“Köylü milletin efendisidir.”
“Mahalleli milletin efendisidir.” Olur. Anlamını yitirir. Bu örnekten devam edelim.
Köyler bir anda Mahalleye dönüştürülünce, başta tarım ve hayvancılık olmak üzere, mülkiyet, imar, ekonomik, hukuksal, çevresel en can alıcısı sosyolojik ve kültürel boyutlarıyla karşımıza sorunlar yumağı çıkmıştır.
1924 tarihli Köy kanununda; Köy: cami, mektep, otlak, yaylak, baltalık gibi orta malları bulunan, toplu veya dağınık evlerde oturan insanların, bağ, bahçe ve tarlalarıyla birlikte teşkil ettikleri, nüfusu iki binden az olan yerleşim birimi olarak tanımlanmıştır.
Köy, yönetimi köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere, karar organları seçmenler tarafından oluşturulan bir mahalli idare birimidir.
12 Kasım 2012 de Büyükşehir yasası ile 16 bin 220 köy bir anda mahalleye dönüştü.
2011 yılı itibariyle ülkemizde köy sayısı 34.396 iken; bu sayı yarı yarıya azalmış oldu.
Köylerin mahalleye dönüştürülmesiyle birlikte köy tüzel kişiliğinin ortak mallarının mülkiyeti belediyelere geçti. Kullanım biçimleri bir anda amacının dışına çıkmaya başladı.
Köyler bundan böyle belediye mahalle yasalarına tabi oldular.
Tarımsal üretim başta olmak üzere, idari, hukuki ve diğer birçok konuda, içinden çıkılmaz sorunlara çözüm arayışı derdine düşüldü.
Bir deli kuyuya bir taş attı, kırk akıllı çıkarmak için çırpınmaktadır.
Köylerin adını kırsal mahalle yapalım önerisi tartışılmaktadır.
Köyler kendi içinde bağlı mahallelerden oluşan yerleşimlerdir, mahalle olamaz.
İdari, hukuki, ekonomik kayıplar belki giderilebilir, bunu uzmanlarına bırakalım.
Biz daha önemlisi, tarihi ve kültürel boyutuna bakalım.
Yakın tarihe kadar, ülke insanımızın yüzde sekseni köylerde yaşamaktaydı.
Sanayileşme ile başlayan şehirleşme sonucu köylerden kentlere göç başladı.
Ancak insanlarımızın köyleri ile bağları günümüzde de devam etmektedir.
“KÖY” kavramı ortadan kaldırılarak, dağın tepesindeki köyümüz “MAHALLE” yapıldı.
Tarihi bir kurum ve kavram ortadan kaldırıldı.
Köyler tarım ve hayvancılığın üretim alanlarıdır. İneği, koyunu, keçisi, tavuğu, kazı, ördeği, köpeği, kedisi ile bir mahalle değildir.
Köy; tarla, bağ, bahçelerinde meyve ve sebzeler üretilen üretim alanlarıdır.
Köy; ormanları, meraları, tepeleri olan, çayların, derelerin aktığı temiz hava temiz çevrenin adıdır.
Köyün, asırlardır gelen bir kültürü, örf, adet, gelenek ve göreneği vardır.
Köy mahalle olunca, kavramlar, anlamlar, deyimler, isimler, anılar anlamını yitiriyor.
Yüzlerce yıllık resmi kayıt, tapu ve benzer belgeler, bilgiler, nasıl olacak, bunları nereye koyacağız, hepsi de havada kaldı.
Köy, yüzlerce edebi eserlere, romanlara, hikayelere, masallara, şiirlere, türkülere, şarkılara girmiş, filmlere konu olmuştur.
Köylere dokunmak, tarihe dokunmaktır, Anadolu insanına dokunmaktır, kültüre, gelenek göreneğe dokunmaktır, hikayelere, romanlara, türkülere dokunmaktır.
Benim köyüm yedi mahalleden oluşmaktadır; mahallelerin adları geçmişe dayanmaktadır, ayrı ayrı kabristanlıkları, anıları, hüzünleri, sevinçleri, hikayeleri vardır.
Köy kavramını ve adını kaldırmakla bütün bunların hepsi de anlamını yitirdi; boşa çıktı.
Yüzlerce yıllık hafıza siliniyor, bu çok tehlikelidir.
Toplumun kültürel değerlerine dokunmayınız; kimliğimiz, kişiliğimiz bozulur.
Kültürel değerler ekonomik değerlerden daha önemlidir.
Köyümüz köy olarak, mahallemizde mahalle olarak kalsın.
“Köylü milletin efendisidir.”
Efendice köyümüzü geri istiyoruz, efendice veriniz.
Hatadan dönmek erdemdir.
Sözün Özü
Toplumun kültürel değerlerine dokunmayınız; kimliğimiz, kişiliğimiz bozulur.