nedir?
Antalya’da 2 tane limanımız var. Antalya ve Alanya limanları. Alanya limanı özelleştirildikten sonra büyük bir atılım yaptı. Alanya, kruvaziyer turizminde atak başlattı. Başarılı olmasının yanında Türkiye’de kruvaziyer turizmi gerçekleştirilen üçüncü liman haline geldi. Rıhtım bu sayede Alanya esnafı ile kucaklaşmış durumda. Alanya’da hiçbir dükkânda fiyat farklılığı söz konusu değil. Turist rıhtıma çıktıktan hemen sonra esnafla kucaklaşıyor. Antalya bu alanda biraz zayıf. Antalya’da bir kruvaziyer limanının olmasını istiyoruz. Çok önemli rıhtımlarımız, çok güzel yolcu salonlarımız var. Ne yazık ki bunları şehirle bağlantılı kılamıyoruz. Bu bağlantıyı kurmak zorundayız.
Kruvaziyer turizminin neden önemli olduğu konusuna gelince: Antalya’ya kurvaziyer turizmi ile gelen müşterinin yaklaşık ortalama seyahat bedeli olarak ödediği para 2500 Eurodan başlayıp 4000 Euroya kadar çıkabiliyor. Kruvaziyer turizmi ile seyahati tercih eden insanlar eğlenmeyi, gezmeyi, tatilde para harcamayı seven insanlardır. Ülkemizin tanıtımını sorun ediniyorsak bu insanların ülkelerine döndüklerinde şehrimizle ilgili, denizimiz ve kıyılarımızla ilgili söyleyecekleri şeyler çok önemli.
Kruvaziyer turizmi Antalya’ da gerçekleştirilirse, gemilerle gelen yolcuların her biri şehre indiği zaman günde ortalama 400 Euro para harcayacaktır. Lokantaya gidecek, yemeğini yiyecek, şarabını içecek, mağazadan halısını alacak, kuyumcuya gidecek, farklı aktivitelerden yararlanmak için şehrin ulaşım araçlarını kullanacak…
Antalya turizminin bu tip katkılara ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz.
Kurvaziyer limanına bağlı bir başka hedefimiz Antalya’nın bir deklarasyon şehri olması. Bu müşterinin gelip Antalya’dan gemiye binmesi, müşterinin Antalya’daki otelleri kullanması anlamına geliyor. Kruvaziyer turizminde yolcu kapasitesi şimdilerde 3 bine çıkarıldı. Haftada üç kere olmak kaydı ile üçer bin kişinin Antalya’ya geldiğini düşünürsek, bunun müthiş bir potansiyel olduğunu kabul etmiş oluruz. Bu potansiyel Antalya için büyük bir sermaye demek.
Marinalar konusunda Antalya’nın durumu…
Marinalar konusu benim en hassas olduğum konu. Fransa’nın 3340 kilometrelik sahilindeki marina sayısı 375. Ama bizim 8800 kilometrelik sahilimizde yalnızca 35 marina var. Antalya’da şu anda altı marina bulunmakta: Antalya Kaleiçi, Antalya Çelebi, Kemer Türkiz, Finike Setur, Kaş ve Kalkan Marinaları. Yatırım halinde olan Alanya Marinası 2009, Gazipaşa Marinası 2010, Kaş-Bucak Marinası 2010 yılında işletmeye açılacak.
Marina deyip geçmeyelim. Marina ve limanlar ülkenin portföyünü yansıtır. Benim çok iştahla baktığım bir sektördür marinacılık. Marinayı kullanan müşteriler değildir. Limanları kullananlar yatçılar değildir. Marinalar dinlence ve eğlence yerleridir. Biz eğer Antalya turizmine katkı sağlamak istiyorsak, dinlence ve eğlence yerlerimizi çeşitlendirmeliyiz. Bu yüzden marinalar deniz turizmi sektöründe çok önemli bir yere sahiptir. Marinaların içinde restoranlar, küçük butik oteller, eğlence yerleri var. Antalya dünyada marina işletmeciliği için altyapısı hazır nadir kentlerden biri. Antalya’da bu konuda hazır bir potansiyel var. Peki biz bunu kullanıyor muyuz? Para denizimizde, kıyılarımızda yatıyor, gel beni kazan diyor. Artık halkımızın, siyasetçimizin, işadamlarımızın sırtını değil yüzünü denize çevirme zamanı. Antalya’da marinalarımız var ama bunlar bize yetmiyor. Kapasiteleri çok düşük.
Manavgat projesi ne durumda?
