ALGI

Doğadaki dostlarımız ve sokak hayvanları

Evrenin var oluşunun odağında insanın olduğunu biliyoruz.
İlahi inanışa göre Allah; “Gökleri ve yeri yarattı, karanlıkları ve ışığı yarattı.” 
İnsanların ve diğer canlıların ise çift yaratıldığı bildirilmektedir.
Yaratılmışlarda son amaç insan, insan hayatına fayda sağlama, insan hayatını kolaylaştırmadır.
İnsanlar bu mükemmel ekosistem içinde dengeleri bozmadan, birlikte yaşamanın mutluluğunu başarabilir.
Fransız edibi Alphonse de Lamartine, 1833 yılındaki İstanbul ziyareti izlenimlerinde Türklerin tabiata bakışını şöyle ifade etmektedir.
“Türkler bütün canlı varlıklarla barış içinde yaşıyorlar.
İster ağaçlar ister kuşlar ya da köpekler olsun, Tanrının yarattığı her şeye saygı gösteriyorlar.
Hayırseverlikleri, bizde terk edilen ya da zulüm gören bu zavallı türleri de kucaklıyor.”
Eskiden hayvanlarla insanlar akraba gibi bir arada yaşarlardı.
Köpekler İslam dininin hükümleri gereğince evlere sokulmazdı.
Ancak sokaklarda beslenirdi.
Kediler, evlerin davetsiz misafirleriydi.
İyi kötü her hayvana dostluk ve misafirperverlik gösterilir ve konuklandırılırdı.
Ağaçlara bacalara leylekler yuva yaparlardı.
Çatı aralarında kırlangıçlar uçuşur, kuş yuvalarına el sürülmezdi.
Yuva bozanın günahı büyüktü.

