Devleti kapsayan üç ana sektör bulunmaktadır.
Birinci sektör; Devlet Sektörü, Kamu Kurumları ve Belediyelerdir.
İkinci sektör, kâr amacı güden Özel Sektördür.
Üçüncü sektör, kâr amacı gütmeyen gönüllülük esasına göre işleyen Sivil Toplum Kuruluşlarıdır.
Biz bu yapıları SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI, STK olarak adlandırıyoruz.
Sivil toplum kuruluşları, bireysel veya halkın bir araya gelerek çeşitli hedeflere ulaşmak için oluşturdukları kuruluşlardır.
STK lar genelde sosyal konularda, hayır işlerinde, eğitim, sağlık ve benzeri konularda kamuya hizmet amacıyla kurulmuş olan yapılardır.
Vakıflar, mal varlıkları ile kamuya hizmet verirler.
Dernekler ise düşünce ve fikir üreterek kamuya hizmet verirler.
STK lar sosyal hayatı daha iyi yaşanabilir hale getirmek için çalışırlar.
Toplumdaki suç oranlarının azalması, toplumun yaşam standartlarının iyileşmesi ve sosyal sorunlara çözüm için faaliyet gösterirler.
Ülkemizde vakıf hizmetleri, Selçuklular döneminde başlayıp, Osmanlı döneminde zirveye ulaşmıştır.
Vakıfların, toplum yararına, amacı doğrultusunda kullanılması için, vakfedenler tarafından düzenlenmiş bir “vakfiyename” vakıf senedi bulunmaktadır.
Böylece vakfın kullanım koşulları belirlenmiş olup, amacı dışında kullanılması önlenmiş olmaktadır.
Geçmişten bugüne vakıflar, insanlığa çok çeşitli kültür ve medeniyet eserleri kazandırmışlardır.
Böylelikle, toplumsal yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerini vermişlerdir.
Kültürümüzde, vakıf anlayışı köklü bir geçmişe sahip olmakla birlikte, yaygınlık gösterememiş, tam tersi çok zayıflamıştır.
Ülkemizin yakın geçmişinde yaşanan askeri müdahaleler sürecinde, dernek ve vakıflar kapatılarak, uzun bir süre hizmetleri kesintiye uğramıştır.
Cumhuriyet dönemiyle birlikte yeni bir düzenleme yapılarak geçmişten gelen mevcut vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlanarak, yönetimi devlet tarafından sürdürülmektedir.
Vakıf yöneticileri çok ağır manevi sorumluluk taşımaktadırlar.
Vakıf senedinde belirtilen amaç ve hizmet koşullarına çok dikkat etmeleri gerekmektedir.
Vakfiyenamede, amacı dışında kullanılması halinde, vakfedenin bedduaları bulunmaktadır.
Günümüzde yeni kurulan vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğüne, dernekler ise Dernekler Masasına bağlı olarak hizmetlerine devam etmektedirler.
Dünyadaki sivil toplum kuruluşları ile Türkiye de ki STK ları karşılaştırdığımızda dünya standartlarının çok gerisinde kaldığımızı görmekteyiz.
Ülkemizdeki STK ların büyük bir kısmını dernekler ve vakıflar oluşturmaktadır.
Dernek ve vakıfların yanı sıra birlikler, kooperatifler, sendikalar, meslek odaları ve partiler gibi kuruluşlar bulunmaktadır.
Türkiye’deki STK lar, ulusal ve uluslararası mevzuatta kabul edilen düzenlemeler ve Avrupa Birliği, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların destekleri ile yaygınlaşmaktadır.
Gelişmiş ülkelerdeki STK sayısı ve finansal boyutları ile karşılaştırıldığında da ülkemiz STK larının çok gerilerde olduğu görülmektedir.
Dernek kurulum prosedürleri vakıflara göre daha kolaydır.
1990 lı yıllardan itibaren yeni hukuki düzenlemeler nedeniyle dernek ve vakıf sayılarında artışlar gözlenmektedir.
