Entrika Çemberi
Texe Marrs
23 Ocak 2002
Son zamanlarda dünyada ve Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar, bütün insanlık alemi için
endişe vericidir.
21 yıl önce;
Texe Marrs sekiz yıllık bir araştırmadan sonra bu “gizli öğreti”nin sır perdesini araladı.
“Ordo Ab Chao / Kaostan Kaynaklanan Düzen”
21 yıl önce;
Bu kitaptaki öngörüler ve anlatılanlar “komplo teorisi” olarak kabul gördü.
Süper zenginlerin idare ettiği bir DÜNYA KOMPLOSU var mı ?
Bu zengin fesatçıların oluşturduğu kuvvet sahibi grup, gizemli İLLUMİNATİ oluşumun
adamları mı?
Bizi kontrol eden bu görünmeyen gücün; evlerimizi, ailelerimizi ve hayatlarımızı tehlikeye
atacak gizli bir gündemi var mı?
(İlluminati, 1575’te İspanya’da bulunan ve özellikle ruhani kudret sahibi olduklarını iddia
eden bir dini parti veya bu partinin üyeleriydi. Ç.N.)
Karşı karşıya bulunduğumuz bu acımasız durumu ciddiye almak zorundayız.
Bugün birçok insanın şiddetle karşı çıktığı, diğerlerinin ise kurnazca gizlemeye çalıştığı, söz
konusu bu tehlike, gerçeğin ta kendisi.
Kendilerinin “İlah” olduklarına inanan, kötü ruhlu bir avuç adamın, dünyanın son günlerinde
gözü dönmüş bir şekilde, küresel bir entrika çevirdikleri görülmektedir.
Eğer entrikaları başarılı olursa, özgürlüklerimizi sona erdirecek ve yerkürenin her bir köşesine
felaket ve kaos getirecekler.
Onlara göre, İlluminati’nin İç Çemberinde bulunan on adamın, yerine getirmeleri gereken
şerefli bir görevi var.
Bu görev, küresel hakimiyeti ele geçirmek ve Tanrı ile kutsadığı kulları üzerinde mutlak bir
zafer kazanmak.
İç Çember; alt düzey, emir erlerini kullanarak, ABD’nin siyasal sürecine hakim olmayı
başarmıştır.
Göreve gelen ABD başkanı ve diğerleri, köle gibi, Dünya Hükümeti ve küresel mali düzen
için, hazırladıkları gizli gündeme hizmet etmeye devam ederler.
Sağ ya da sol kanat, Cumhuriyetçi ya da Demokrat, bu iki siyasal taraf arasında hiç bir fark
yoktur.
Güce tapmaları zekalarını ele geçirmiş ve hislerini köreltmiş.
Doğa üstü güçlerin var olduğu iddiasında bulunan ve 2000 yılından itibaren dünyada totoliter
bir “Yeni Dönem Krallığı” kurmak için esrarlı bir stretejiyi, “Ordo Ab Chao / Kaostan
Kaynaklanan Düzen”i geliştirenler.
Çok gizli tutulan kararları ve gündemleri; savaşlar, devrimler, bilimsel keşifler, hastalıklar,
kıtlıklar, ekonomik krizler, ve çöküşlerdir.
Tüm bunlar İlluminati’nin gizli oturumlarında alınan kararlar.
Dünyada yaşayan 7 - 8 milyar insanın geleceği bu on zalim adamın zihinlerinde planlanıyor.
Birçok Amerikalı, İç Çemberin varlığı hakkında çok az şey biliyor ya da habersiz.
İç Çemberin seçkin üyeleri, devasa ve uzaklara yayılmış İmparatorluğun beynini, düzenini ve
yönetim kurulunu oluşturuyorlar.
Bu dünyanın en çok tanınan, en etkili binlerce siyasetçisini, bankacısını, genel müdürünü,
mühendisini ve dini liderini koordine eden ve uluslararası sınırları aşan bir imparatorluk.
İnanılmaz derecede zengin, korkunç derecede imtiyazlılar.
“İşe yaramaz yiyiciler” olarak nitelendirdikleri insan topluluklarından sosyal anlamda
kopukturlar.
Toplandıkları zaman, bu bir araya gelişi “tanrıların meclisi” olarak tanımlarlar.
Muazzam boyutlara ulaşan zenginlikleriyle; arkadaşlarını ve dostlarını ödüllendirme,
düşmanlarını cezalandırma yeteneğine sahiplerdir.
Sonradan hizayı bozanların, dik başlı hizmetkârların, kararlı ve caydırıcı bir şekilde icabına
bakılır.
Başkan Kennedy ve daha sonra kardeşi Robert başlarından vurularak ortadan kaldırılmıştır.
Benzerleri dünyada, sayılmayacak kadar vardır.
Rus Gorbachev ile birlikte yeni dünya düzeni oluşturulması ve Çin’in eskiyen Kızıl Komünist
Elitine, İlluminati üyeliğinin olağanüstü avantajları ile ödüllendirmeler.
İç Çemberin üyelerinin ağzından söz çıktı mı, çevreci çılgınların, tuhaf feministlerin, gizemli
rahiplerin ve doğulu mürşitlerin, sosyalist düzenbazların, sağlık kuruluşlarının ve virüs üreten
laboratuvarların kasalarına, birdenbire milyonlarca dolar giriyor.
