Doğum; 10 Mayıs 1894, Rodos Sancağı
Vefat; 14 Aralık 1976, İstanbul.
Vasiyeti üzerine Antalya Andızlı Mezarlığına defnedilmiştir.
Babası, Varna Eşrafından Hacı İzzetin Efendi’nin oğlu Cafer Sadık Bey.
Annesi, Binbaşı Hasan Bey’in kızı Hanife Mümire Hanım.
İlkokul’a Rodos Medrese-i Süleymaniye’de başlamıştır.
Rüştiye ve İdadi’nin ilk sınıfını İstanbul’da okumuştur.
1908’de Şam’da başladığı İdadi öğrenimini İstanbul ve Halep Sultanisi’nde sürdürmüş, 1910’da mezun olmuştur.
Halep’te bir yıl Fransız Frerler okulunda öğrenim görmüştür.
1912 yılında Mekteb-i Tıbbiye’ye başlamıştır.
Üniversite öğrenimi sırasında, çocukluk arkadaşı Reşit Galip vasıtasıyla Türk Ocağı’na üye olmuştur.
1.Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Fakülte kapanmıştır.
Onat askere alınmış, 6 aylık talimin ardından Gümüş Suyu Askeri Hastanesi’nde, savaş yaralılarını tedavi etmede görev almıştır.
1916’da Mekteb-i Tıbbiye tekrar açılmıştır.
1918 Haziranında Onat mezun olmuştur.
Uzmanlık alanı Hariciye Hekimliğidir.
Arapça, Farsça ve Fransızca bilmektedir.
Sırasıyla Gülhane Hastanesi, İstanbul Askeri Tahniyye’de görev almıştır.
İstanbul’da, hocalarıyla “Alemdar Sıhhat Yurdu” özel hastanesini kurmuştur.
Hilal-i Ahmer Cemiyeti adına Burdur’da görev yaparken Antalya’ya gelir.
Antalya’nın iklimine ve doğal güzelliklerine hayran kalır.
Savaşın sona ermesiyle terhis edilir.
19 Mayıs 1926 yılında TBMM’nin 4622 numaralı İstiklal Madalyası ile ödüllendirilir.
Antalya Memleket Hastanesi’nde göreve başlar ve 2 yıl görevde kalır.
Özellikle, kente gelen göçmenlere çok yardımda bulunur.
Sonrasında Antalya Memleket Hastanesi’nden ayrılır ve “Antalya Sıhhat Yurdu” özel hastanesini kurar.
1923 Haziranında Türk Ocağı’nın Antalya şubesinin kurucu başkanı olur.
Mahalle, ilk mektep, tıbbiye ve Türk Ocağı’ndan arkadaşı Dr. Reşit Galip; Onat’ı Mustafa Kemal’e tanıtanlardandır.
Onat, Reşit Galip’i görmek için Yalova’ya gider.
ATA’ya bilgi verilir ve akşam yemeğine davet edilir.
ATA yemekte Onat’a iltifatta bulunur ve Fethi Okyar’ın kuracağı partiye girmesini söyler.
Onat’ın mesleğini yapma isteğini ATA kabul etmez.
1930 yılında ATA’nın isteğiyle SCF’ye (Serbest Cumhuriyet Fırkası) girerek siyasete atılır.
12 Eylül 1930 tarihinde SCF’nin Antalya teşkilatını kurar.
1930 yılındaki Belediye Seçimlerinde olaylar yaşanır.
Onat namluların önüne yürüyerek halk ve askerler arasındaki çatışmayı önler.
Ancak, halkı kışkırtma suçlamasıyla tutuklanır.
Onat ve arkadaşlarının davaları Denizli Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülür.
“SCF ile ilgili en acı ve ağır hatırat Onat’a ait olandır.
Bu hatırat film yapılsa, Antalya ve Denizli dışında, tüm milleti gözyaşına boğar.”
denilmektedir.
Onat ve arkadaşları yargılama sonucunda beraat ederler.
Seçimleri Cumhuriyet Halk Fırkası’nın kazandığı ilan edilir.
Serbest Cumhuriyet Fırkası da kapatılır.
Onat; SCF’nin feshi nedeniyle, SCF Başkanı Fethi Okyar’a eleştiri getirir.
Ardından “Hiç kimse Gazi’den ikinci bir fırka kurulmasını istemiş değildir.
O istedi, o kurdurttu, sonradan neden bu yola dökülmesine seyirci kaldı?
Yalnız seyirci kalmak değil,
Önce bizi apaçık desteklerken, bize paraca da yardımda bulunmuşken, kız kardeşini de partimize vermişken sonradan işin bu safhaya dökülmesine neden lüzum gördü?
Neden göz yumdu? Yalnız göz yummak değil “Ben Halk Partisi’nin Reisiyim” demeye vardırdı?
Gazi, işin başında kurduğu cumhuriyeti hakiki bir cumhuriyet haline getirmek için giriştiği hamlede samimi idi.
Fakat tezvir ve tehdit karşısında bıraktı.
Tarih önünde en büyük ricatını yaptı.
Bizi de böyle perişan edip ortada bıraktı.”
Onat dikkatli bir lisanla Gazi’ye sitem etmiştir.
Onat, “Halk Fırkası ilk günden itibaren halka yumruğunu göstererek; korkunuz ve itaat ediniz demiştir.” derken söylediği cümlenin sertliğinin farkındadır.
Onat, böylece siyaset dışı kalır.
Mesleğine döner, ancak; mesleğini sürdürme hususunda çok sıkıntılar yaşar.
1946 yılındaki Belediye seçimlerinde, atama dışında, ilk kez temayül yoklamasıyla aday olur.