Sayın Vekilimiz Hüsnü Çöllü’nün önderliğinde beraber başlattığımız Manavgat Yat Yapım ve Çekek Yeri projemiz var. Yaklaşık 500 dönüm yere kurulması gerekiyor. Burası Ortadoğu projesi içine sokabileceğimiz Doğu Akdeniz’in yat yapım ve çekek merkezi olacak. Ve imalatçıların hepsini buraya toplamak istiyoruz. Ayrıca Ortadoğu pazarına girecek olan Avrupalı ve Amerikalı yatırımcıların gelip burada tekne imalatlarını yapmalarını arzu ediyoruz. Böylece Manavgat ve Antalya ekonomisine bir katkı sağlayacağız.
Tekne üretimi hangi durumda?
Tekne üretimi açısından Serbest Bölge çok büyük olanaklar sunmakta. Serbest Bölgede yılda 69 tekne üretiliyor. Bunun yüzde beşi Türkiye’ye dönük, yüzde 95’i ise yurt dışına ihraç ediliyor. Serbest bölgemiz Avrupa’ da özellikle tekne yapımında isim sahibi. Serbest Bölgede 8 metreden 45 metreye kadar tekneler üretiliyor. Bu verimli bir ekonomi. Türkiye’nin tanıtılmasında önemli işlevler yerine getiriyor. Bizi doğru tanıtacak, doğru insanları çekmek hedefimiz olmalı. Antalya bu işin liderliğine soyunmuş bir kent. Serbest Bölge ile birlikte teknoloji de gün geçtikçe gelişiyor. Tekne üretimini ulusal anlamda arttırmaya çalışıyoruz. Motorlu Taşıtlar vergisinin düzenlenmesi ile artık Türk Bayrağı’nın denizlerimizde daha çok dalgalanmasını arzu ediyoruz. Bunların hepsi bizim hayallerimizdi ama biz artık hepsini yavaş yavaş gerçeğe dönüştürmeye başladık. Tekne almak çok zor değil ama her yıl buna ödenecek vergiler insanların gözünü korkutuyordu. Biz motorlu taşıtlar vergisindeki değişikliklerden sonra tekne imalatının Türkiye’de 5 metreden başlayıp daha büyük boylara ulaşacağına inanıyoruz. Manavgat yat yapım ve çekek yeri bizim sektörümüz açısından çok önemli. Antalya artık biraz tekne görsün, şehir biraz hareketlensin. Bizim bütün derdimiz bu. Şu anda en büyük sıkıntımız marinalar. Antalya Türkiye’nin Riviera’sı. Eğer bir ülke marinasını geliştirebiliyor ise, çok amaçlı çok kapasiteli marinalar inşa edebiliyorsa; ülkenize puan kazandırıyorsunuz demektir.
Sualtı ve suüstü sporları…
Sualtı ve suüstü sporlarıyla ilgili dünyada en az riskli en az kaza yapılan yerler Türkiye’de. Turizmi çeşitlendirmek diyoruz. Deniz sporları bu açıdan çok önemli. Özelikle dalma sporu, turizmin çok güçlü bir aktivitesi. Su üstü sporlarına baktığımızda; paraşüt çekme, su kayağı gibi birçok çeşidi var. Turizm sabah denize girip akşam içki içmek ve yöresel yemekleri tatmak değil. O günü değişik aktivitelerle güneşin coşkusuyla birleştirmektir. Antalya’da şu anda 286 tane suüstü ve sualtı spor merkezimiz var. Bunların ortaya çıkarılıp değerlendirildiği söylenemez. Sualtı ve suüstü sporlarının ekonomiye çok ciddi katkısı olan bir sektör olduğunu unutmamak gerekir.