Kanarya, saka, muhabbet kuşu, papağan gibi kuşlar dışında, kumru ve güvercinler gibi kuşlar kafeste beslenmezler.
Selçuklu ve Osmanlı döneminde bitki ve hayvanlara gösterilen merhamet ve hoşgörünün esas nedeni inançlarından gelmektedir.
Enam Suresi 36. Ayette şöyle geçer: “Yeryüzünde yürüyen bütün hayvanlar ve kanatları ile uçan bütün kuşlar da ancak sizin gibi birer ümmettir.” Benzer başka ayetler de bulunmaktadır.
Bu dönem içinde hayvanların bakım ve korunması için kurulan vakıfları, sokak hayvanlarının tedavileri için kurulan hayvan hastanelerini, kuşların sığınmaları için cami ve evlerin dış duvarlarında estetik yönüyle muhteşem kuş evlerini görmekteyiz.
Osmanlıda batılılaşma hareketleri ile birlikte, sokak hayvanları algısı da değişmiştir.
Sokak hayvanlarına ilk devlet müdahalesi ikinci Mahmut döneminde başlamıştır.
Gece vakti Galata civarında, alkollü bir İngiliz turistin köpeklerin saldırısından korkarak, çıktığı duvardan düşüp ölmesi, İngiltere sefaretinin saraya sert bir nota vermesine sebep olmuştur.
Bu olay üzerine şehirde aylar süren köpek avı başlatılmıştır.
Köpeklerin toplanmasına en büyük tepki Müslüman ahalinin yaşadığı mahalle sakinlerinden ve Müslüman din adamlarından gelir.
Tüm itirazlara rağmen toplanan on binlerce sokak köpeği Marmara Denizinde bulunan Sivri Adaya terk edilir.
Adada su ve yiyecek bulamayan köpekler bir süre sonra açlıktan birbirlerini yemeye başlarlar.
Özellikle geceleri köpeklerin acı uluma sesleri İstanbul’un kıyılarına kadar ulaşır.
Adada yaşanan bu dram halkın huzurunu kaçırır ve halkta büyük tepki oluşturur.
Nihayet İstanbul’un kayıkçıları sürgündeki sağ kalmış köpekleri şehre geri getirirler.
O günlerden sonra Sivri Adanın adı Hayırsız Ada olarak anılmaya başlamıştır.
İstanbul’da ikinci köpek toplama operasyonu, İstanbul’da görevli yabancıların şikayetleri nedeniyle Sultan Abdülaziz döneminde yaşanır. 
Toplanan köpekler tekrar Hayırsız Adaya gönderilir.
Daha önce yaşanmış olan dram daha da vahşice yaşanmaya başlamıştır.
Bu olaydan kısa bir süre sonra İstanbul’da tarihin en büyük 1870 Beyoğlu yangını yaşanır.
Şehir halkı, sokak köpekleri olsaydı havlayarak uyarırlar, felaket bu büyüklükte yaşanmazdı, diye tepki gösterirler.
Köpek toplama işinden bu kez erken vazgeçilir.
Alman İmparatoru ikinci Wilhelm’in İstanbul’a gelişi sırasında, ikinci Abdülhamid döneminde, sokak köpeklerinin şehir dışına gönderildiği söylenir.
Ancak ikinci Abdülhamid’in saray doktorlarından Mavroyani Paşaya sokak köpeklerinin davranış ve yaşama biçimlerini inceleme görevi verdiği biliniyor.
Ayrıca kuduz hastalığı ile mücadele etmek üzere Fransız Pasteur Enstitüsü ile işbirliği yapılarak dünyadaki üçüncü Kuduz Enstitüsü İstanbul’da kurulur.
Burada görev almak üzere, çok sayıda hekim salgın hastalıklar konusunda eğitim almak için yurt dışına gönderilir.
Son olarak batılı unsurların baskısıyla, Dahiliye Nazırı Talat Paşa sokak köpeklerinin toplanıp Hayırsız adaya bırakılmasını emreder.
Yerli Müslüman halkın hayvanlar ile kurduğu merhamete dayanan ilişki, hayal ve batıl inanç olarak değerlendirilir.
“Ses ve görüntü kirliliği nedeniyle medeni dünyanın yüzüne nasıl bakarız.” düşüncesiyle
binlerce köpek toplanarak Adaya bırakılır. 
Önceki yıllarda yaşanan vahşi dram tekrarlanır.
1912 den 1925 e kadar talimatnamelerde sokak hayvanları ile ilgili bir hüküm yok.
1930 da çıkarılan Umumi Hıfzıssıhha Kanununda kuduza karşı alınacak tedbirler vardır.
Ülkemizde geçmişte yaşanan ve hafızalardan silinmeyen, utanç verici olumsuz uygulamalardan uzak durulmalıdır.
Yürürlükteki Hayvanları Koruma kanuna sahip çıkarak, hassasiyetlere saygı gösterilmelidir.
Avrupa da çözüm ise, sokak hayvanı barınakta bir müddet sahiplendirmek için bekletiliyor.
Sahiplenen bulunmaz ise uyutuluyor.
Ülkemizde ise, öldürmek yok, yaşatmak vardır, genelde hayvanlara merhametli davranılır.

SOKAK HAYVANLARI HAKKINDA BİLİNEN 12 YANLIŞ BİLGİ 
1.    Sokaktaki Kedi ve Köpekler Mikropludur.
- Para, TV kumandası, otobüs askısı hayvanlardan on kat daha mikropludur.
2.    Sokak Köpekleri İnsanlara Saldırır.
-Kendisine kötü davranana ve korktuğuna tepki verir. İyi davranan insanın en büyük dostu olur. İnsanlardan gördükleri zulüm neticesinde birçoğu zaten korkaklaşmıştır.
3.    Sokak Hayvanları Nasıl Olsa Yiyecek Bulurlar.
-Varsa bulur, yoksa bulamazlar. Kapalı çöp konteynırlarını, bağlanmış poşetleri açamaz. İnsanlar açığa yiyecek bırakmazlarsa aç kalır, hastalanır ve ölür.          
4.    Sokak Köpekleri Gördükleri Her Arabaya Saldırıyor.
-Köpeklerin arabaya saldırmadığını, dönen tekerleklerin onlarda içgüdüsel tepki yarattığını anlamamız gerekiyor.
5.    Kaşınan Sokak Köpekleri Uyuzdur, Pirelidir, Hastalıklıdır.
-Her kaşınan köpek uyuz değildir. Her kaşınan insanın uyuz olmadığı gibi. Sokak hayvanları mevsimsel olarak tüy dökerler, tüy yenilerler.
6.    Sokaktaki Kedi ve Köpek Birbirlerine Düşmandırlar, Huzur Bozarlar.
-Eğer hepsi huzurlu ise ve karınları doyuyorsa birbirlerine müdahale etmezler.
7.    Sokak Hayvanları Bakımevlerinde Güvence Altındadır.
-Sokak hayvanlarının yeri sokaktır. Mutlu olduğu alanda, kendisine iyi davranılacağı ümidiyle insanlar ile bir arada olmayı tercih eder.
8.    Sokak Hayvanları Kuru Ekmekle Beslenebilir.
-Sokak hayvanları kuru ekmek yemez. Ekmeği, yemek suyu ya da kuru mama ile papara yaparsanız doyurucu olabilir yerler.
9.    Sokak Hayvanları Yararsızdır.
-Özellikle köpeklerin koruma içgüdüleri yüksek olduğu gibi kedilerle birlikte sokaklardaki fare, böcek, sürüngen ve haşerelerin evlere girmesini engeller.
10.    Sokak Hayvanları Hissiz ve Çevrelerinde Olup Bitenlere Duyarsızdırlar.
-Öyle bir hissederler ki. Depresyona girip intihar bile ederler. 
Aile bağları vardır, yavrularını severler. Sevindiklerinde köpekler kuyruklarını sallayarak, kediler esnemeleri ile size belli ederler. 
İnsanlar gibi kendi aralarında bazen kavga ederler.
11.    Sokak Hayvanları Ortalığa Pislik Saçar.
-Sokak hayvanları insanlar gibi çatalla yemek yemezler. Ağızları bağlı torbaları patileri ile açmaları mümkün değil, dişlerini kullanırlar. Sokak hayvanlarının yegane beslenme kaynağı olan çöp torbalarının, geldiği halden memnun değilseniz, kapınızın önüne bir kap mama koyabilirsiniz. Onlar da size sevgi gösterip dost olacaklardır.
12.    Sokak Hayvanları Sürekli Çoğalıyorlar.
-Sokak hayvanları kontrolsüz üredikleri takdirde nüfusları çoğalmaktadır.
İnsanlar olarak onların nüfuslarını kontrol altına almak bizlerin görevidir.
Özellikle yasa gereği belediyelerin görevidir. Düzenli tarama yapılarak nüfus kontrol altına alınır.

Köpekler yaratılış gereği, insanlarla birlikte yaşama biçimine sahiptir. 
Köyde ve kentte insanlara hizmet vermişler, bugüne kadar da öyle yaşamışlardır.  
Hayvanları severseniz onlar da sevildiğini bilir.
Sokak hayvanı, iyi davranan insanın en iyi dostudur.
Sokak hayvanlarının yeri barınak değildir. 
Barınak onlar için hapishanedir.
Diğer canlı varlıklarla birlikte yaşama hakkına sahiptirler.
Doğada ve sokaktaki dostlarımıza sevgi ile yaklaşarak birlikte mutlu bir yaşamın tadına ulaşabiliriz.
Geçmişte olumsuz bir olayın sonucu, sokak hayvanlarının yaşadığı dram hafızalara kazınmıştır.
İnsanlar, sorunları ve çözümleri kendilerinde aramalılar.
Ülke kültürüne ve gerçeklerine uygun çözüm önerileri sunarak, ait olduğumuz medeniyet birikimine katkıda bulunmalıyız.
SÖZÜN ÖZÜ
Sokak hayvanlarının yeri barınak değil; barınak onlar için hapishanedir.
Diğer canlı varlıklarla birlikte yaşama hakkına sahiptirler.

Yayın Tarihi
03.02.2022
Bu makale 1605 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
kısırlaştırma işi sözde belediyeler tarafından bedava yapılıyor dense de buna uyan yok. şu anda ülke genelinde sokak köpeği aşırı çoğalmakta. Bu da çocuklar için ciddi tehlike.

ÖMER ÖZER 18.12.2023

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!