1900 lü yıllarda ;
Tevfik Fikret “Sis”şiirinde
Alabildiğine karamsar
İstanbul’u anlatırken
İstanbul’un üstüne
“Düd-i munannid” çökmüş
Yani “inadcı karanlık”...
İstanbul’u da işveli bir
Faişeye benzetiyordu.
Faişenin ” umrunda değildi.
Dünya…
O
İşveli ve nazlıydı
İşini yapıyordu.
Geleneksel…
Ufuklarımızda yine inatçı
Bir karanlık var…
Ufuklardan aşıp geliyor üstümüze
Karanlığa buyruk verilmiş
“Adliyenin , mülkiyenin
Can damarlarında dolaşın…
Hedefe kadar “
DİYE…
Ey cumhuriyetin aydınlık
Yüzleri
Aydınlığınızı artırın karanlığa karşı…
Aydınlık daim galip gelecektir.
Geçmişte hep öyle olmuştur.
Yakın farlarınızı karanlık üstüne
Zorbalık üstüne…
Üzerinize gelenler kan emici
Yarasalardır.
Rahatsız olurlar ışıktan…
“Rencide olur dide-i huffaş Ziya’dan
Demiştir Ziya paşa
1868 lerde …
O
Işık,
1. Meşrutiyet
2. Meşrutiyet
Ve
Cumhuriyet aydınlığı olmuştur.
Cumhuriyetin aydınlığı devam edecektir.
Olmayalım karamsar…
Diye düşünürüm
Hep.
Eski başbakanımız
Şimdi,
Cumhurbaşkanımız
Açılıma destek ister
Hep.
Bu günkü açılımın gerekçelerini
Anlamıyorum da.
Tarihteki açılımlardan
Biraz laflayalım istedim.
Yıl 16 Ağustos 1866
Grit Rum milliyetçileri
Mihail Korakas, önderliğinde,
Ayaklandı.
Kadın, çocuk, ihtiyar
Tüm Müslümanları kıydılar
Osmanlı ordusu çeteleri darbelerken
İngiltere, Fransa araya girdi…
Acılım yapılmalıydı.
Yapıldı.
Askeri harekat durdu.
Genel af çıktı.
Yazışmalarda Türkçe
Zorunluluğu kalktı.
Girit halkı, iki yıl vergiden muaf oldu.
Giritliye barış geldi.
“Açılım güzel olmuş” dedi.
Batılı devletler.
Bu birinci açılımdı.
On iki yıl sonra 1878 de
Ruslara yenildik. Ruslar İstanbul'a kadar geldi.
Girit’te AYAKLANMA
Çıktı tekrar.
Türkler birinci acılıma kurban gitti.
Grit'te katliama uğradılar.
Osmanlı ayaklanmayı bastırıyordu.
Devreye girdi Avrupalılar…
25 Ekim 1878 Helepa sözleşmesi ile,
Vali Hıristiyanlar dan seçilecekti.
Rumlar çoğunluktaydı.
Mahkeme dili Rumca olacaktı.
Jandarma halktan seçilecekti.
Açılıma Osmanlı “Evet” dedi.
Fotyadi paşa , Sava paşa,Kostaki paşa
Sırasıyla Girit’e vali oldular…
Adaya huzur gelecekti.
Beklenen huzurdu.
Analar ağlamasındı…
Bu ikinci açılım.
1888 deki katliamdan daha korkunç
Bir katliam oldu.1896 da
Rumlar ayaklandı.
250 Yıldır beraber yaşayan halk
Birbirini boğazlıyordu acımasız.
GİRİT YANIYORDU…
İngiltere- Fransa- İtalya-Almanya
Rusya- Asayiş için gemilerini
Girit’e gönderdiler…
Şimdi ki NATO gibi
Dünyada barış sağlıyorlardı
Güya…
Osmanlıya açılım
Dayattılar
YİNE…
Bu üçüncü açılımdı.
Girit valisi kesinlikle
Hıristiyan olacaktı.
Karışıklıklarda vali batıdan yardım isteyecekti.
Hemen genel af ilan edilecekti.
Adli ıslahat yapılmalıydı.
Osmanlı acılıma boyun eğdi.
Birinci açılımla Girit
Köylerindeki bütün Türkler katledildi.
Şehirlerde binlerce Türk öldürüldü.
II. Acılımla Osmanlı Askeri Girit'ten çıktı.
Asayişsizlikte Hıristiyan vali Osmanlıdan
Yardım istemiyor…
Türkler boğazlansın istiyordu.
Oluk oluk Türk kanı akıyordu.
Osmanlıdan gelmeyince yardım
Giritli Türkler
İran şahından yardım istediler.
Avrupa'nın gözü kör, kulağı kapalıydı.
Birinci ve ikinci açılımlarda
Kayıplarımız böyle oldu.
Gelelim üçüncü açılımdaki
Kayıplarımıza.
1897 de Yunan savaş açtı Osmanlı'ya..
Bir ayda Yunanı perişan etti Osmanlı.
Mehmet Emin ilk defa Türk adını
Kullandı.
“Ben bir Türk’üm
Dinim cinsim uludur”
Dedi.
Yunan’ı tepelememiz moral oldu TÜRK'e.
Selaniğe giriyorduk
Rusya ve İngiltere’nin baskısıyla
Abdülhamid orduyu durdurdu.
Barış yapıldı .
Toprak almayı bırak
Savaş tazminatı da alamadık…
Kazandığımız savaştan
Zararlı çıktık
1853-1856 Kırım harbinde
Olduğu gibi...
Avrupa'nın kandırmasıyla
Osmanlı ordusu Girit’ten çekildi.1898
Hani savaşı kazanmıştı.
Cesaret vardı da TÜRK'te
Akıl yoktu.
Ada “otonam” ilan edildi.
Girit’in kaderi Avrupa'ya bırakıldı.
Güvenliğini Türklerin Avrupalılar
Sağlıyacaktı.
Girit valisini Osmanlı seçecek
Ama,
Avrupalılar onaylayacaktı
Onaylamazsa
Atamayı kendileri yapacaktı.
Osmanlının istememesine rağmen
Prens Otto vali yapıldı
Dört Avrupalı devlet adadan
Çekildi.
Adanın her yerine
Yunan bayrağı çekildi.
Şiddetle protesto ettik
Açılım masallarına inandık
1910 da Girit meclisi
Yunanla birleşme kararı aldı.
Anadolu'dan halktan tepki aldı.
"Girit canımız, kanımız" dendi.
1913 de elimizden kuş olup
UÇTU gitti Girit.
Üçüncü açılımda böylece sonlandı.
Bizim şimdiki açılımımız
Açılım sürecimiz nice olur
Bilinmez.
Bindik bir alamete
Gitmeyiz inşallah, kıyamete ,
Derken,
Kıyamet koptu ülkede!...
35 vatandaşımız öldü.
113 bina yakıldı.
Atatürk heykelleri yıkıldı.
Türk bayrakları yakıldı.
Türkiye cumhuriyetinin
Kuruluş felsefesinin sosyoloji
Ziya Gölalp müzesi yakıldı.
Milli bellek yok oldu.
Başın sıkıştı mı bayrağın
Altına gelirsin .
Canın sıkıldı mı bayrağı yakarsın.
Kaç yıldır Türkiye'mizde de
Bir Terane var "açılım süreci" diye,
Milli yapı sindirildi.
Resmi dairelerden TC ler silindi.
Andımız kaldırıldı.
Türban ilk okula kadar inip
Akıl rafa kaldırıldı.
"Yeni Osmanlı demiştik.
Komşularımızla sorunsuz Dış Politika demiştik".
Kendimizi Orta doğunun ağabeyi sanmıştık.
Ateş aldı orta doğuyu yandı yüreğimiz
Kerkük ,Musul Telafer, Sincan Türkleri,
Yok oldu.
Kardeşimiz dediğimizi kardeşlerden darbe yedik.
35 can göçtü gitti.Darül Bekaya.
Çözüm süreci tehlikeye girermiş.
Kobani Askerlerimizce
Kurtarılmamalı imiş.
Yakarlar yıkarlarmış
Türkiye'yi.
Öyle diyor PKK bozuntuları.
Devlet otoritesinin zaafa
Uğradığı iç ve dış güçlerin ,
Çirit attığı bir ortamda.
İyi planlanmış
Bir başkaldırı gibi algıladım.
Olayları.
Tarihte devletlerin
Kuruluşlarını, yıkılışlarını
Akıl süzgecinden geçirdim.
Kanla
Sınırları çizilmeyen
Tek devlet
YOK…
Kalemle kağıtla kurulan
Tek devlet yok…
Tabi ki:
“ Kalem kağıt nedir?
Birer oyuncak !
Zafer süngülerle yazılır ancak”
Irak, Ürdün,körfez ülkeleri
Suriye cetvelle kurulan
Suni devletler,
Açısını çekiyorlar
Bizdeki kardeşimiz dediklerimiz
Dış güçlerin oyunuyla Türk'ün
Suskunluğunu zafiyet sandılar
MUTLAK.
Sen öğlemi anladın
Behey
Ahmak.
Tarihe bir bak bakalım,
Kaç kere dikilmiştir düşmanının karşısına
Koca TÜRK
Burma bıyığıyla kalpağıyla!
Ders çıkarmaz mısın
Tarihten
Bak
SANA
Bir fıkra anlatayım
Tarihî…
Ders al bu yaşanmış olaydan
Diklenme
Olur olmaz zamanda
Senin iyiliğin için bu fıkra
Bence hava HOŞ…
Rus ihtilali 1917
Kafkasya…
Azerbaycan- Ermenistan- Gürcistan
Coğrafyalarının bulunduğu alan
O zaman ki adı,
Maverâ –yı Kafkasya…
O
Zaman bu alan,
Dünya Devletlerince
TÜRKİYE
Olarak adlandırılmakta,
Öyle
Bilinmekte …
22 Nisan 1918 de bağımsızlığını
ilan etti.
Mavera-yı Kafkasya…
Meclis Ermeni –Azeri- Gürcü
Millet vekillerinden oluştu.
Bu devlet 35 gün yaşadı…
Etnik guruplar bağımsızlığını
İlan etti…
1918 Birinci Dünya Savaşı sonu,
Osmanlının paylaşımı…
Kafkasların ve Osmanlının
Paylaşımı için
Batum da,
Tam 20 adet toplantı
Düzenlenir
Emperyalist devletlerce…
Bu toplantılardan biri,
Üçgün sürer…
Toplantıya,
Osmanlıyı temsilen
Okuması yazması olmayan
Doğu Anadolu Aşiret reislerinden
Mevlüt Ağa katılır.
Üç gün boyunca Osmanlıyı
Ve
Kafkasları parçalama planlarını
Dinler…
Hiç konuşmaz
Mevlüt Ağa
Galip devlet temsilcileri
Üçüncü günün sonunda
Mühtehzi tavırlarla
“ SEN
NE DERSİN
BU İŞE
MEVLÜT AĞA”
Derler…
Mevlüt Ağa, ağır ağır
Kürsüye gelir…
Şöyle der…
"Üçgündür benim ülkemi paylaşan
Planlar yaptınız.
Ben dinledim
Şimdi bir fıkra anlatacağım
Siz
Dinleyin"…
Bilirsiniz
Eskiden karven yolu benim
Coğrafyamdan geçerdi .
İshak paşa sarayı da
Kervanların uğrak yeriydi
Ağrıda…
Kervan,
Develerin arkada
Eşeklerin önde olduğu
Bir yük taşıma şeklidir.
Bir kervan
Doğuda
Bir vadide yol alırken
Bir deve ile eşek yük taşıyamaz
Hale gelir.
Kervancı
Deve ile eşeği
Salıverir
Vadiye…
Günler geçer
Sene-i Devriye
Olur.
Bahar gelir
Yeşillenir vadi.
Suların çağlaması
Kuşların cıvıltıları
Rengarenk vadi
İlham verir
Eşeğe…
Eşek,
Koşarak gelir
Deve’ye
“Deve Kardeş !
Ben şarkı söyleyeceğim”
Deve
Devran geçirmiş
Tecrübe kazanmıştır.
“Aman eşek kardeş
Yapma.
Şarkını bir kervancı
Duyar
Yüke koşar bizi
Bozulur vadideki rahatımız
Bozmayalım rahatımızı
Olalım akıllı…
Bak ;
Kardeş kardeş
Yaşıyoruz
Bir şikayetimiz yok
Hayattan…”
Tamam der
Eşek
Gider vadiye
Oynar koşar
Yatar – yuvarlanır
Şevke gelir, duramaz,
Şarkı söylemek
İster derinden
Gönlü…
Koşar dereye
Bir böyle
İki böyle
Üç böyle
Dayanamaz deve
Söyle beee
Der
Kızgınca…
EŞEK,
Nameli bir şarkı söyler
Dağlardan geri döner
Şarkının nameleri
Namenin ahengiyle dolar vadi…
Tam
O
Anda
Bir kervancı geçmektedir vadiden…
Şarkının olduğu yere
Yönelir kervancı.
Bir de ne görsün
Semiz bir deve
Birde semiz eşek…
Alır yüke…
Tırmanır sarp dağları
Deve ve eşek hamdır
Zorlanırlar yoldan
Eşeğin çarıkları da
Yoktur
NALDAN…
Kan revan eşeğin ayakları
Yürüyemez tek bir adım.
Kervancı
Alır eşeğin yükünü
Koyar devenin üstüne!
Tırmanırlar
Ziğana dağlarının zirvesine.
Her yer uçurum
Kervan zor geçmektedir yoldan
Eşeğe semeri de yüktür.
Semeride alır koyar
Devenin üstüne
KERVANCI…
Yola devam edilir
Eşek yüksüzde yürüyemez
Eşeği de alır kervancı
Devenin üstüne
KOYAR…
Dağın zirvesine ulaşmıştır
Kervan
Gözler bakarsa aşağı
Uçuruma
Kararır gözler
Döner başlar
Böyle bir
AN…
Eşek sıkı sıkıya
Yapışmış
Devenin hamuduna
Titriyor korkudan .
Deve seslenir aşağıdan
Üstündeki eşeğe…
“Eşek kardeş
Benim
OYNAYASIM GELDİ”
Aman deve kardeş
Ne olur oynama…
Görüyorum uçurumu
Bin bir parça olurum
Kıyma olurum
Yok olurum…
Deve dinlemez
Eşeğin mazeretlerini
Ve
OYNAR…
Büyük devletlerin
Mahrur elçilerine
“Biz develeri oynatırız
Eşekler,
Başının çaresine baksın “
Der…
Okur yazar olmayan
Eşraftan
MEVLÜT AĞA
Bundan tam 96 yıl önce…
Anlayana
SİVRİSİNEK SAZ
ANLAMAYANA
DAVUL ZURNA AZ
Eğer böyleyse
Plan,
Eşekler başının çaresine
Baksın
Biz
DEVELERİ OYNATIRIZ.