Ey Ahmet Hakan...
Bugünkü yazın berbat,
Bunu peşin söyleyip, hemen konuya geleyim..
Antalya ağladı, Belek ağladı diye bir sürü sacmalamayı dizelemişsin ülkenin en büyük gazetesinin tam ortasına..
Kardeşim biz turizmciyiz,
Ülkenin tek halk sanayisiyiz
Türkiye'nin misafir odalarını bekçileriyiz, sorumlusuyuz. biz..
Evet biz ağlarız çünkü duyguluyuz, çalışkanız, hizmetkarız..
Hem de hıçkıra hıçkıra ağlarız
Biz!
Bu ülkeye bir güzellik, yeni dost, yeni bir hayran kazandırdığımızda oturur ağlarız biz...
Ahmet Bey, yine de sana nasıl ağır bir iş yaptığımızı hatırlatayım;
Ekonomisi zor bir işin içinde yüzbinlerce, milyonlarca gence istihdam, eğitim sağlamaya çalışanlarız biz.
Onu öde bunu öde derdinden deniz kenarında 365 gün bembeyaz gezenleriz biz ...
Biz..
Ağlarız- hem de çok!
Hatta hıçkıra hıçkıra..
Ama kendi halimize değil sizin gibilerin yazdıklarına...
Ağlarız.. Biz
Ahmet Hakan beni hatırla!
16 sene önce seni yurtdışına çıkarmamışlardı ben yardım etmiştim, uçmuş gitmiştin bir yerlere..
Yıllar sonra 7 Mehmet'te Menderes Türel'le yemek yemiştik ve sen hatırlamıştın beni,
Önce "abi", sonra bana "baba "demiştin.
Hatırladın mı?
İşte benim o,
Evet benim o, dün senin yazdığın Ruslara ağlayan turizmci..
Ahmet Bey!
Tuzunun kuru olduğunu zaten biliyorduk da gözünün de kuruduğu - inan bizi çok üzdü
Hoşça kal,
Allah ağlatmasın seni Ahmet!
Hüseyin Baraner- 10.07.2016
0 532 134 08 08
Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan’ın Rus turistler ile ilgili yazısı
İlk Rus kafilesi Antalya'ya inerken herkes ağlıyordu
10.07.2016 Pazar
UÇAK gökyüzünden süzülerek iniş yapıyordu Antalya'ya...
İlk Rus turist kafilesi uçağın kapısında belirdiğinde...
Otelciler ağlıyordu, İl Turizm Müdürü ağlıyordu, hanutçular ağlıyordu.
*
Kabarmıştı bütün duygular...
- “Allah’ım bize bugünleri de gösterdin ya... Artık ölsem de gam yemem” diyordu Antalyalı bir taksici...
- Sadece Rus turistleri ağırlamayı şiar edinmiş bir otelci, “Otelimizdeki tüm yerli turistleri bugünden itibaren ocak dışı ilan edeceğiz” diyordu.
- Bir başka otelci ise “her şey dahil konseptine 88 şey daha eklemezsem şerefsizim” diyordu.
*
TRT canlı yayına geçiyordu.
Utanmasalar “po pooo popolin popolin popolin popoya” diye “Kalinka” çalacaklardı.
*
“Nataşa! Sen artık bizim dünya ahiret bacımızsın” yazılı pankartlar açılıyordu.
Moskova kardeş oluyordu.
Şezlonglar ağlıyordu, falezler ağlıyordu, “Yedi Mehmet” ağlıyordu.
*
- Havaalanındaki karşılama ekibinden telaşlı bir işgüzar, “Kılıç kalkan ekibi nerede kaldı” diye soruyordu.
- Bir devlet yetkilisi ise heyecandan ne diyeceğini bilemez halde, “Bundan kelli bütün Rus uçakları sınırlarımızı ihlal edebilir” diye nutuklar atıyordu.
- “Aslında Putin de iyi bir dünya lideridir” diyordu üst düzey bir bürokrat.
Resmi asla çizilemez sanılan mutluluğun resmi çiziliyordu Antalya’da.
*
Gerçi düşürülen uçağın pilotunun adını Antalya’da bir caddeye vermeyi akıl eden çıkmamıştı henüz.
Ama uçaklar böyle geldikçe...
Bunu akıl edecek bir turizm mücahidi de çıkacaktı elbette.
*
Göz gözü görmüyordu.
Duygular kabarıyordu.
*
İlk Rus turist kafilesini taşıyan uçak, Antalya’ya inmişti.
TRT ağlıyordu, halıcılar ağlıyordu, Belek ağlıyordu, Alanya ağlıyordu.