Para fonları, medya desteği, bilimsel yardımlar ve iş dünyasının parlak fikirleri; liberal ve
ılımlı “think tank”lerin dinî sol ve sağ organizasyonların, kiliseler ve papazlıkların, radikal
neo-nazi birimlerin, homoseksüel lobilerin, insan hakları organizasyonlarının ve silah kontrol
gruplarının önüne seriliyor.
İç Çemberin üyeleri ahlaksızdırlar, insanlığa karşı işledikleri suçlar ve Tanrıya karşı asi
tavırları yüzünden hiç pişmanlık duymazlar.
Hiç suçluluk hissetmezler.
Şeytana “Işığın Babası” olarak taptıkları sapıkça ibadetten yeterince anlaşılacağı gibi tam
anlamıyla kötü ruhlu ve şeytani bir kişilikleri vardır.
İç çemberin örümcek ağının izlerine, gizli çemberinden başlayarak; Beyaz Saray, ulusal
sınırların ötesi, Kremlin ve Vatikan’a kadar rastlanıyor.
İç Çember sahip olduğu büyük gücü, kaos yaratarak, anlaşmazlıklara, kan dökülmesine ve
katliama sebep olarak koruyor.
Haber alma teşkilatlarını, milli güvenlik kurumlarını ve dünyanın süper güçlerine ait silahlı
kuvvetlerini kontrol ediyor.
Hassas bir denge kurmak veya “Kaostan Kaynaklanan Düzen Kurmak” ihtiyacı
duyduklarında, bu grupları kullanmaktan geri kalmıyorlar.
İç Çember ve etrafındaki delegeler ile yardımcıları, hükümetlerin en üst düzeylerini kendi
istedikleri gibi düzenleyerek, devamlı olarak geri planda çalışıyorlar.
Hisse senedi, hazine bonosu, döviz, değerli maden, tarım ya da ticaret piyasalarını kullanarak
servet transferi yapıyor; seçtikleri kişileri destekliyor ve büyük, çok uluslu şirketleri bir çatı
altında topluyorlar.
Bu kitapta, küresel anlamda, bütün sorularınıza, tüyler ürpertici, cevapları bulacaksınız.
21 yıl önceye ait;
Yazardan Türk okuyucusuna özel bir mesaj...
Kitabımın Türkiye’de basılması ve Türk okuyucusu ile kendi dilinde buluşması gerçekten çok
önemli bir dönüm noktası.
Zira Türkiye, 65 milyonluk nüfusu ile gezegenimizdeki diğer 175 ülkeden çok farklı bir
konuma sahip.
Ankara’da ya da İstanbul’da yaşananlar, kesinlikle sonraki yıllarda, Afrika'daki Nijerya’dan
Avrupa'daki Almanya’ya oradan ABD’ye kadar birçok bölgedeki gelişmeleri etkiler.
Bundan dolayı, yeni dünya düzeninin komplocu liderlerinin, (İlluminati’nin adamları)
Türkiye’yi, kendileri için bir dayanak noktası ya da dünya hakimiyetlerine giden yolda bir
anahtar olarak görmeleri şaşırtıcı olmamalıdır.
Türkiye sıradan insanların yaşadığı bir ülke değil.
Miras aldığı tarih yüzyıllar boyunca global gelişmeleri etkilemiş, nüfusunu genç eğitimli
erkek ve kadınların oluşturduğu bir ülke.
Osmanlı İmparatorluğu, sanatsal, bilimsel ve kültürel başarılarıyla ve tabii ki askeri gücüyle
halen batılı güçlerin zihinlerindeki yerini muhafaza etmektedir.
Tabii ki ülkenin eşsiz tarihi; Hititler, Helen uygarlığı ve Bizans dahil olmak üzere, milattan
önce ikinci milenyuma kadar izlenebilir.
Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından, 1923’te, Türkiye Cumhuriyeti kurulurken
gösterilen olağanüstü başarıları biliyoruz.
Türkiye, dünya meselelerinde hissedilir bir güç merkezi olacak.
Söz konusu komployu yürüten Elit tabakanın nihai hedefi, başkenti Kudüs olacak bir dünya
hakimiyeti kurmak.
İlluminati’nin arkasındaki beyinler, Büyük İsraillerinden, Türkiye’yi ve tüm Dünyayı
Hakimiyetleri altına almanın planlarını yapıyorlar.
İlluminati’nin karanlık beyinleri, Türk milletinin anahtarını ele geçirebilirlerse, sadist ve
açgözlü hedeflerine ulaşma yolunda uzun bir mesafe kat etmiş olacaklar.
Tamamen kontrolleri altına alamadıkları bir Türkiye, bu misyonlarını imkansız hale getirmese
bile, şüphesiz ki, bir hayli zorlaştıracaktır.
Türkiye’nin de fethedilmesi gerektiğine inanıyorlar.
Mümkünse sinsi komplolarla, Ekonomik yıkımlarla ya da gerekirse kaba güç kullanarak.
Türkiye şeytani amaçlara hizmet eden bu adamların önünde, bir ahlak duvarı, bir kutsi bariyer
olarak çıkabilecek mi?
Yoksa Anadolu insanı da dünyada örneğini gördüğümüz diğer uluslar gibi başarısız olarak, bu
sinsi şemanın tuzağına mı düşecek?
SÖZÜN ÖZÜ;
“Komplo teorisi diyerek, konuyu kapatmak standart bir psikolojik savaş tekniğidir.”
Oktay SİNANOĞLU