CHP’den Belediye Başkanı seçilir.
Onat, tarafsız duruş ve davranışları nedeniyle, CHP yanlısı Valilerle anlaşamaz.
5 Şubat 1947 tarihinde “İtimatsızlık ve Kifayetsizlik” suçlamasıyla görevden alınır.
Onat’ın 8 aylık Belediye Başkanlığı son bulur.
1948’de Demokrat Parti Başkanı Celal Bayar’ın teklifiyle partiye katılır.
14 Mayıs 1950 tarihindeki Genel Seçimlerde Antalya Milletvekili seçilir.
Birçok komisyonda, önemli hizmetlerde bulunur.
Meclis kayıtlarında, kendisine ait 136 konuşma, 7 sözlü soru, 46 takrir “önerge” bulunmaktadır.
1954 Genel Seçimlerinde 2.kez DP Antalya Milletvekili seçilir.
DP Grup Başkan Vekilliği yapar.
Mecliste 101 konuşma, 5 kanun teklifi, 29 takrir “önerge”, 3 sözlü soru vermiştir.
Onat’ın “Turizm Endüstrisi Teşvik Kanunu” kabul edilmiştir.
1957 yılındaki Genel Seçimlerde 3.kez Antalya Milletvekili seçilir.
01.11.1957 – 25.05.1960 tarihleri arasında, görev yaptığı sürece ait
67 konuşma,9 takrir “önerge”, 3 sözlü soru bulunmaktadır.
Onat, 27 Mayıs 1960 tarihindeki Askeri Müdahalede tutuklanmıştır.
Yassıada Yargılamalarında savunmasını kendisi yapmıştır.
Mahkeme Başkanı Saim Başol’un sorularına;
“Benden iftira etmemi istiyorsunuz. Ben bildiklerimi iktidarda iken de söylerdim.
Meclise Doktor olarak girdim, Hukukçu olarak çıktım.
Yassıada Üniversitesi’nde Doktora tezimi veriyorum.” der.
Başol, geç kalmışsınız, der.
Onat; “dinimde beşikten mezara kadar tahsil ediniz diye buyurulur,
Mezarın başında bile iki kelime öğrendiysem geç kalmış sayılmam.” diye cevaplar.
Başol; “nüfuzunuzu kullanarak Antalya’ya fabrika kurdurmuşsunuz” deyince,
“Ben sadece nüfuzumu değil, zorbalığımı da kullandım. Ancak; askeri müdahale araya girince Alüminyum tesisleri yapılamadı.” diyerek kendini savunur.
Onat, yargılamalarda 10 yıl ağır hapis cezasına çarptırılır.
Ömür boyu kamu hizmetlerinden men edilir.
3 Ağustos 1966 tarihindeki Af Yasasıyla tahliye edilir.
Onat, zaman zaman iş yerimize uğrar, şereflendirirdi.
Babam ile sohbet ettikleri sırada duyduklarım, kişiliği açısından beni derinden etkilemiştir.
Yassıada’ya sevki sırasında, gemiye binerken, vekillere fiziki dokunuşlara tanık olur.
Görevli Komutana “Bana bir dokunuşun olursa, aynıyla karşılık alırsın.” der.
Komutan şaşkınlık içinde kalır, Onat gemiye geçer.
Onat’ın kişiliğini, başlıklar halinde yaşamından kesitleri aktarmaya çalıştım.
Ülkeye ve Antalya’ya hizmetleri bu satırlara sığmazdı.
Belki ileride, hizmetlerini de parça parça aktarmak nasip olur.
Onat ile dostluğumuz, kızları değerli Güler Hanım ve eşi Fahrettin Beyler ile de devam etmiştir.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki Meclis üyeliğim sürecinde “Burhanettin Onat ve Hatıratı” adlı kitabın ATSO Kültür Yayınları kapsamında basılması yararlı bir hizmet olmuştur.
Hatıratın, başta siyasetçiler olmak üzere; Hukukçular, Akademisyenler, Ordu ve Emniyet mensupları tarafından okunması önerilmektedir.
1985’te, Güler Hanım’ın isteğiyle, Karaalioğlu Parkı içindeki Onat evini görmeye gittik.
Kendisi benden görüşlerimi istedi.
Onat’tan kalan altın varaklı oturma grupları, çeşitli mobilyalar, çalışma masası, resimler, aksesuarlar ve diğer objelerin antik değere haiz olduklarını ifade ettim.
Evin “Burhanettin Onat Evi” olarak korunmasını önerdim.
Zaman zaman ziyarete açılabileceğini ifade ettim.
Onat evinin sonrasında farklı amaçlarla kullanıldığını öğrendim ve hüzünlendim.
Burhanettin Onat; tez niteliğinde bir araştırma konusu olmalıdır.
Onat’ın hayatı Cumhuriyet Tarihi ile eş değerdedir.
Cumhuriyet Tarihine ışık tutacak değerde bir yaşamdır.
Burhanettin ONAT
Kişilik ve vizyon sahibi,
Halkına hizmeti inanç haline getirmiş,
Ömrünü ülkesi için harcamış bir vatanseverdir.
Burhanettin Onat adı, cadde ve kentin farklı yerlerinde yaşatılmaktadır.
Her yıl, Türk Ocağı öncülüğünde; vefat yıldönümünde rahmetle anılmaktadır.
Cumhuriyet Tarihimiz ve Antalya için “İz Bırakanlar”dan olmuştur. Allah rahmet eylesin.
SÖZÜN ÖZÜ;
Geride hoş seda hizmet ve eserler bırakmak anlam taşımaktadır.