Ancak ülkemizde kişi başına düşen dernek ve vakıf sayısının gelişmiş ülkelere göre çok düşük olduğu görülmektedir.
İçişleri Bakanlığı verilerine göre, Türkiye de 80 bin 757 adet dernek faaliyet gösteriyor.
Kamuya yararlı, 38 dernek ve 4 bin 915 vakıf bulunuyor.
Buna göre her 866 kişiye bir dernek düşüyor.
Ayrıca bu kuruluşların dışında, pek çoğu, yasadaki boşluklardan yararlanıp, dernek adıyla meyhane, lokanta olarak faaliyet gösteriyor.
Yine bu derneklerden bir bölümünün sadece tabelası var içi boş, bir bölümü de yasal nedenler ile kapatılmış bulunmaktadır.
AB ülkelerinde, Almanya da 2 milyon 100 bin, Fransa da 1 milyon 470 bin STK bulunuyor.
Almanya ve Fransa da her 40 kişiye 1 dernek düşüyor.
Fransa da her 10 kişiden 4 ü en az bir derneğin faaliyetine katılıyor.
Nüfusun beşte biri en az 2 derneğe üye.
ABD de 1 milyon 200 bin dernek bulunuyor.
Her 15 Amerika vatandaşından 1 tanesi bu tür kuruluşlarda çalışıyor.
Avrupa’daki sivil toplum kuruluşlarının toplam istihdam sayısı 11.8 milyon kişi.
ABD de yaklaşık 7 milyon kişi, sivil toplum kuruluşlarında tam zamanlı olarak istihdam ediliyor.
STK lardaki bu tablo Türkiye’nin henüz demokraside iyi bir noktaya geldiğini göstermiyor.
STK lar demokrasinin çok önemli unsurlarıdır.
Demokrasinin ileri olduğu kabul edilen ülkelerde, STK ların çok güçlü olduğu bilinmektedir.
O nedenle “bir ülkedeki demokrasinin gücü, üçüncü sektörünün gücü kadardır.” diye tanımlanmaktadır.
Dünyadaki demokratik ülkeler arasında, ülkemiz sivil toplum fakiri konumundadır.
Buna göre demokrasimizin güçlenmesi STK ların güçlenmesi ile doğru orantılıdır.
Toplumsal sorunlarımızın çözümleri için, STK ların güçlendirilmesi kaçınılmazdır.
Ancak son yıllarda bazı STK ların amacı dışında faaliyetlerde bulundukları bilinmektedir.
Özellikle uluslararası güçlü STK ların siyasi amaçlarla kullanıldığı gerçeğini gözlemliyoruz.
Bu amaç doğrultusunda kurulan yerel STK lar da bulunmakta ve kaynak sağlanmaktadır.
Bu kirlenmenin sonucu, STK lara güven kaybı bulunmaktadır.
Genelde bütün dünyada başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, benzer kurumlarda güven kaybı yaşanmaktadır.
Güven ise, olmazsa olmaz, çok hayati bir değerdir.
Ailede, kurum ve kuruluşlarda, ülkede, dünyada güven olmazsa olmaz, bunu yaşayarak görüyoruz.
Dünya, son yıllarda çok kirlenmiş durumdadır.
İnsanoğlu bu kirlerinden temizlenmek zorunda.
Dünya, insanoğlunun başına gelebilecek ve gelen musibetlerden dersler çıkararak temizlenir mi bilinmiyor.
Üçüncü sektöründe kirletilmiş olması çok hüzün verici bir durum.
Birey olarak, toplumsal sorumluluk anlamında, STK larda yer almamız kaçınılmaz olmaktadır.
Demokrasinin ileri olduğu ülkelerde, insanları değerlendirirken, üye oldukları STK sayısı ve aldığı aktif görevlere önem verilir.
SÖZÜN ÖZÜ
Kirletilmemiş üçüncü sektör, bir ülkenin ve toplumun can damarlarıdır.