İrtica ve Aziz Nesin

           Artık inkarı olanaksız biçimde ortada.Emperyalistlere göre,Türkiye “İslamlaştırılıyor.”

           AB’ye bağlı “Güvenlik Çalışmaları  Enstitüsü”tarafından bir rapor hazırlandığı basında yer aldı.Raporda diyor ki;”Türkiye ,İslamcı –Kemalist kutuplaşmalar nedeniyle siyasi kriz içinde.”

           Raporu hazırlayan Walter Posh diyor ki;”Türk toplumunun giderek İslamlaşması endişe verici,ancak AKP’nin bunda sorumluluğu yok(Bu batılılar da çok şey biliyorlar,ya da keserle her şeyi kendilerinden yana yontuyorlar G.T.) Öte yandan ordunun 1980 darbesinin ardından  İslamcılığı desteklendiği düşünüldüğünde  Kemalizm’in laik unsurlarına sahip çıkması garip kaçıyor.”

           ABD eski Dışişleri bakanı Holbrook da diyor ki;”Ilımlı bir Müslüman parti,meşruiyetini,Türkiye Cumhuriyetini kuran Atatürk’ten alan ünlü milliyetçi partileri mağlup etti.”

           Destekledikleri, deliğe süpürmeyip kullandıkları belli olan AKP’nin yeniden tek başına iktidar olması karşısında haklı olarak zil takıp oynayacaklar.

          Bu noktada Aziz Nesin’le yıllar önce yaptığım bir söyleşiye dikkat çekmek istiyorum.

          Söyleşiyi 1990’da Antalya Kaleiçi Sanatevi’nde yapmıştım. Bu söyleşiyi iki yıl hiçbir gazete ve dergide yayınlama olanağı da bulamamıştım. Konuyu değerli yazar arkadaşım Ali Balkız’a açtığımda “Getir, Pir Sultan Abdal dergisinde yayımlayalım” dedi ve gerçekten yayımlamıştı.

          Söyleşinin can alıcı noktası bir sorum üzerine verdiği yanıtta yatıyordu.

          Sorum şuydu:

          “Notlarımın arsında var.1968 olacak sanıyorum. Ankara’da yapılan bir açık hava toplantısında  bir söyleminiz vardı.Orda sanıyorum şöyle diyordunuz:

          “31 Mart geliyor,irtica geliyor deniyor, 31 Mart değil 32,33 mart da geldi.”

          -Evet.

          -Bu gün de irtica ülkenin gündeminden inmiyor.Bu gün bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?”

          Aziz Nesin şu yanıtı vermişti:

          “Dün akşamki söyleşide de söyledim. Menderes başbakanken söylediği bir söz vardı. Ciddiye alınmadı.O dedi ki; büyük bir kalabalık önünde... pek anımsamıyorum, halkın önünde mi, parti meclis grubunda mı söyledi “Siz isterseniz bu memlekete hilafeti bile getirebilirsiniz” demişti. Saldırılar maldırılar falan oldu. Ama çok doğru bir sözdür bu. Eğer halk isterse demokratik yoldan.yani biçimsel demokrasi  yoluyla,oylama yoluyla bu memlekete hilafet de getirilebilir.İşte bu memlekete hilafet mi gelecek,padişah mı gelecek,yoksa onlar gelmeden adı anılmadan ayrı düzen mi gelecek,oraya getirilmesi için ortamı yıllardan beri sürekli olarak  hazırlıyorlar.Bilerek hazırlıyorlar,bilmeyerek hazırlıyorlar.Bilmeyerek hazırlamak aptallıktır.Bunu en iyi yapan da EVREN oldu. Hem güya  aslında devrimci olacak, hem laik olacak... Halbuki bütün onların ekmeğine yağ sürdü. Hazırladı. Şimdi bunun seçim yoluyla ,oy yoluyla gelmesinin ortamını, çoğunluğu hazırlıyorlar. Çoğunluk böyle olursa kim ne diyebilir yani? Demokrasinin seçimden başka, oy vermekten başka bir mekanizması yok. Yani hem demokrat olacaksın, hem oylara saygısız olacaksın, o mümkün değil. Onun için işte ilkokula din dersini sokarak, din dersi adı altında  Müslümanlık dersi sokarak, Müslümanlık dersi adı altında sahtecilik yapıp,Sünnilik dersi sokarak ,efendim,onun gibi başka şeylerle,dün akşam burada konuşuluyordu...Öğretmen sınavlarında müzik öğretmenlerine nişabürek faslını sormuşlar.Bilmem nedenini,o makamları sormuşlar falan.Yani böyle doğulu bir eğitime gidiyoruz.Bunun sonunda,,işte Menderesin söylediği aynı biçimde olmasa da başka biçimde gerçekleşebilir.Buna karşı ne yapılır?Hiçbir şey yapılmaz gibi geliyor bana.Aslında umutsuzluk vermek istemiyorum ama,bu çağın tanrısı emperyalizmdir.Emperyalizm bunu istiyor.İnsanlar teslim olsunlar.Sözcük anlamıyla Müslümanlık teslim olmak demektir.Kendini Allah’a teslim etmektir.Allah soyut bir kavramdır.Allah’ı temsil edenler somuttur.Yani onlara teslim olacaksın.Ses çıkarmayacaksın.Bunu istiyorlar ve buraya doğru gidiliyor.Benin tabi,burada üzüldüğüm şu:Yani buna içtenlikle gidenler gitsinler.Ama,aptallığa dayanamıyorum.Yani hem buna karşı gibi davranıyorlar,,hem de bunun yollarını açıyorlar.Bunun en baş belası Evren.Hem laik olacak,hem bilmem ne olacak.Hem onların ekmeğine yağ sürdü ve getirdi.12 Eylül bunu atladı.Daha doğrusu,Evren yapmadı bunu.Çağın tanrısı Emperyalizm bunu istiyordu.İşçi ses çıkarmasın,memur ses çıkarmasın,kendini özgür sanan esirler,köleler olsunlar. Yani insan TV reklamlarında gösterilen “After Shov” markası varsa ya da kağıt mendil markası  dört taneyse, ben o kadar özgürüm ki, istediğim markayı seçiyorum. Özgürlük de bu. Böyle istiyorlar. İnsanlar kendilerini özgür sanacak. ama köle olacak. Ama köle olduğunun farkında olmayacak. Böyle bir yere doğru gidiyoruz. Buna karşı güçler, buna hiçbir şey yapmıyorlar. Bence yapamıyorlar. Bence beraber yapmıyoruz. Gücümüz yetmiyor. Örneğin, çabalarımız boşa gidiyor. İşte bir gazete girişimimiz var. Bunlardan biri. Gazete girişimiyle bitecek değil ama karşıdan bir şey gelmiyor. Herkes evet diyor ama, katılan yok. Bu gösterdiğimiz girişimi ben camiye gösterseydim, Müslüman olsaydım, şimdiye kadar on tane cami yapardım, Ama, gazeteyi kuramıyoruz. Ne zaman “Ah Biz Eşekler” de olduğu gibi kurt gelip de kabasından dişlerini geçirince , o zaman anlayacak ama, iş işten geçmiş olacak.”

           Türk ulusunun yüz akı, büyük yazarımız Aziz Nesin yıllar önce bunları söylüyor. Dediklerini tek dek irdeleyiniz. Doğruyu, önünü nasıl net gördüğünü kavrayacaksınız.

           Konuşmanın sonunda “Ah Biz Eşekler” kitabını anımsatıyor ve “Kurt gelip kabasından dişlerini geçirince anlayacaklar ama..” diyordu.

           Kurt kabamıza dişlerini geçinmek için yakınımıza sokuldu.Ne dersiniz?

           Dişini geçirince anlayacak mıyız bakalım?