Fransa’da Türkiye yılı
Fransa’da her yıl (200 bin kişinin ziyaret ettiği dünyanın en büyük yelkenli ve motorlu yat fuarı olan) La Rochelle Denizcilik Fuarı düzenlenir. Fuara her yıl bir ülke davet edilir. 2009 yılı Temmuz ayından başlamak üzere 2010 baharına kadar fuar dolayısıyla Fransa’da Türkiye yılı ilan edildi. Fransa Fahri Konsolosu sıfatıyla Fransa Büyükelçiliği ile temasa geçerek hareketlendik ve neden Türkiye 2009 yılının onur ülkesi olmasın dedik. Türkiye’yi fuarda ben temsil ettim. Fuar komitesince yapılan bir görüşmeden sonra Türkiye bu fuara onur konuğu olarak davet edildi. Umarım biz de Turizm Bakanlığı ile birlikte kol kola girip çalışarak onurumuz ve gururumuz ile hem turizm sektörünü hem de deniz sektörünü temsil edeceğiz. Bana göre bu Türk diplomasisinin Fransa’daki başarısıdır. Fransa dünyaya, deniz turizmi konusunda liderlik yapıyor. Fuarda yaptığımız sohbetlerde şunu gördük, insanlar artık Akdeniz’e gelmek istiyorlar. Ve geldikleri zaman 5-6 yıl marinalarda kalmak istiyorlar. İşte bu turizme uzun vadeli bir bakış açısıdır. Manavgat’ta şu anda 900 yatlık marina projemiz var. Bu marinada Doğu Akdeniz çanağındaki ülkelere hizmet edecek vaziyette. Biz burada turizmden ayrı bir deniz endüstrisi yaratmak istiyoruz. Antalya’nın bu noktada da markalaşmasını istiyoruz. Ben Fransa’ya giderken; Fransa’ya gidiyorum demiyorum. Paris’e gidiyorum diyorum. Yabancılar neden Antalya’ya gidiyorum demesin ki? Antalya artık markalaşmalı. Şehirler insanlarıyla markalaşır. O şehre gelenlere gösterdiğimiz davranışlarla markalaşırız.
Balıkçılık ne durumda?
Deniz aktivitelerinin önemlilerinden biri de balıkçılık. Odamız bünyesinde balıkçılıkla ilgili de grup kuruldu. Antalya’da kafes balıkçılığı çok aktif değil. Bunun sebebi turizm sektörünün ağırlık kazanması. Bunu hep söylüyoruz. Deniz turizmimiz olsun ama balıkçılığımız da olsun. Bununla ilgili gerekli altyapı çalışmalarını başlattık. Balıkçılığın da turizme hizmet edeceği unutulmamalıdır. İkisini yan yana nasıl yürütürüz, bu formülün peşindeyiz. Bu noktada Bakanlığımızın ve ilgili siyasilerimizin desteğini bekliyoruz.
Boğa Çayı projesi
Boğa Çayı projemiz müthiş bir proje, bunu da burada belirtmek istiyorum. Boğa Çayı projesi hayata geçerse bir marinalar zinciri halinde gerçekleşecek. Denizin Boğa Çayı’na intikali ile burası marinalar zincirine dönüştürülecek. Bunun gibi birçok projenin gerçekleşmesi kıyı master planının yapılmasına bağlı.
Denizcilik okulları
Sektördeki bir diğer sıkıntımız da deniz turizminde çalışacak eğitimli insan bulunamayışı. Yine Sayın Valimizin katkısıyla hayırsever bir vatandaş tarafından Boğa Çayı’nın kenarında bir denizcilik ve turizm meslek lisesi yapılmaktadır. Hem gemilerde hem de mavi turlarda çalışacak eğitimli insanları burada yetiştirmek için bu okul planlandı. Bu bizim eğitimdeki bir hamlemizdir. Bu okulun yapımını 2009-2010 eğitim yılı öncesi tamamlayacağımızı düşünüyoruz.
Birlikten kuvvet doğar
“Hiçbirimiz hepimiz kadar başarılı olamayız”. Çok önemli bir söz... Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Odamız ve Büyükşehir Belediyemiz birlik olmalı. Yerel idareler Antalya için çok önemli. Odalarımız, siyasilerimiz ve idari amirlerimizin birlikte Antalya için bir konsept hazırlayarak işe başlaması lazım. Siyasi ayrım ve ekonomik art niyet düşünmeden bunu yapmalıyız. Bizim özelikle Antalya’da kıyı master planının yapılmasına ihtiyacımız var. Yat yapım ve çekek alanlarıyla ilgili her zaman karşınıza sit alanları çıkıyor. Yani bir şey istediğimizde hep “hayır” cevabı alıyoruz. Marina yapılacak yerlerin belli olması lazım. Bu uzman kurulların, ilgili bakanlıkların buraya yönelmesi ile mümkündür.
Antalya’nın kıyı master planı ile birlikte Türkiye’nin de kıyı master planı yapılmalıdır. Bunun hükümet programına dahil edilerek siyasi araç olmaktan çıkarılmasını istiyoruz. Biz buradan bütün siyasi parti mensuplarına dosya içinde öneri ve isteklerimizi veriyoruz.
Tekrar ediyorum: Biz odalar olarak her türlü yatırımcıyı getirip, buraya yatırım yapmasını sağlarız, yeter ki uygun şartlar sağlansın.
Ama önce plan diyoruz…