Geçen hafta turizm ve otelcilik sektörü uzun zamandır kendi seyrine bırakılmış ve gerçekten önemsenmediğini düşündüğüm animasyon konusuna yoğunlaşılan iki üzücü olayla sarsıldı.
Hepimizin çok üzüldüğü talihsiz olayları yeniden yazmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Dikkatlerinizi çekmek istediğim konu, ev sahipliğini yaptığımız ve iyi zaman geçirmeleri için elimizden geleni ardımıza koymadığımızı söylediğimiz binlerce misafiri doğabilecek tehlikelere karşı gerçekten koruyabiliyor muyuz?
Yaşadığımız olaylar bu konularda zaaflarımızın olduğunun açık göstergeleridir.
Animasyon, eğlence departmanları tatillerini geçiren misafirlerin tatilden daha fazla zevk almaları için onlara uygun koşulları hazırlayan, misafirleri bir araya getiren, kaynaşmalarını sağlayıp yeni arkadaşlıklar edinmelerine zemin hazırlayan, işini iyi bilen profesyonellerden oluşan, bir çok dili konuşabilen kişilerin bulunduğu ciddi bir konudur. Ve asla işin ciddiyetini bilmeyenlerin eline bırakılmamalıdır.
Bu konuda bizler animasyonu ne kadar önemsiyoruz konusunu kendimize sormalıyız. Bir çok tesiste bu konunun hiç önemsenmediğini ve asgari ücret seviyesinde bir çok çalışanla, “Animasyon var mı?” diyenlere, “Evet var” demek için yapıldığını ve gereken önemin verilmediğini biliyoruz.
Animasyon anlayışı, ülkemize yabancı tatil köyü zincirleriyle beraber geldi. Club Med, Club Robinson, Club Aldiana bu konularda sanıyorum ülkemizde animasyonun gelişmesine örnek olarak katkıda bulundular. Bu organizasyonlarda, animasyon ana departman olarak ele alınır ve genel müdür dahil bütün ekip ana işlerinin yanında animasyonun bir parçasıdır. Genel Müdürler şovlarda başrol oynadıkları gibi bütün olayların da farkındadırlar. Bu açıdan ürünü oluşturan en önemli iki departmandan biri animasyon diğeri ise yiyecek ve içecek departmanlarıdır.
Bu bağlamda animasyona yönelik tüm faaliyetler, bütün ekip tarafından inceden inceye planlanır ve uygulanır.
Biz sektör olarak konuyu bu noktada değil bir yük olarak görmeye ve mümkün olduğu kadar ucuzlatmaya başladık. Kalitesiz çalışanlar, çalışanları hor görenler, “Animatörler de ne yaparlar ki bütün gün lay-lay-lom, bir işe yaradıkları yok” mantığı bizi bu günlere getirdi.
Animasyon zor ve meşakkatli bir iştir ve şakaya gelmez. Dışarıdan lay-lay-lom diye görünen iş, iyi yapılıyorsa, en zorlu görevlerden biridir. Sürekli güler yüzlü olmak, gece gündüz ön planda olmak, misafirlerin sürekli nabzını tutmak ve kendilerini mutlu hissetmelerini sağlamak, kolay iş gibi görünse de öyle kolay değildir.
Animasyon ana departman olarak ele alındığı zaman ve gerekli önem verilmekte ve diğer departmanlar animasyon aktivitelerine destek vermek durumunda kalmaktadırlar. Örneğin ‘Sahil Partisi’nde yakılacak ateşle ilgili alınması gereken güvenlik önlemleri güvenlik departmanı tarafından alınır. Elemanlar görevlendirilir ve alanın değişik bölgelerinde yangın söndürücüler ve ilk yardım çantası misafire hissettirilmeden önceden yerleştirilir. Bu sadece bir örnek.
Eğer eğlence departmanını gereksiz bir departman olarak görmekten vazgeçersek ve iyi animasyon programı olan otellerin daha fazla sürekli misafiri olduğunun farkına varabilirsek sanıyorum gelecekte bu gibi olayların önünü hep beraber alabiliriz.
Sevgiyle kalın…