Ruhi Su

            Aramızdan ayrılalı 25 yıl oldu.

            Yıl 1974.11.Antalya Altın Portakal Festivalini yapacağız.Cumhuriyet Halk Partisi  yerel seçimi kazanmış ve Belediye Başkanlığını kazanmış. Festivali yapma sorumluluğu bana verilmiş. Ne var ki, festival programı bir önceki belediye yönetimi tarafından hazırlanmış, uygulama görevi de bize düşmüş.

            Önceki yönetimin hazırladığı program, öncekilerde olduğu gibi magazin içerikli, kültür ögesi taşımayan, özellikle politik amaçlı bir program.

            Amacımız kalıcı bir festival olmasını sağlamak, bunun için de kültür ve sanat içerikli bir festivale dönüştürmek. Sinema, edebiyat, tiyatro, müzik  vb. sanat etkinliklerin yoğun olarak uygulanması temel isteğimiz.

            Bu bağlamda, Ruhi Su’nun  festival etkinliklerinde yer alması isteklerimizin başında geliyor.

            Konuyla ilgili olarak değerli gazeteci arkadaşım  Tanju Cılızoğlu İstanbul’da en büyük destekcim.

            Tanjuyla İstanbul’da görüşüp, Ruhi Su konusunu açıyorum. Telefonla Ruhi Su’dan  randevu alıyor ve akşam Ruhi Su’nun evinde görüşüyoruz. Konuyu açıyorum. Ruhi Su ikircikli. Karar vermek için zaman istiyor. Umarsız kabul ediyor ve Antalya’ya dönüyorum. Kısa bir süre sonra bir telefon. Ruhi Su “ Tamam Güngörcüğüm, geliyorum” diyor. Dostlar hep birlikte seviniyoruz.

 

            Ruhi Su geliyor ve bir gece Konser verecek. Kim nasıl katılacak, karşı olanlar ne yapacak. Konser verilecek yer olarak Konyaaltı Öğretmenler gazinosunu belirliyoruz. Konser bileti 10 lira. Bin adet bilek hazırlıyorum. Yani bin kişilik.

 

            Konser günü geliyor. Öğretmenler gazinosu hazır. Ruhi Su hazır. Sahnede, Ruhi Su’nun sağ tarafında Belediye başkanı Selahattin Tonguç, Sol yanında da ben yerimizi alıyoruz. Olası bir saldırıya karşı tabancalarımız da belimizde. Polis gerekli önlemleri almış ama ne olur ne olmaz…

 

            Konser başlamadan önce sahnenin önüne bakıyorum, binlerce kişi kumlara uzanmış Ruhi Su’yu dinlemeye gelmiş. Deneyimli polislere soruyorum kalabalığın kaç kişi olduğunu. Çünkü bu konusu en iyi Polisler bilir. Yanıt: “En az 15 bin kişi.(Yazıyla on beş bin kişi)

 

            Tatsız bir olay olmadan, üstelik büyük coşkuyla gece yarısı sona eriyor konser.

 

             İkinci gün buluştuğumuzda  Ruhi Su’ya  ödül töreni için Aspendos’ta düzenleyeceğimiz geceye katılıp katılamayacağını  soruyorum. Aspendos’u hiç görmemiş. Birlikte gidiyoruz. Kapıdan giriyoruz, ilgiyle tiyatroyu inceliyor. Cebimden o gün  kullanılan 2.5 lirayı çıkarıp omuz üzerinden yere bırakıyorum. Olağanüstü bir tınlama. Akustik olağanüstü. Ruhi Su bir aryadan parçayı seslendiriyor. Yüzü gülüyor ve “Tamam Güngör, katılıyorum” diyor.

 

            Ödül töreni günü geliyor. Sunucu  Halit Kıvanç. O güne kadar yapılan ödül törenlerinde sahnede ünlü bir sanatçı varken  ödül alan sinemacılar tiyatroya girer ve sunucu kulisten sanatçıların geldiğini anons eder. Bunu bildiğim için Halit Kıvanç’ı Ruhi Su sahnedeyken kesinlikle böyle bir anons yapmamasını söylüyorum.

 

            Sanki inadına gibi tam Ruhi Su sahnedeyken  Halit Kıvanç kulisten ödül alacak sanatçıların geldiğini  bildiriyor.  Sen misin sanatçıların geldiğini bildiren… Tiyatroyu dolduran binlerce kişi hemen ayağa kalkıp, “Ruhi Su memleketim.Ruhi Su memleketim!... diyor. 

 

            İzleyici susmak bilmiyor…Dakikalarca sürüyor tezahurat… Susturmak yine Ruhi Su’ya  kalıyor.

 

            “Teşekkürler dostlar!... Okuyacağım dostlar!.... “ diyor ve Memleketim türküsünü okumaya başlayınca izleyici susuyor.

 

            İkinci gün yine soruyorum. “Nasıldı Ruhi Abi!... Memnun musun?

            Çok güzeldi Güngörcüğüm” diyor ve teşekkür ediyordu.

            İstanbul’a dönüşünde dostları da aynı soruyu soruyorlar. Yanıtı:

            “Bir rüyaydı dostlar!” oluyor.

 

            25 Yol önce 20 Eylül günü  rahmetli gazeteci  Mustafa Ekmekçi’ nin Ankara’da konuğum. Geç vakte kadar söyleştik. Yatıp uyumuştuk ki, Ekmekçi kapıyı çaldı. İçeriye girer girmez “Ruhi Su’yu yitirdik” deyiverdi. Aslında bekliyorduk. Ağır hastaydı,dış ülkelerde tedavisi için o günün faşist yönetimi  pasaport vermemişti.

 

            Mustafa Ekmekçi  “Güngör senin Ruhi Su ile anıların vardı biliyorum. Birini anlatsana” dimişti. Ben de yukarıda yazdığım anımı anlatmıştım ve 21 Eylül günlü Cumhuriyet gazetesindeki yazısında bu anıya da yer vermişti.

 

            Her iki önemli dostu, Abiyi  saygıyla anıyorum.

            Işıklar içinde yatsınlar

            

Yayın Tarihi
22.09.2010
Bu makale 14471 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!