Bir Anı

           27 Mayıs 2011 tarihli The Woll Street Journal gazetesindeki bir haberi yeniden okuyunca yıllar önce yaşadığım ilginç bir olayı anımsadım.

 

           Haber özetle şöyle:

 

           “Dünya’da, yerin derinliklerinde yer alan ağır petrol dönemi başlıyor.Bu petrol rezervi  de başta Türkiye’nin Güneydoğusu olmak üzere Ortadoğu’da bulunuyor.

            Güneydoğu’da, Suriye ve Irak sınırının Türkiye tarafındaki topraklarında  çok derinlerde bulunan ve teknik tabiriyle “Ağırlaştırılmış Petrol”  olarak bilinen petrolü Chevran, Exxon ve BB gibi çok uluslu devlerin iştahını kabartmaya başladı.

           Ağır petrolü çıkarmak için 600 Fahrenheit derecelik buhar, bulunduğu alana basınçla veriliyor. Böylece hafifleyen petrol yüzeye hızla çıkıyor”

          12 Eylül 1980 darbesinden bir buçuk- iki ay sonra…Ankara’da Kültür Bakanlığındayım.

Milliyet gazetesinde çalışan muhabir arkadaşım Nihal Alp telefon ediyor ve yardımcı olmamı istiyor.

          Konu şu: Yeğeni o yıl Petrol Mühendisliği eğitimini tamamlamış, Mobil şirketinin açtığı bir sınavı kazanmış, öğrenim için Amerika’ya gidecek. Sınavı kazanan bir arkadaşı daha var. Benim Hava Harp Okulunda Tabur Komutanım olan Kurmay Binbaşı (Sonradan General ve şimdi Antalya’da yaşıyor) Şerafettin Mıhçakan  Generalimin oğlu.Mıhçakan Generalimin oğlu vizeyi almış ve Amerika’ya uçmuş. Ama Diyarbakır doğumlu olduğu için Nihal Alp’ın yeğeni vize alamıyor ve yardım etmemi istiyor.

         Sonra’dan Korgereral’liğe kadar yükselen devre arkadaşım Kurmay Alb. Ali Güllü Konsey Genel Sekreterliğinde görev yapıyor. Telefon açtım ve;

         “Sevgili devrem, Bir insanın Diyarbakır’da doğması suç mu?” deyince şaşırdı.Durumu anlattım. “Bekle!.Sana bir devre arkadaşımız telefon edecek!” dedi ve telefonu kapattı. Gerçekten az sonra bir devre arkadaşım telefon etti.Teğmenliğinden bu yana görmediğim arkadaşım Dursun Özbek’ti telefon eden.

         Özbek’le olan anımız da ilginçti.

         Özbek Pilot Teğmen ve Merzifon üssünde F-86 pilotuydu. Bir gün uçuşta böbrek sancısı tutar. Sancı dayanılmaz biçimdedir. Kuleye bilgi verilir ve Dursun Özbek arkadaşımız koluna girerler ve meydana sağlıkla inmesini sağlarlar. Doktorlar Gülhane Askeri Tıp Hastanesine gönderir. Hemen ameliyat edilir ve böbreğin biri alınır ve Dursun Özbek sağlık nedeniyle askerlikten ayrılır.

         O yıllarda, Ankara’da  Orduevinde Dursun’la birkaç kez karşılaştık.Bana Emniyete gireceğini söylemişti.Meğer Milli Emniyete girmiş ve basamakları aşarak o günlerde Milli İstihbarak Ankara Bölge Başkan Yardımcısı olmuş.Yardımcı olacağına söz verdi ve sözünü de tuttu. Kısa süre sonra da oğlumuz Amerika’ya uçtu.

         Gencin bir özelliği daha vardı. Türkiye’de ilk kez “Katı Petrol Nasıl Yüzeye Çıkarılır” konusunda çalışma yapmış, bu çalışmasını da Üniversite Bitirme Tezinde yazmış ve büyük ilgi görmüş.

         İki delikanlımız Dört Yıl Eğitim gördükten sonra Türkiye’ye döndüler. Mıhçakan’ın bir üniversitede öğretim üyesi olduğu yönünde bilgiler aldım ama kesin bilmiyorum.Ancak Diyarbakırlı kardeşimiz  Türkiye Petrollerinde çalıştı ama kısa süre sonra işine son verildi. İşinden ayrılır ayrılmaz. Mobil hemen kaptı. Öncesinde de Mobil kendi bünyesinde çalıştırmak üzere ısrarla istiyor ama delikanlı “Türkiye’de çalışacağım” diye Mobil’e olumlu yanıt vermiyordu. Bu kez Mobil’in isteğini geri çeviremedi ve kabul etmek zorunda kaldı. Kısa süre sonra delikanlımızın Avustralya’da Mobil firmasının Genel Müdürü olduğu yolunda bilgi edindim.

         Dikkatle incelendiğinde, Türkiye üzerinde oynanan oyunların başında petrol ve bu konunun uzmanları gelir. Hakkari dağlarında yıllar önce Altı petrol Mühendisi, Jeolog kaybolmuş ve  aradan çok zaman geçtikten sonra da dağlarda kemikleri bulunmuştu.Siirt yanlarında yine yıllar önce  bir köyün yakınlarında ABD şirketlerinden biri petrol aramaktadır.Bir ara petrol bulunur. Petrolün bulunduğunu gören 12-13 yaşlarında bir çoban “Petrooool!..” diye bağırarak köye doğru koşar. İkinci gün çocuk kaybolur ve bir daha bulunmaz.

          Bu haberle ilgisi neydi diyenler olabilir. Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde katı petrol bulunduğu söyleniyor, çıkarılması konusunda da  bir çaba görülmüyordu. Petrolün bulunduğunu bizim yetkililerimiz değil Amerikalı yetkililer açıklıyor.

         Emperyalist ülkeler, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere yıllar öncesinden başlayarak “ azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeleri nasıl sömürürüz” diye oturup düşünüp planlar projeler yapmış ve uygulamışlardır.

        1890 yılında düzenledikleri 22 maddelik hedefte, “Saçma nazariyeleri ortaya atarak halkı gayrıkabili (uygulanamaz) tatbik fikirlerle dolambaçlı yollara sevk edilmeli.”

        Başka bir maddesi de şöyle: “Meşru hükümet tarzlarından mutlak istibdada gitmeli.”

        Bir başka Madde: “Mali İstikrar bozulmalı, iktisadi krizleri çoğaltmalı, spekülasyonlar enflasyonlara yol açmalı, altın mahdut ellerde  toplanmalı, muazzam servetleri felce uğratmalı.”

         1960-70’ li yıllarda oluşturdukları planlar, ya da ortaya koydukları yeni ilkelerde de “Geleneklerini, göreneklerini bozun, dillerini unutturun” diyorlar. Bir başka yerde de “Tarih ve matematik okutmayın. Sorgulayan insanlar olmasın” diyorlar. Baktığınızda uygulamalara değişmeden sürdürüldüğünü görmek güç değil.

       

        

   

    

Yayın Tarihi
29.07.2011
Bu makale 14474 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!