Üç gündür
Medine'de Hz. Peygamberin
Misafiri idik.
Medine'den Mekke'ye
Cebab-ı Allahı ziyaret için
Hareket ettik.
Parçalı bulutlu bir Medine
Öğlesinde.
Kızıl denize paralel karayoluyla,
Erkenden
Mekke'ye varma umuduyla ,
Yol 350 km 4 saatlik yol güneye gidiyoruz.
Dağlar simsiyah, yeşil hiç yok.
Ara sıra hurma vahaları,
Yüreğe heyecan veren birşey yok.
Yüreklerdeki Tanrı aşkından başka !
Herkes o aşk'a kendini teslim etmiş...
Dönüyor otobüsün tekerleri ,biteviye,
Siyah taşlıklı verimsiz, düz arazileri görüyor gözlerim.
Otobüstekilerin çoğunun Tanrı aşkından bu dağları ,vahaları, hırpani
Yapıları görecek hali yok.
Medine çıkışında Zülhuleyfa denilen yerde,
İki rekat umre namazı kılmak için otobüsümüz durdu.
Gurup başkanı 20 dakika süre verdi.
Üç saatimiz geçti orada.
Namaz kılarken ,
Guruptaki bir kadının çantasından tüm paraları alıvermiş
Bir açıkgöz.
Guruptaki kadınlarımız bir alem.
Dini şekil sandıkları çok belli.
"Dualarda yanlış yapar mıyız ?
Şunu şöyle yapsam ne olur?"
Gibi sorularla,
Gurup başkanını bunaltıyorlar.
Yunus gibi anlamak lazım İslamı.
"Tanrı gönlümüzde ,
Gönlümüz Tanrı'nın evidir."
Öbür dünya korkusu sarmış insanları.
İnsanın benliğinde var olan korkuyu,
İyi işlemiş insanlara işleyen...
Halbuki Tanrı korkulan değil ,
Sevgisinden bizi yaratan güçtür.
Türk İslam anlayışı budur.
Sudilerden daha beter bir inanç
Sinmiş gördüm, Türk insanının
Beyinlerine...
Türk'ün geleceğinden Korktum.
Gurupta, anaokulu sahibi bir
Ankaralı kadınla tanıştı hanım.
Eğitimi sordu.
"6 yaş çocuklarının tamamına
Kur'an öğretip ,
İlk okula hazırlıyoruz"
Dedi.
Korktum.
Modern pedegojide ,
9 yaşından önce soyut kavramlar
Çocuklara öğretikmez.
Yoksa onların ruh dünyaları bozulur.
Belli ki yuva sahibi muhtevasını bilmeyerek ,
Mezarlıkta ölülükte okunmak için,
Anlıyor Kur'anı,
Korktum.
"İki günü bir olan ziyan'dadır" diyen,
Peygamber ümmetinden değil gibi geldi
Bu anlayıştaki insanlar bana.
Bu kafa ile iki gün nasıl aynı olmayacak?
"İki günün aynı olursa ümmettim değilsin" diyor
Peygamber, hurafeye boğulmuş islamdan
Korktum.
Yolda akşam namazı oldu bir mescid'de durduk.
30 dakika verdi rehber.
Mescid kokuyor pis!...
Mescid'in sucu değil bu
Müslümanlar pis.
Hani sen Müslümansın
Allahın huzuruna gidiyorsun
"Temizlik imandandır" demiş
Peygamber.
İmansız halinle mi Tanrı huzurundasın
Be
Müslüman?
Müslüman'ın parasını
Çalıyorsun...
Müslüman'ım demeye utanmıyorsun.
Pislik içindesin, din temizliği öneriyor.
Müslüman'ım diyorsun
Tertemiz insanlara da
Kafir diyorsun
Kılınç çekiyorsun
Mescitlerde insanları tepeleyerek ,
Saf tutuyorsun.
"Mehmet Akif "
Ne kadar haklı; Mısırdan yazmış Cemal Kutay'a;
Azizim Cemal,
"Dinde diyanette Türkiye' de var.
Benim kalan ömrümü Allahu Taalla
Mustafa Kemal'e yazsın.
O
Çok yaşasın"
Bu doğru ve çok yerinde bir tespit.
Yaşayarak öğreniyorum.
O'nun içinde burdayım
Biraz.
Otelimize 22.30 gibi indik.
Akşam yemeği 23.00 da bitiyor.
Yemeğe yetiştik.
Valizlerimizi Otel odalarımıza
Koyacaklarmış.
Otelimiz Kabe'nin hemen dibinde.
Adı Mövenpick Tower. (Zemzem Tower)
Açık büfe yemekler güzel.
Az kuzu eti - Biraz makarna ve salata yarım dilim ekmek
Yedim.
Görevliler otel anahtarlarımızı
Verdiler yemek masamızda
Oda numaramız
841.
Medine' de Hilton'da kalmıştık
Oda numaramız
806 idi.
Yemeklerimizi yedikten sonra
Saat birde lobide, grup sorumlusu ile buluşup
Umremizi yapacağız öğle kavilleştik.
Geldi vakit.
Lobiden gurupla hareket ettik
Kabe'ye.
Hemen yakın...
Beytullah'ın etrafı kalabalık
İkinci kattan başladık
Tavaf'a.
Hacerül Esvet köşesinden
Başlayarak,
Yedi defa döneceğiz.
Hacer ül Esved'in baktığı
Karşı duvarda yeşil renkli bir lamba var.
Dönüp yeşil renkli lambaya geldik mi bir dönüş
Her dönüşe şavt deniyor.
Yedi dönüş, yani şavt için
Hoca önümüzde biz arkasında
Çoğunda, kaypolma korkusuyla başladık
Tavaf'a...
Bağıran çağıran,kendinden geçen...
Hanımların yüzleri açık
Siyahlar içinde gözleri
Ve de
Rimelsiz doğal.
Normal hayatta kadını ayıran anlayış,
Tanrı'nın huzurunda eşitti , ders almalı gibi geldi bana
Kadınlar.
Bu bence çok güzel.
Medine de, Mescid-i Nebevi'de
Kadınların yüzleri peçeli idi.
Çoğu kadınlar bölümünde, erkeklerden ayrı
İbadet ediyorlardı.
Burada,
Mescid-i Haramda böyle bir yasak yok.
Tavaf bitti.
İki rekat tavaf namazıyla beraber,
Yatsının iki rekat Farzı(seferi)
Hoca kıldırdı Farzı.
İki rekat sünnet ve fitr namazlarını
Umre adayları kılıp zemzem içip
Say'a geçtik.
SA'Y ; 2000 yıl önce
Hz. İbrahim'in zengin eşi Sara'nın
Hacer'i kıskanması üzerine,
"Git bunları çöle bırak, istemiyorum burda, emriyle,
Bu noktaya İbrahim'in
Hacer'le İsmail'i bıraktığı yer.
Bu yerde
Susayan İsmail'e, Hacer'in
Su bulmak için - Safa'dan merve'ye koştuğu yer.
"Serab" bir sefa tepesinde
Bir merve tepesinde
İsmail'i ayaklarından fışkırır su...
Hacer'in koşusunu tekrarlıyoruz
2000 yıl sonra burda,
Safa'dan -Merve'ye dört gidiş,
Merve'den Safa'ya üç dönüş yaptık.
Safa tepeciğine ekli bir minare yapılmış.
Zemzem kuyusu inanca göre buradadır.
Şimdi her yer zemzem, musluklardan
Buz gibi alıp içiyorsun
Bizde içtik.
Aklıma göre, o kuyunun suyu olması mümkün değil,
Musluklardan akan suyun.
Çıktığı zaman İsmail'in bacaklarının darbesinden,
Fazla akmasın çöle diye ,
Hacer kumlardan göletçik yapmıştı
Çöle.
Hatta fışkıran suyu yılan zannedip ,
Durdur dur (zemzem ) diye çığlık attığını kitaplar yazar.
Şimdi-Medine'de Mescid-i Nebevide ki bidonlarda
Mekke'deki Mescid-i Haram'da
Her yer zemzem.
Zemzem'in çıktığı yer
Kabe'nin 20 m doğusunda
Tavaf alanının altında kalmış
2003 de tavaf alanını genişletmek için ,
Zemzem kuyusuna iniş kapatılmış,
Fakat bu kadar Ümmet-i Müslüman'a .
Hz. İbrahim zamanındaki ,zemzemin yetmesi mümkün değil.
inancım ;Zemzem diye su temin edilip ,
Müslümanların vicdanını rahatlatıyorlar.
Hac büyük bir mali sektör.
Allah'ın evi olan Kabe'yi ,
Kul yapıları ,
Para basan Oteller devasa kapatmış...
Tanrı'nın evine,
Kul'un yaptığı yapılardan
Tepeden bakıyorsun,
Hüzünlü...
Zemzem konuyu dağıttı.
