18 Mart 1915
Dünya tarihinde böyle bir savaş olmamış.
Türk Ulusunun var olma, yok olma savaşı.
Yedi düvele karşı, yediden yetmişe, maddî ve manevî, topyekûn bir savaş.
Yaklaşık 250.000 şehit verilmiş.
On beş yaş ve üzeri eğitim düzeyinde ve eğitimli bir kuşağın yok olduğu bir savaş yaşanmıştır.
Düşmanlar Çanakkale’yi bir türlü geçememiştir.
Savaştan geriye kalanlar;
Şehit kanları ile sulanmış bir vatan,
Şehitlerin sönmüş ocakları,
Yüzlerce dul ve yetim,
Engelli gaziler…
Çanakkale bir destan, bir kahramanlık hikâyesinin ötesinde yaşanmış bir olgudur.
Çanakkale adına her şey yazılmış çizilmiş, ağıtlar yakılmış okunmuştur.
Babaannem ile söyleşilerimiz, unutulmaz acıların özeti zihinlerimize kazınmıştır.
Biz, beş altı yaşlarında iken babaannem zaman zaman odasına çekilir ve gözyaşı dökerdi.
Çanakkale ağıtları söylerken gözyaşları sel olurdu.
Biz, boynuna sarılıp öperek ağlamamasını isterdik.
“Babaanne niçin ağlarsın?”
“Kardeşlerim aklıma geldi, onun için kederlendim” derdi.
“Kardeşlerine ne oldu babaanne?” diye merakla sorardık.
“Biz beş kardeştik, dört erkek kardeşim Çanakkale’de şehit oldu” derdi.
Arkasından eklerdi, “kitapları sandıklarda basılı kaldı,
Kardeşlerim okumuş yazmış insanlardı”
Kitapların daha sonraları dereye atıldığını söylerdi.
Babaannem eşini de Çanakkale’de şehit vermiş, onu bize söylemezdi.
Babaannem beş yaşında bir erkek çocuğu ile tek başına kalmış.
Bizler ikinci evliliğinden torunlarıyız.
Babaannemin şehit verdiği eşi ile çok hüzünlü bir hikâyesi var.
Babaannemin eşi, mektup ile bağlı olduğu askerî birliğin Çanakkale’ye sevkiyatını bildirir.
Burdur – Baladız İstasyonu’nda molada görüşebileceklerini yazar.
Babaannem köyünden üç arkadaşı ile at binerek Baladız’da eşi ile buluşur.
Eşine hazırlamış olduğu iç çamaşır, yün çorap, mendil ve benzer ürünleri teslim eder.
Babaannem ve eşinin ayrılık saati gelir.
Rüya gibi, kısa bir hasret giderilir.
Ayrılık çok da kolay olmaz.
Birlik Komutanı seslenir, “Abdi Çavuş, tren kalkıyor!”
Ayrılık sahnesini tasavvur etmek çok zor olsa gerek.
Hüzün ve acı ile dolu bir hikâyenin sonu yaşanır.
Son kez el sallayarak eşini vatan görevine uğurlar.
Çanakkale ve Babaannem unutulur mu?
Babaannem biz seni çok sevdik, senden razıyız.
Allah da senden razı olsun, mekânın cennet olsun…
Japonlar; çocukları ilkokula başlarken, önce Hiroşima ve Nagazaki’ye götürürlermiş.
Türk Ulusunun da ilkokula başlayan çocuklarını Çanakkale’ye götürmeleri kesinlikle şarttır.
Son yıllarda, geç de olsa, öğrencilerin Çanakkale ziyaretlerini gözlemliyoruz.
Ancak; eğitim sistemimize, eğitimin bir parçası olarak eklenmesi dileğimizdir.
“Toprak, uğrunda ölen varsa Vatandır!”
Vatanımız için çok bedeller ödendi.
Vatanımız için şehit düşen atalarımıza Allah rahmet eylesin, mekânları cennet olsun.
SÖZÜN ÖZÜ;
“Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır!”