Doğal Afetler, Yangınlar, Sel, Deprem ve Salgın Hastalıklar

Doğal afetler son zamanlarda yer küremizde sık yaşanmaya başlamıştır.

Ülkemizde de çok sık yaşanmaktadır.

Yer kürenin yaşlı bir gezegen olduğunu biliyoruz.

Afetlerin sebep, sonuç ve önlemleri konusunda uzmanlar önemli bilgiler sundular.

Ancak, uzmanlık alanı olmayanlar da, akla hayale gelmeyecek iddialar, haberler, eleştiriler ve öneriler de bulundular.

Coğrafyamızda binlerce yıllık çam ağaçlarımız, çabuk yanan ormanlar olmadığı, özellikleri ve güzellikleri uzmanlarca açıklanmıştır.

Dünyada orman yangınlarının yüzde doksan insan kaynaklı çıktığı biliniyor.

Ormanlarımız, neden, niçin, nasıl, yanmaktadır sorusunu sormamız lazımdır.

Asıl bunların cevabını araştırmamız şarttır.

Başka ülkelerde bu araştırmalar yapılmaktadır.

Yangınların söndürülmesindeki, eksik, yanlış, hataların eleştirilmesi çok değerli, ancak önleyici öneriler çok daha değerlidir.

Çözüm yollarını araştırıp, önlemler geliştirmek geleceğimiz için kaçınılmaz.

Toros dağlarında yüzyıllardır yaşayan, Türkmen Yörükler, ormanı, ağacı yakmazlar, yaşatırlar.

Kültürlerinde ağaç kutsaldır. Yanan alanlar yaşadıkları yerleşim yerleri, köyleridir. Mahalle değildir. Dilerim köylerini terk etmezler.

Önümüzdeki günlerde özellikle dünyanın gündeminde doğal afetler yer alacak ve çok konuşulup tartışılacaktır.

Yaşananlardan çıkarmamız gereken dersler vardır.

Doğal yaşam alanlarımız ve eko sistemi oluşturan binlerce canlar yandı kül oldu.

Telafisi çok uzun yıllar alacaktır. Kaybedilecek zaman, telafisi olmayan en büyük değerdir.

Ekonomik boyutların telafisi vardır, ancak yok olan canları geri getirmek mümkün değildir.

Bu süreçte, vatandaşlarımızın yardımseverlikleri, her şeyin önüne geçmiştir.

Güzel değerlerimiz törpülenmiş olsa da, yok olmadığını gördük ve yaşadık.

Toplumsal dayanışmanın çok güzel örnekleri yaşandı.

Bunun yanı sıra, sosyal medya ve benzer iletişim ağlarında, bilgi kirliliği, panik ve kaos oluşturma çabaları da göz ardı edilmemeli.

Bulunduğumuz coğrafya ve ülkemizin konumu dikkate alınarak emin olmadıkça, paylaşımlarımızda daha duyarlı olmakta fayda var.

Buna rağmen insanlarımız, paniklemeden afeti söndürmeye yoğunlaşarak, basiretli bir sınav vermiştir.

Bu arada düşünce kirliliği ile güvensizlik oluştu.

Siyasetçilerin konuşmalarından bir yorgunluk ve bıkkınlık doğmuştur.

Ülke siyasetinde, güven sorunu bulunmaktadır.  İktidarın da  muhalefetin de güven kaybettiği görülüyor.

Bu güven eksikliği insanlarımıza da yansımaktadır.

Eskiden az buçuk insanlarımızı birleştiren, toplumsal dayanışmayı artıran, doğal afetler bile, ayrışma konusu olabiliyor, yaraları sarmaya fırsat kalmıyor.

Güven olmaz ise olmaz.

Ailede, iş dünyasında ve ülkede güven olmaz ise olmaz.

Geçmişte, ülkemizde bunun acı örneklerini yaşadık ve ağır bedeller ödedik.

Ülkemizin yöneticileri, muhalefeti, kurum, kuruluşları ve insanlarımız, hep birlikte ciddi bir özeleştiri yapmamızda büyük faydalar var.

Ülke yöneticileri, sorumlu kurum ve kuruluşlarımız, yapılan eleştiri ve önerileri değerlendirerek, sistem ve önlemleri yeni baştan günceller, bir daha benzer acılar yaşanmaz umarım.

Özeleştirinin olmadığı yerde gelişme de olamayacağını hepimiz biliyoruz.

Afetler karşısında, insanoğlunun aczini gördük; bir yağmur damlası için dualar etmeye başladık, hakikati fark ettik.

Her günün sonunda, ben bugün, kendim için, ailem, ülkem ve insanlık için ne yaptım diye kendimizi sorgulamalıyız

İki günümüz birbirine eşit olmamalı, üzerine koyarak devam etmek zorundayız, koşullar çok hızlı değişmektedir.

Gelecek kuşaklarımıza, yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğumuz vardır.

Doğal varlıklarımız, canlarımız, yandı kül oldu, çok üzgünüz.

Ancak yüreğimizdeki sevgiyi, masumiyetimizi yakmamalıyız.

Ülkemizin hüzünlü ve mutlu günlerinde, birlikte hüzünlenip, birlikte sevinmeyi başarmak zorundayız.

Ülke olarak, sevgi, hak ve hakikatin üzerine geleceğimizi inşa edebiliriz

Yaşam biçimimiz, siyasi tercihlerimiz, ideolojimiz ve etnik kökenlerimiz, farklı olsa da hep birlikte bu vatana sahip çıkarsak hepimize yeter.

Sözün özü,” bin nasihatten bir musibet hayırlıdır.”