Türk Dil Kurumu sözlüğüne baktığımızda turizmin sözcük anlamı aşağıdaki gibidir.
1- Dinlenme, eğlenme, görme, tanıma vb. amaçlarla yapılan gezi. 2- Bir ülkeye veya bir bölgeye turist çekmek için alınan ekonomik, kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların tümü.
Bu bağlamda dinlenme, eğlenme, görme ve tanıma gibi bir çok ihtiyacın karşılanacağı, kazandığınız paranın bir bölümünü harcayarak turist olarak bulunduğunuz bölgenin ekonomisine katkı sağlamak olarak da yorumlanabileceğini düşünüyorum.
Ülkenin dış tanıtımına olan büyük katkısının yanında, ülkenin globalleşen dünyaya entegre olmasının turizm yoluyla hızlanacağı da önemli unsurlar arasındadır. Türkiye’nin Avrupa Birliği entegrasyon sürecinde Türk turizminin büyük katkısı olmuştur. Sürekli artan Avrupalı turist sayısı ülkemiz ile ilgili yanlış bir çok ön yargının ortadan kalkmasına neden olmuştur.
Ekonomiler ürettikleri satabildikleri sürece ayakta kalabilmekte ve vatandaşlarına iş olanakları sağlayabilmektedirler. Ürettikleri ürünlerin satılamaması üretim bantlarının durmasına, işsizlik oranının artmasına ve toplu bir çöküşe neden olmaktadır. Bu durumun farkında olan devletler sistemin çökmemesi için bantların durmaması için ekonominin vazgeçilmez aktörleri olan üretici firmaları ayakta tutabilmek adına destekler vermekte ve firmaların darboğazdan kurtulmaları için özel krediler kullandırarak kurtarma operasyonları yapmaya başlamışlardır.
Amaç çöken ekonomiyi dengede tutmak ve ülke içerisindeki huzur ortamının yeniden oluşmasını sağlamaktır. Serbest piyasa ekonomisinde batan firmaları kurtarmak tabiî ki devletin görevi değildir. Ama bu batışın sonu ülke içerisinde durgunluğa, işsizlik oranının artmasına ve geleceğin karanlığa bürünmesine neden olacaksa devlet aktif olmalı ve dengelerin yeniden kurulması için olanaklarını kullanmalıdır.
Ülkemiz son yirmi yılda özellikle turizm alanında çok büyük yol kat etmiştir. Turizm gelirleri 20 milyar dolarlar seviyesine çıkmış, sektör ülkemizin dış açığının kapatılmasında döviz getirisinin yüksek olması, ürünün % 96’sının ülke kaynaklarıyla karşılanabilmesi sayesinde çok önemli bir noktaya gelmiştir.
Dünya üzerinde yapılan araştırmalar global krizin etkisinin bütün sektörlerde kendini gösterdiği ve tüketicinin gelecek kaygısı olduğu için tüketim yapmadığını ve reel sektörün faaliyetlerini durdurmak durumuna geldiği yönündedir. İnsanlar arabalarını yenilememeyi, yeni kıyafetler almamayı, televizyonlarını değiştirmemeyi göze almakta fakat tatile yönelik sorularda tatillerinden vazgeçmeyeceklerini fakat harcamaları konusunda daha dikkatli davranmak zorunda olduklarını dile getirmektedirler.
Bu sonuçtan yola çıkacak olursak, turizm sektöründe umut ışığı hala sönmemiştir. Ülkemiz sunmakta olduğu uygun fiyatları ve yüksek ürün kalitesiyle rakiplerine nazaran daha avantajlı durumdadır. Bu avantajın ülke çıkarına kullanılması ve beklide bu kriz yılında ülkenin döviz girdilerinin arttırılabilmesi kanımca sadece ve sadece devlet desteğiyle olabilecektir.
Çünkü fiyat bazında rekabet ülkemizin zaten uygun olan fiyatlarının iyice yerlerde gezmesine neden olacak ve daha sonraki yıllarında riske atılarak uzun dönemde büyük mali kayıplara neden olacaktır. Bunun yanında az kazanan konaklama tesisleri maliyeti bir şekilde düşürebilmek için kaliteden ödün verecek, daha az personelle çalışacak, düşük kaliteli ürünlerle misafirin memnuniyetini düşürecektir. Bu sonraki yılların riske atılması anlamını taşımaktadır.
Tur operatörlerinin en büyük riski uçak koltuklarıdır ve krizin derinliğine göre koltuk sayıları günden güne düşecek ve ülkeye gelmek isteyenler bile belki uçak bulamayacaklardır. Bu bağlamda turizmden sağlanacak döviz girdilerini garantiye almak isteyen hükümetler tur operatörleri ve uçak firmaları ile anlaşmalar yapmakta ve devlet olarak boş koltukların garantisini vermektedirler. Yani tur operatörü elinden geleni yapacak, uçak firması koltuklarını doldurmak için uğraşacak ama yinede dolmazsa kelen kısım devlet garantisinde olacak. Mısırın ve Dubai’nin buna benzer uygulamaları vardır.
Konaklama tesislerinde kriz dönemi sağlanabilecek en büyük destek maliyetlerin bir kısmının devlet tarafından karşılanması ile mümkün olabilecektir. Çalışanların üzerinden alınan vergiler düşürülebilir. Otellerin kullandıkları mal ve hizmetlerden alınan vergiler azaltılabilir. Konaklama tesislerine uzun dönemli birkaç yıl geri ödemesiz kredi olanakları sağlanabilir.
Burada aslen gelmek istediğim nokta şudur: 20 Milyar dolar döviz getirisi potansiyeline sahip ve ürünün % 96’sı ülke kaynaklarından karşılanan bir sektörü lokomotif konuma getirmek, ülke tanıtımını ön plana çıkarmak ve küçülen pastadan payımızı arttırmak yada azaltmak tamamen şu içinde bulunduğumuz günlerde verilmesi gereken bir karardır.
Yaz sezonuna yönelik faaliyetler için hala zamanımız var, önemli fuarlar önümüzde, ürünümüz iyi, aktif olmalı ve azalan talebi tamamen kendimize yönlendirmeliyiz. Birkaç ay beklemek yaz sezonunun çöküşe neden olmasına neden olacaktır.
Ülke olarak turizm sektörünün arkasında durabilirsek, hem sektöre girdi sağlayan 46 sektör ayakta kalır, hem de hep söylenen krizin fırsatlarını değerlendirmiş olarak, kazananlar arasında yerimizi alırız.
Başka ülkelerin yerlilerinin ülkemizde eğlenmeleri, dinlenmeleri, ülkemizi tanımaları, memnuniyetlerini çevrelerine anlatmaları ve başka ülkelerde kazandıklarını ülkemizde bırakmalarından daha güzel ne olabilir ki?
Sevgiyle kalın...