Biraz
Konuya dönüyorum
Şimdi.
Tavaf yaptığımız yerden
Merdivenden yürüyerek geçtik
Gurup olarak safa tepesi denilen yere .
Tepe dediğimiz siyah bir Bazalt kayacık.
Devasa yapılar yükselmiş üstünde ...
Hoca önde biz arkada
Başladık
Say'a...
Merve'ye dört gidiş
Üç dönüş yapacağız.
Herkesin içindeki Tanrı algısı kültürü kadar
Güç kuvvet veriyor
Kişiye.
Diyanetin dağıttığı dua kitapları
Çoğu bayanların elinde.
Heyecanlı gözüküyorlar.
Kitaba dua için bakarken, önlerini göremiyorlar
Ayaklarına basılıyor,ayaklara basıyorlar.
Bayağı yorucu mahşeri insan kalabalığı
Gece saat 03,00 gibi ,
Hoca önümüzde, sayıları o sayıyor.
"Uydum Hoca'ya" .
Dualarla yürürken;
Erkeklerin hızlandığı, hızlı yürüdüğü ,
Bir yer var.
Koşuveriyor orda erkekler.
Koşu bitiminde kadınlarımızı
Bekliyoruz.
Koşu mesafesini yeşil ışıklarla belirlemişler.
Gönüllerdeki Tanrı gücü , taşıyamaz oldu ayakları
Yürüyemez oldu gurubumuzdan
Bir
Bayan.
Dedik Hoca'ya beli ağrıyor,
Vede
Kusuyor.
"Bu burda beklesin."
Biz tamamlayalım umremizi
Sonra o tamamlasın.
"Olmaz" dedi Hoca.
Yürüyecek , yoksa umre olmaz kabul
Yürüyemiyor kadın vermiyor Tanrı güç.
Huzurundayız ,en halis haldeyiz uzanmadı Tanrı eli
Mecalsiz çöktü kadın yere !
Ahali sel gibi akıyor
Safa'dan Merve'ye .
Merve'den Safa'ya
Ölene kalana bakan yok.
Herkes adapte olmuş Tanrı'sına
Garanti etmek istiyor öbür dünyasını .
Dünyanın dört bucağından koşup gelmiş Müslümanlar.
"Öbür dünyamız yeşillik olsun
Hurimiz gılmanımız olsun "
Diye.
"El açmışlar Tanrı'ya"
Tanrı evini dönmüşler (Tavaf)
İsmail ve Hacer'i
Kutsuyorlar.
ŞU ANDA.
Öylede ,
Bir kul acılı yerde .
Hani,
Müslüman Müslüman'a selam
Verirdi...
İtip geçiyorlar
Hastayı.
Öyle bir heyecan ki ,
Ayaklarının altında, ezilse bir Müslüman ,
Haberi olmayacak O'nun, Tanrı'sının aşkından .
Bu aşkın fazlası, zarar gibi geldi
Bana.
Tekerlekli sandalye başta alınırmış
70 riyal falanmış.
Biz dört tur yapmıştık.
Bulduk kenarda boş
Bir sandalyacı,
"Pazarlık ettik 70 riyal "dedi.
Yarısı bitti dediysekte
Sıkıştıya kul anlamadı Müslüman
50 riyal'e anlaştık .
Kafileden akrabası arkadaşım
Eşlik etti
Kadına...
Biz devam ettik
Say'a.
Say bitiminde ,
Gurup başkanı diyanet görevlisine
Bulalım arkadaşı ve kadını
Bekleyelim diye rica ettiysekte
"Say bitti.
Ben traş olacağım" diye
Çekip gitti
Adam.
Kala kaldık mahsun
Merve tepeciğinde...
Hz.İbrahim 'in Hacer'e ve İsmail'e yaptığı
Acımasızlığı yaptı
Adam.
Ben ve eşim , arkadaşımın eşi
Kala kaldık mahsun.
Tanrı'nın evine yakın bir yerde
Tanrıya sığındık
Merve tepeciğindeki çıkış kapısında bekledik.
Tanrıdan gelmedi yardım.
Aradık kayıplarımızı, bir erkek bir kadını.
Bulduk kadını ağlamaklı
"Oh" dedik . Bulduk ya kadını .
Belki Tanrı'nın yardımıydı
Bu!...
Sevindi yorgun yüreklerimiz
Tanrı, kendine gelen misafirine
Yardım etmeliydi.
Taa nerelerden geldik
O'na.
- Nerede dedim "benim arkadaş"
Benim arkadaşın kardeşinin
İnançlı eşine...
" Sen burda bekle ben onları bulayım" diye
Çekip gitti.
"Gelmedi ben kayıp oldum "
Dedi
Ağlayarak.
"Nerden geldim buralara?"
PİŞMAN...
"Tanrı'nın huzurundayız
O bizi korur, bak bulduk seni, üzülme"
Deyip teskin ettik kadını.
Hanım ve arkadaşın hanımı sarılarak,
Sakinleştirdiler O'nu.
Tanrı evinin doğu yakasında
Sabah ezanı okunuyordu.
Mecalsizdik yürüyemiyorduk.
Oteli nasıl bulurduk?
Oda anahtarı cebimizde idi.
Otelimizin tepesinde büyük bir saat vardı.
O'nu görüyorduk , hemen yakındı.
Çıktık bulunduğumuz mekandan
Saf'a ve Merve tepeleri kapalı alanda kaldı.
Biz dışarısından yürüyoruz.
Büyükçe bir alan...
Temizlik ve güvenlik elemanları çalışıyor,
Umresini yapan insanların, Otellerine geçildiği alandayız.
10 dakika seyr ettik alanı,
10 cenaze geçti önümüzden
7 Sudi kıyafetli
Görevli tabutu cenaze arabasına taşıyorlardı.
Cenaze sahipleri yoktu.
Bunlar görevliydi.
Tanrı'ya misafir geldiler
Tanrı'da ,
Onları ala koydu
Burada.
Cennet ül mualla'ya
Defn edilecekler
Mutlak.
Belki, arkada kalanları,
Kutsal topraklara can verdik diye
Sevindiler bile
KİMBİLİR.
Sa'y tepesinin olduğu yerden
Tekrar içeri girdik.
Otele giriş kapısını kapatmışlar
Sabah namazını kılıyor
Cemaat...
Görevli Oteli tarif etti.
Gittik edilen tariften bulamıyoruz oteli
Zaten arkadaş kayıp telefonu odada imiş.
Hanımı,"Eğer oda kartını ve Otel ismini almadıysa
Kayboldu benim adam "diye
Çok endişe içindeyken,
Önümüzden uzun boylu beyazlar içinde ,
O'na benzeyen bir Adam.
Hızla yürüyordu...
"İşte benim adam Koş Muharrem Bey "
Dedi
Kadın.
Bağırdım adını yüksek sesle, hızlı gidiyor adam
Ben koşuyorum arkasından,
Nihayet kan ter içinde yetiştim
Adama.
Bizim adam değilmiş !
Beyazlar içinde kır saçlı zenci bir adam.
Bozuldu moralimiz
Bulamadık, yok otelimiz.
Yürüyecek halimizde yok.
Tanrı vermiyor dizlerimize derman
Sürünüyor
Ayaklarımız.
Bütün yürüdüğümüz mekanlarda İnsan dolu,
Tanrı'ya secdeye inmiş alınlar .
Aralarından geçerek güç bela bulduk otelimizi
Yan yana idi odamız arkadaşla
Eşi açtı odayı,
Adam
Beytüllah'a el sürüp
Sevap işleyip gelmiş odasına.
Demiş ki, benim arkadaş eşine,
Mervede dönüşü sağlayan sutunda buluşalım
Verdiği sözü tutmamış adam.
İnmiş Beytüllah'a döner
Eşi kocasını bulmak için sutunu döner
Böylece oldu sabah
Neyse yoktu kaybımız.
Geçtik odalarımıza.
Tanrı böyle karşıladı bizi
MEKKE'DE...
25 Mart 2015 te...
Bayan dedi ki ,
"Korkuteli'nden ot toplayarak
Geçimini sağlayan benim komşumu bir dini gurup etkileyip ,Kredi çektirip,
Getirdi Kabe'ye
Borcunu ödeyemedi pişman oldu kadın."
Buradan Türkiye'ye dönenler
Gördüklerini değil beyinlere nakşedilen
Manevi dünyayı pompalıyorlar.
O'nun için,
Manevi iklimi değişiyor ülkemin!...
Bilinç dışı Nevroz'a yakın bir iklime giriyor insanlar.
İstediği bu değil,
İlk Arap Devletini kuran , İslamı dünyaya yayan ,
Peygamber'in
Temiz, üretken , cihatcı bir toplum istiyor.
O,
Sadece cihat öğesini besliyor şimdi O'na inananların çoğu.
Kin,Kan, Fakirlik .
Bu değil müslümanlık.