Türkiye'nin sorunu Rejim Sorunudur!

Türkiye gerçekten rejim sorunu ile karşı karşıyadır.

Ulusal ve uluslar arası belgelere baktığımızda bunu açık biçimde görmemiz olanaklı. Lafı uzatmaya hiç gerek yok. Belgelere bakıp incelediğimizde yadsınamayacak biçimde görebiliriz bu gerçeği.


Birkaç kez yazılarımda söz ettim. Tayip Erdoğan’a yasaklıyken ve başbakan olmadan önce ABD’nin önemli kuruluşlarından Rand Corparation’dan bir Memerandum (Yazılı bildirim) verilir. Bildirimin her Tümcesi “zorunludur” sözcüğüyle biter. Yani “Emreder.” Örneğin “ Ankara şunu da anlamalıdır ki, uygun gördüğü kuralları uygulayıp, kendi çıkarlarına uymayanları reddetmesi mümkün değildir.” Yani ulusal çıkarlarımız söz konusu olduğunda kendi çıkarlarımızı savunamayacağız. Bunun anlamı ABD’nin çıkarlarını, daha doğrusu emredilenleri yapmak durumundadır Türkiye Cumhuriyeti! Aslında emirleri yerine getirmekte duraksama yok. Aynı bildirim! “Küreselleşmenin gerekliliğini anlamak ve dünya’da geçerli olan kurallara uyum zağlamak zorundadır” diyor. Küreselleşme konusunu programına almadı mı AKP? Bakınız o konuda ne diyor AKP Programı?

“Partimiz, küreselleşmenin gerektirdiği yapısal dönüşümlerin kaçınılmazlığını en az maliyetle gerçekleştirilmesini savunur.”


Kuşku yok ki; ulusal bağımsızlığından vazgeçmiş, güçlü devletlerin denetimini kabullenmiş bir devlet yönetimi parton olarak kabul ettikleri egemenlerin her dediğini yapmak zorunda.


İşte bir belge daha:

Brüksel’de 2009 yılında yapılan zirvenin sonuç birlisinin 23. maddesi.


“Madde-23- Müzakerelerin yalnız Türkiye’yi değil, diğer devletlerle de yapılabileceğini… müzakereler sırasında Türkiye birkaç devlete bölünürse (Dikkat derim!) veya Güneydoğu bölgesinde bir Kürt Devleti kurulursa,yeni bir karara gerek olmaksızın onlarla da müzakere yapılacağına….”


Neymiş? Güneydoğuda bir Kürt Devleti kurulursa yeni bir karar almadan onlarla da müzakere yapılabilirmiş?


Karar ne zaman alınmış? 2009 yılında. Anlaşılıyor ki adamlar Kürt devletinin kurulması konusunda işi bitirmişler önceden de ne yapacaklarını planlamışlar. Bugüne baktığınızda işin çoktan bitirildiğini görmemek olanaksız.


İktidarda olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yönetenler ne dediler?

“Ne mutlu Türküm diyene” ilkesini dağa taşa yazmak ilkelliktir demediler mi?

Geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, Diyarbakır’da Molla Mustafa Barzani ve Şeyh Said’i anma törenleri yapılmadı mı? Hükümetin bu konuyla ilgili bir tavrını gördünüz mü?


Birileri Türkiye’nin her köşesinde yaptığı toplantılarda İstiklal Marşını mı okuyor,yoksa PKK marşı diye “ Ey Rakibi” isimli marşı mı okuyor?

Buna karşı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin bir tepkisini duydunuz mu?


BDP adındaki Kürt Partisinin Genel Başkanı S. Demirtaş “Bu ülke bölünmüştür.Artık emin oldum. Elli Bin defa da öldürseniz, bu toprakların adı Kürdistan’dır” dediğinde hükümet üyelerinde herhangi birinden bir ses duyan oldu mu?

Emperyalist Amerika var ya, çıkarlarını çok önceden belirler ve amacına zamanın koşullarına göre davranış sergiler.


Emperyalist Amerika’da 1948 yılında alınmış bir karar var. 1955 yılında ilk kez yayınlanmış bir belgede şunlar ortaya çıkıyor.


Maddelerden bazıları:


  • Amerika Senatosuna; Amerika-Devlet-Politika Planlama drektörü George Kenan tarafından önerilmiştir.Önerinin kısa özeti:

  • Amerikan menfaatları için, zalim, işkenceci,katil,rüşvetçi ve pupetçi devlet başkanları desteklenmelidir.

  • Bu devlet başkanlarının askerleri ve güvenlik elemanları CİA denetiminde Amerika’da eğitilmelidir. (Amerika’da gerek askerlerden ve gerekse emniyet kurumlarından sayısız görevliler eğitim görmüşler ve görmektedirler. (Özür dileyerek söylüyorum, 1963 yılında ben de iki yıllığına Amerika’ya eğitim için gidecektim. Kd. Üsteğmendim ve 20 gün önce tutuklandım. Sonradan gidemediğime üzülmedim tutuklandığıma sevindim. Çünkü Amerika’da Kontr Gerile eğitimi görecektim.)

  • Diktatörlerin makamlarında kalabilmeleri için kısıtlanmış ve göstermelik seçimler yapılmalıdır. O ülkenin sömürülebilmesi için halkında antikomünist bir ortam sağlanmalıdır.(Komünizmle Mücadele Derneklerini anımsayın)

  • Bunlar demokratik Amerika’nın anti-demokratik müttefikleri olmalıdır. “30.6.2009 Bülent Esinoğlu. E-posta”

Belgeleri lütfen sizler de değerlendiriniz.Yurtseverlik bunu gerektirir diye düşünüyorum.


Yayın Tarihi
07.03.2012
Bu makale 11971 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Bu yazının yorumlanacak bir yanı yok. Çok açık, çok doğru ve çok net. Güngör Türkeli yaşamını doğruya adamış bir yurtsever olduğunu bu yazıda da göstermiştir. Ne yazık ki buraya yorum yapmaya bile cesareti gerektiren bir baskı ve zulüm dönemini yaşıyoruz. Adalet ve kalkınma partisi, adaletsizliğinin kuyusuna düşmüştür. Bu halk mutlaka bu yanlışa dur diyecektir. Güngör Türkeli gözlerinden öperim. Yürekten kutlarım. Gürkut Acar

Gürkut Acar 10.03.2012

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!