Onlar ne yapıyor?

Dünyanın en önemli turizm ülkeleri arasında kendine yer edinen ülkemizin turizm potansiyelini daha verimli hale getirmek için yapılan bütün çalışma ve önerileri takdirle karşılıyor ve bu çabaların gelecek yıllarda sonuçlarını vereceğine yürekten inanıyorum. Bu süreçte aşılması zor gibi gözüken engeller, sağduyulu yaklaşım ve akılcı çözümlerle sektör içindeki dayanışmanın güçlenmesine de vesile olacaktır.

30 yıllık turizm geçmişinde karşılaştığı sorunlara ve bölgedeki kritik geo-politik konumuna rağmen turizm piyasasındakini varlığını ve yükselişini sürdüren ülkemiz, gerek turist sayısı, gerekse turizm gelirleri açısından dünya sıralamasında ilk 10’a girmeyi başarmış ve klasikleşen birçok tatil ülkesinin alternatifi haline gelmiştir.

Bu yükselişi gözlemlerken piramidin tepesindeki taşların hızla yer değiştirdiğini ve dünya turizmine yakın gelecekte çok farklı ülkelerin hükmedeceğini gözden kaçırmamak gerekir. Yarım asır boyunca turizm efsanesi haline gelmiş klasik turizm ülkeleri bu gelişmeleri dikkatle izlerken gelecekle ilgili büyük kaygılar taşımaktadırlar. Bunun en önemli örneğini yıllardır dünya turizminin liderliğini sürdüren Fransa oluşturmaktadır.

Yılda 80 milyon turistle Dünya turizminin 1 numarası olan Fransa, yerini son yıllarda ilginç ve atraktif hamlelerle sert rekabetler yaratan ülkelere kaptırmaktan kaygılanıyor. Kültürel ve doğal güzellikleri ile 70’li yılların efsane ülkesinde turizm rekabetine dayanacak hamleler yapılmayınca ülke bakımsız, pahalı ve sevimsiz bir resme bürünüyor. Yıllardır yenilenmeyen oteller beklentilere cevap veremeyince kamping turizmi patlama yapmış ve oteller boş kalmıştır. 20 yıl öncesinin kriterlerine göre sınıflandırma yapılan otellerin günümüz beklentilerine cevap verememesi üzerine harekete geçen Fransa Hükümeti 2012 yılına kadar tespit edilen bütün otellerin restore edilmesi, aksi halde belgelerinin geçerli olmayacağını duyurdu. Fransa turizminin en büyük sorunu olarak göze batan servis anlayışındaki sevimsizlik, her ülkeden turistin ortak şikâyeti olarak olumsuz bir ün salmış ve ülke turizmine büyük zarar vermiştir. Servisteki bıkkınlık ve doygunluk turisti saygınlık gördüğü, güler yüzlü destinasyonlara kaçırmıştır. Fransa hükümeti bu konuda havaalanındaki gümrük polisinden başlayıp, restoran, otel ve diğer hizmet sektörü çalışanlarının turistlere olan kaba yaklaşımının giderilmesi için, kapsamlı bir eğitim programına başlama kararı almıştır.

Fiyatlar diğer ülkelerin rekabetine dayanamamış ve fiyat-hizmet dengesizliği, turizm gelirinin ülke gelirinin % 6,5 oluşturan turizm devinin uykusunu kaçırmıştır. Uzmanlar Çin’in Dünya pazarındaki payı % 12 den % 9 a gerileyen Fransa’dan 2020 yılında liderliği devralacağını tahmin ediyorlar. Yıllık 43 milyar dolar gelirle İspanya ve Amerika’nın gerisine düşen turizm Ligi liderinin en büyük şikâyeti gelirlerinin turist sayısına göre çok düşük kalmasıdır.

Türkiye’den 3 kat fazla turist alan Fransa, ancak Türkiye’nin iki katı kadar gelir elde edebiliyor. Bütün bunların üstüne ülkeye gelen turistlerin yüzde 80’inin mutsuzluğu eklenince Fransız turizmcilerin uykusunu kaçıyor.

Yukarıda sıraladığım birkaç örnekte de görüldüğü gibi turizm ülkeleri hemen hemen aynı sorunlarla karşı karşıyalar. Yeteri kadar gelir elde edememek 80 milyon turist giden Fransa’nın da büyük sıkıntısı. Turizmcilerin yaratıcı ve akıllı fikirlerle hem gelir, hem turist kazandıracak ürünler yaratmaları kaçınılmaz hale gelirken, değişen piyasa koşullarına uyumlu kaliteli, özgün ve rekabete dayanabilen hizmet sunan ülkelerin gelecekte arayı açacaklarını rahatlıkla öngörebiliriz.

Bu konuda Türkiye’nin yanı sıra Çin, Malezya, Meksika ve Mısır’ın geleceğin liderliği için en büyük adaylar olduğunu görür gibiyim. Bence önemli olan elimizdekileri kaybetmemek ve yeni pazarlar kazanmaktır. Türkiye’nin tadını almış ve ülkemizden güzel izlenimlerle ayrılan her misafir ülkemizin dünyada turizmindeki yerinin daha yukarı çıkmasına ön ayak olacak ve Türk turizmi daha büyük başarılara imza atacaktır.

Sevgiyle kalın…

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR