Türk işi

Geçen hafta yaptığım bir seyahat sırasında üniversiteyi beraber okuduğum şimdi kendi acentasıyla turizm camiasında faaliyet gösteren bir arkadaşımla türk turizmi üzerinde bayağı konuştuk. Her geçen gün işlerin daha zorlaştığı ve sektörde faaliyet gösteren her bireyin büyük sıkıntılar içerisinde olduğu gün gibi ortadaydı.

 

Ukrayna’da beraber çalıştığı acentanın yetkilisinin ülkemizin şu anki durumunun nedeninin bizlerin ülkemizi hak ettiği fiyatların çok altına satmamızdan ve kendi kendimizle yaptığımız rekabet nedeniyle bütün sektördeki karların azaldığını söyledi. Örnek olarak Fransa’da bir rezervasyon değişikliği için bile 100 Euro para ödemek zorunda olduklarını ve Fransızların bu konulardan hiç ödün vermediklerini, buna karşı Türkiye’de her şeyin nerdeyse ücretsiz yapıldığını dile getirmiş. Haksız değil…

 

Ülkemizin en büyük problemlerinden biri bence plansız ve programsız büyüme, kontrolsüzlüktür. Kısaca size Akdeniz’in gözde beldelerinden Göynük’te yaşananları aktarmak istiyorum. Bildiğiniz gibi geçen yıllarda beldede arka arkaya deniz kıyısında bulunmayan ikinci sırada yer alan iki büyük tesis devreye girdi. İlki Le chateau de prestige yaklaşık 500 odasıyla ve akabinde Queen Elizabeth otel 400’e yakın odasıyla türk turizmine hizmet vermeye başladılar. İlk yapılan aktiviteler çevre otellerin çalışanlarını daha fazla ücret ödemek yoluyla bünyelerine kattılar. Sonra otellerin dolması için piyasanın altına fiyatlar vererek fiyatların düşmesine neden oldular. Bölgenin fiyatlarının aşağıya dönmesinin önününü açtılar. Bizler bu işi yıllardır yapanlar olarak bu gidişatın sağlıklı olmadığını görüyor ve her ortamda dile getiriyorduk. Ama nafile, sonra bir dönem yönetin değişiklikleri yaşandı, bir ara personel maaşlarının ödenmediğini duyduk.

 

Geçen hafta duydum ki otellerin ikisinede kayyum atanmış ve kayyum tarafından yönetilmeye başlanmışlar. Kayyumun ne demek olduğunu bilmeyenler için sözlükten aldığım açıklamayı sizlerle paylaşıyorum.   

Kayyum: Usülsüzlük yapılan özel kurumlara veya şirketlere, devletin el koyduktan sonra atadığı yönetici. Anlamına geliyor. Yani tesisler hem bölgeye zarar verdiler, hemde kendilerine faydaları olmadı.

 

İşte tam bize göre bir durum. Dikkat edin birisi bir yere bir dükkan açar, komşusu yanına aynı dükkanı açar, sonra öbür komsuda aynı işi yapmaya başlar. Sonunda hepsi karın tokluğuna çalışmaya başlarlar. Örnek yan yana iş yapan yüzlerce tişörtçü ve çantacı dükkanı. Bu ve buna benzer ticari faaliyetler serbest piyasa ekonomisi dahilinde de olsa bir otorite tarafından kontrol edilmeli ve bu otorite belirli bölgede iş yapan girişimcileri korumalı ve işlerin sağlıklı şekilde yürümesini sağlamalıdır. Böylece bölgelerde kapasiteler belirlenir ve bu kapasitelerin üzerine çıkılmayarak o bölgede iş yapan girişimciler korunabilir. Böylece işler kanunlar dahilinde yapılır, iyi hizmet verilir, gereksiz fiyat rekabeti ortamı olmaz.

 

Bizler bence çok daha ileri gidebiliriz, ilk önce iyi iş yapanları desteklemeli, başarılarını onlara layık görmeli ve elimize geçen ilk fırsatta onlara rakip olmaya çalışmamalıyız. Birde bunun yasal çerçevede ülke çıkarları göz önünde tutularak düzenlemesini sağlayabilirsek önümüzde hiç kimse duramaz.

 

Hepinize iyi bayramlar…. 

 

Sevgiyle kalın…. 

               

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
01.12.2009
Bu makale 3056 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!