TÜRKOLOG

Tasavvuf Nedir?

Tasavvuf, konu olarak felsefe alanına girer de

Ancak,

Felsefi bir ekol değildir.

Felsefi bilgide,

Tanım, kanıt ispat gerekir.

Tasavvuf, akıl dışında bir bilgi kaynağı

Kabul eder.

Nakli esas alır.

İman; vahye dayanan nakle teslim olmak anlamı taşır.

İman ispat gerektirmez

Herkesin imanı kendi kültürü kadardır.

İnsanın içine düştüğü bir zihni boşluk sonucu

Gönül yoluyla algıladığı bir güce sığınmaktadır.

Mürid için,

Nefsini temizlemiş, Tanrıdan gelen ilhamları

Algılayan bir ermiş gereklidir, tasavvuf için.

Her ermişin,   

Tanrı gerçeğine ulaşmak için

Nefsini arındırması çile çekmesi lazımdır.

Tefekkür etmesi lazımdır.(Meditasyon)

Tasavvufa göre,

İnsanın manevi vücudunda iki zıtlık vardır.

Nefis ruha hakim olmamalıdır.

Nefsi kötü işlere yönelten şeytandır.

Şeytan ilk dinlerden itibaren vardır.

Şeytana,

Eski Türk dininde ERLİK

Şehnâmede,

 Farsın Eski dini Zerdüşlükte Ehriman

Mezopotamya’da Sümer ve Babil’de de,

Kötü ruhlar ve İblis’lerden 

Söz edilir.

Bu kötü ruhların Yer ve Gök Tanrısı

Enlil Demuzi’( Anu) nin çocukları

Olduğuna inanılır.

Kötü ruhlardan korunmak için

Kâhinlere baş vurulurdu, ilkel dinlerde.

Hristiyanlıkta papazlara

Bizde hocalara mollara

Tek Tanrılı dinlerde ise,

Erlik  Ehriman  kötü ruhların adı, Şeytan oldu.

Tasavvuf insanı manevi yöne odaklar.

İçimizdeki nefsi körletmeyi hedefler.

Ahlaki ve manevi melekeleri geliştirmeyi

Hedefler.

Freud insan benini sınıflamıştır.

İd, ego, süper ego

İd( alt ben) Şeytanın kötülüğünün İlkelliğin karşılığıdır.

Yunus,

“Bir ben vardır bende benden içeri”

Demiştir.

Tasavvuf, insan ruhunun derinliğinde gezinmektir.

Diye algılanabilir.

Tasavvufun,

Dört kapısı olduğu kurgulanmıştır.

  1. Şeriat kapısı   : En düşük basamak.
  2. Tarikat kapısı : Saf temiz, insan-i kamil olmaya yönelme.
  3. Marifet kapısı: Haktan haber alma noktasına gelme.
  4. Hakikat kapısı: Vahdet-i vucud olma

Gazali’ye  göre tasavvuf  (M.S.1058-1111)

Kur’an ve sünnete sımsıkı sarılmaktır.

Günahlardan uzak kalmaktır.

Gazali’nin ilimden anladığı

İmanın esaslarını sağlamlaştırmaktır.

Gazali’ye göre akıl,

Amentüyü anlamaktır.

Akıl değil- Nakil vardır.

Akıl nakli algılamaktır.

“İlim amel ile tamamlanır”

Der.

Amel edip boyun bükeceksin

Halife’ye ve hakim güce

Halife’nin yardakçısı idi.

Fatimi halifeliğine karşı.

Bağdat Abbasi halifeliği taraftarıydı.

İbn-i Rüst, Farabi, ve İbn-i Sina  gibi felsefeci ve teologları

Kafir ilan etti. İbn-i Rüst görevinden alındı.

Yokluk içinde Fasta öldü. (M.S.1198)

İbn-i Rüst,

Matematik, psikoloji sağlık uzmanıydıda.

Gazali,

İslam Rönesans’ını karartan adamdır.

Bana göre.

1116 da ölen Abdürkadir Geylanide Sunni akidede

Tasavvuf oluşturdu.

“Muhiddin-i Arabi 1165-1240 gibi sofileri

Kötü ulema olarak tanıttı.

“Onlar Hak olanı batıl gösterdi.” 

Dedi.  

Gazali, ilk çağ filozoflarından etkilenen

İbn-i Rüst, İbn-i Tufeyl, İbn-i Bacce

Gibi düşünürlere

Savaş açtı.

Aklı dinden kovdu.

Gazali’den önce yaşayan

Halac-ı mansur

Dinsizlikle suçlandı.

Halife idamına karar verdi.

Derisi yüzülerek öldürüldü.

74 yaşında idi. M.S.922 de.

Hakiki mutasavvıftır

Hallac-ı mansur’un tasavvuf geleneği

Şeriatın katı kurallarına karşı, insanı ezen yapısına karşı,

Merkezi İNSAN’ı alarak

İnsana değer verme anlayışı olarak ortaya çıkmıştır.

Ancak;

 Gazali ve Abdurkadir Geylani kafasında,

Kur’andaki ayetlere anlam yükleyerek Sunni tasavvuf oluşturulmuştur.

Tasavvufun Kur’anla ilgisi yoktur. Peygamber ve dört halife devrinde

Tasavvuf yoktur.

Gazali sonrası tasavvuf algısı Halac-ı mansur algısı gibidir.

Bu algıya Muhiddin Arabi damga vurmuştur.

Bu çağlarda papaz (Sn.Thomas, M.S. 1225-1274)

Aristo ve Eflatun’un felsefi sistemi ile,

Batı, Reform ve Rönesans’ını başlatıyordu.

Ehl-i sünnet görüşünü benimseyen

Bir tasavvuf ortaya koydu.

İlk çağ filozoflarını red etti Gazali.

Ölümünden sonra yayılan Tasavvuf anlayışı,

İnsanlık tarihinin birikiminden

Oluşan tasavvuf anlayışıdır.

Bu anlayışın en önemli ismi

Muhiddin-i Arabi dir, Şeyh-i Ebber dir.

Selçuklu, Osmanlı ve günümüz

Tasavvufunu şekillendirmiştir.

“ Varlığın Tanrı olduğu “

Tanımlaması ile insanlık tarihinin

Tasavvuf çizgisindedir, akılcıdır.

Gazali’yle uyuşmaz, tarafları hala çoktur.

Dini zenginleştirmiştir.

Karamsar ruhlara huzur vermiştir.

Melamilik ve Bektaşilik

Halkın gönlünde oluşmuş tarikatlardır.

Ezilenleri temsil ederler.

Bu anlayıştaki Şeyh Bedreddin

Edirne de Musa Çelebi’yi desteklemiş,

Mehmet Çelebi iktidarı ela alınca Bedrettin’i görevden almış.

Sonrada etrafına topladığı kişilerle Börklice Mustafa Torlak Kemal gibi kişilerle,

İsyan etmiştir Osmanlıya 1420’de.

Anlayışı sosyalizme yakındır Alimdir.

Trakya ve Rumeli ‘de Bedreddin şimdi bile etkilidir.

Uslu tarikat Nakşilerdir, devlet yanlısıdırlar.

Bütün bu tarikatlara tarafsız bir göz ile bakıp,

Analiz etmemiz lazım

Dekan olan birinin tasavvufu,

Felsefi düşünce katmadan

Cin ve Şeytanla, Şeyh ve Müritle anlatması,

Yüz yılda bir mürşit’in gelmesi

Beklentisinde olması

Ne acı.

“Bülbülün bağrını yakan,

Ahına katlanmalı” demiş

Şeyh Galip.

Bağrımız yandı tasavvuf sohbetinden

Bir ahtan üç adet tasavvuf yazısı çıktı.

Haftaya İslamda Tasavvuf var mı?

 

Yayın Tarihi
21.01.2016
Bu makale 2350 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!