Aziz Nesin demişti ki!...

İçerde seçim, partiler, çekişmeler, dışarıda, Davos, İsrail, Hamas,” ”Erdoğan gibi..” esprileri ve daha neler…

Yazılı, sözlü ve görüntülü basında doğru mu yanlış mı demeden akıl vermeler…

Ama işin özünü bilmeden,araştırmadan,kanıtlamadan.Açıkçası,bilgi ve birikimi olmadan bilir gibi yapmak…

 

Batılı emperyalistler diyor ki” Anarşi yeter değilse özel ajanlarımızla biz şiddetlendiriyoruz. (Covert action İngormation Bulletin-Günaydın 01 Ekim 1979)AKP’ in iktidar olduğu ilk yıl Şimon Peres “ AKP Türk lokumu” diyordu. Niçin böyle diyordu? Yanıtını siz bulun!.

 

CİA  gizli operasyonlarında ne yapıyor, neyi amaçlıyordu. ”Yabancı ülkelerin politikalarını yönlendiriyordu. Açıkçası seçimlere hile karıştırıyordu.

 

Devlet memurlarına rüşvet  veriyor, kendisine hizmet etmesini sağlıyordu.Bazı sendikaları ve siyasi partileri desteklerken diğerlerini eziyordu.(Özbek’in durumu aklınıza bir şey getiriyor mu?)

Kasıtlı yanlış bilgilendirme propaganda kampanyaları vs çalışmaları yapıyordu.(Küreselleşmenin şifresi. TALAT TURHAN-İLERİ yayıncılık)

 

Daha çok belge eklenebilir.Arayan ve araştıran da bu ve benzeri belgelere ulaşabilir.

 

Buralardan söz edilince aklıma hep Aziz Nesin  ustanın anlattığı bir  fıkra  aklıma gelir.

 

Antalya Sanat Evinde bir akşam söyleşiyorduk. Özel misafirimdi.Bize yakın bir  arkadaş izin istedi ve söyleşimize katıldı. Bir sıkıntısı vardı. Aziz Nesin ciddi bir sıkıntısı olduğunu anladı ve sorunu açmasını istedi.

 

Arkadaş çevresinde bir çok insan olduğunu,yalan yanlış bilgiler sergilediklerini, bilmedikleri  konularda bile en doğrusu onların söyledikleriymiş gibi de ısrarcı oyduklarını anlattı. Aziz Nesin kolay kolay gülmez. Hafifçe gülümsedi ve şu fıkrayı anlattı:

 

“Hamile bir kurbağa bahçede yiyecek bulmak için sıçrayıp duruyormuş. Rastlantı bu ya, bahçede bir kör kuyu varmış. Kör kuyuya düşmüş. Kör kuyu derin. Çıkması olanaksız. Kuyunun dibinde de küçük bir su birikintisi varmış. (Anamurluların deyişiyle Çipil) Zamanı gelmiş, yavrulamış.Yavrular su birikintisinde yüzüp duruyorlarmış. Zaman zaman da annelerine “yukarısı nasıl?” diye sorup duruyorlarmış. Ana kurbağa yukarıdaki güneşten, ışıktan, derelerden nehirlerden söz ediyormuş.Yavrulardan bir sormuş:

 

Yahu anne, dere diyorsun, çay diyorsun derya diyorsun!..O derya dediğin su bizim sudan büyük mü? Demiş.

 

Aziz Nesin yine hafifçe gülümsedi ve “İşte oğlum, çevremizde su birikintisini derya ile kıyaslamaya çalışan öyle bilgisiz insan var ki,

bizim toplum olarak asıl sorunumuz bu. Sen batılı emperyalistlerin sözüne kan, Köy Enstitülerini, halkevlerini kapat, tekke ve zaviyeleri aç, varacağın yer, yaratacağın toplum bu” dedi.

 

Bu fıkrayı yıllardır hiç aklımdan çıkarmıyorum.

Ya siz ne diyorsunuz?

Yayın Tarihi
14.02.2009
Bu makale 12961 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!