Uluslararası otel zincirleri ve Türkiye

Geçen hafta içerisinde merkezi Viyana’da olan PKF Hotelexperts adlı kuruluşun organize ettiği bir organizasyona katılma fırsatı buldum. Organizasyonda büyük otel zincirlerinin iş geliştirmeden sorumlu müdürleri ve yatırımcılarla ülkemizdeki gelişim planları üzerinde uzun süre konuşuldu. Toplantıda Starwood ,Marriott, Hilton, Rezidor,gibi uluslar arası firmaların yanında Dedeman,Divan,Richmond,Majesty gibi ulusal otel zincirlerinin de katılmış olması sayesinde çok verimli görüşmeler oldu.

Günün en önemli konusu bu zincirlerin hepsinin ülkemizi şehir şehir inceliyor olmaları ve gelecekteki yapılanmalarında İstanbul, Ankara, İzmir’den sonra diğer Anadolu şehirlerinde yapılanmaya başladıkları ve özellikle ekonomik olan otel markalarıyla Anadolu’ya güçlü bir giriş yapmayı planladıkları oldu. Hilton grubu Hampton by Hilton ile, Accor grubu ise şimdiden ülkemizde yapılanmaya başlayan İbis markalarıyla ülkemizin bir çok şehrinde çalışmaları olduğunu dile getirdiler.

Türkiye’nin orta ölçekli şehirlerinin çoğunda kaliteli otel olmadığını saptadıklarını dile getiren uzmanlar bu alanda yapılacak yatırımların kısa sürede kendilerini amorte etme şansları olduğunu ve bu alanda ilk adımı atanların pazarı kaplama şansları olduğunu dile getirdiler.

Bunun yanında Hilton, Marriot, İntercontinental gibi zincirlerin özellikle Antalya’da otel arayışında oldukları ve yatırımcılarla görüştükleri ve Antalya’nın potansiyeline çok güvendiklerini ve en kısa sürede Antalya’da otel işletmek için çalıştıklarını öğrendim.

Ülkemize gelen misafir portföyünün değişmesini ve daha üst gelir seviyesinden misafirlerin ülkemize gelmesini istiyorsak uluslar arası kabul görmüş markaların ülkemizde sayılarının artmasını sağlamalı ve markanın sağlamış olduğu güven duygusunun avantajlarından ülke olarak yararlanmalıyız. Bir otelin adında uluslar arası bir marka görünce otel ile ilgili düşüncelerimiz hepimizin değişiyor. Ülkesinden ayrılıp başka bir ülkeye giden bir çok seyahat eden içinde durum böyle, bu ülkemize avantaj ve güven getirir. Ben bu açıdan bakıldığında bu markaların ülkemizde sayılarının artması yüksek gelirlileri ülkemize gelmelerinin önünü açacaktır..

Bunun yanında sayıları her geçen gün artan Türk otel zincirlerinin uluslar arası platformda yer almaya başlaması ve ülkemizin adını dünyaya duyurmasından büyük gurur duymaktayım. Dedeman grubunun Türkiye dışındaki projeleriyle adını duyurması ve Divan grubunun yakın komşularımızda otel projeleri olmasını öğrenmekten memnun oldum.

Gelişim iki yönlüde olmalı, hem yabancı markalar kendi misafir portföylerini ülkemize getirecekler, hem de bizler otel markalarımızla başka pazarlara açılacağız, bu globalleşmenin bence kaçınılmaz sonucudur. Kendi kaynaklarımızla büyürken başka kaynaklardan da yararlanmayı ve ülkemizin turizm sektöründeki yerini uluslar arası platformda daha da sağlamlaştırmalıyız. O da iyi iş birliklerinden geçer. Ülkemiz bu güne kadar sağladığı başarının büyük bölümünü uluslar arası büyük tur operatörlerle yapmış olduğu işbirlikleri sağlamıştır. Özellikle tatil bölgelerinde otel işletmeciliği mutlaka tur operatörleri ile işbirliği içinde olmayı gerektirmektedir. Benim tespit ettiğim uluslar arası zincirlerin tur operatörleri ile ilişkilerinin zayıf olması ve bu konuyu mutlaka geliştirmeleri gerektiği, bu zayıflığı fikir alışverişinde bulunduğumuz iş geliştirme müdürlerinin de kabul etmesi ve tanınmış otel markalarının tur operatörleriyle yakın işbirliği işletmekte oldukları otellerin doluluklarını artıracak ve hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştıracaktır.

Türkiye’de turizm ve otelcilik sektörünün bu hızlı gelişimini görmek, Anadolu’nun küçük şehirlerinde turizm hareketinin başladığına şahit olmak çok güzel. Bundan çok değil yirmi, yirmi beş yıl önce hayalini bile kuramayacağımız bu hızlı gelişme acaba önümüzdeki yirmi beş yılda bizleri nereye getirecek çok merak ediyorum. Bildiğim tek şey iyi yolda olduğumuz ve dünyanın dikkatini üzerimize çekiyor olmamız.

Bu da beni ülkem adına çok mutlu ediyor.

Sevgiyle kalın……

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR