Türkiye adlı devasa gemi 81 milyon yolcusu ile rotasız su üstünde yüzüyor.
Kaptan kamarasında bitmek bilmeyen farklı rota kavgalarının gürültüsü ile karaya oturduk oturacağız Artık toplum olarak irkilsek te gerçekleri daha net görsek de : kafamızda tonlarca cevapsız sorular.
Zamanın pusulası ne diyor ?
Akıl dümeni mantık limanına doğru döndürebilecek miyiz?
Gelecek yıllar uzun bir sığ su bölgesinden ilerleyeceğiz. Her karşıdan gelene çarpabiliriz, her limanda sıkışabiliriz, her kayaya takılabiliriz. Türkiye’nin kaptan kamarasında öfke rüzgarları, güvertedekilerin kibir poyrazları gemiyi sallıyor… İskele sancaktakilerde hafiften sertleşen gelecek korkusunun uğultuları çoğalıyor, sadece sallanıyoruz, ilerlemiyoruz ..
Ani bir Anons : Dikkat , Dikkat!
Türkiye gemisinin bol para, bol laf, bol iddaa, bol loto toto, ahbab, dayı, enişte ve vakıf ağırlığından kurtulmadan bu sığ sulardan geçmek imkânsız. Hiç bilet almadan bile bu ülkede büyük ikramiye kazananlar halen güvertede başköşede, ancak onlar da artık durumun vahametinin farkında. Meteorolojiden gelen haberler ciddi önlem almamızı şart koşuyor. Bol ikramiyeli yılların bulaşıklarının kenarında dağ gibi biriken faturaları ödeyecek milli verimlilik projelerinin daha çok uzağındayız. Tozlu fatura dağlarının eteğinde geleceğin reel ekonomisinin kurtarıcı limanlarının uzaklığını tam çözemiyoruz.
Şu an gemide iddiacılar ve tahminciler falcılar ile yarışıyor. Oysa erzak çuvalları dan ödenmemiş balya balya fatura çıkıyor. Zaman gemiden atıl yükleri atma zamanı: Vakit toplamış fatura ödeme vakti ki bu süreç gerçekten bizleri çok üzecek, gerecek.. Ne yazık ki,
Turizm hariç tüm sektörler susuz, kurumuş ve halsiz.
Kendi kulaç güçü ile yüzecek hiç bir proje yok. Devletin can simidi olmadan hepsi boğulacak gibi… Ortak akıl ile doğru kararlar vererek Türkiye gemisini sağlam ve mutlu limanlara çekmekten başka hiç bir başka seçeneğimiz kalmadı Akıllı YEREL KALKINMA projeleri bir rüzgar kırılması sağlayarak Türkiye gemisini hızlandırabiliriz.
Rüzgâr Türkleri sever.
Önce başarıyı ve kalkınmayı yeniden anlamlandırmalıyız. İnsan odaklı kalkınmaya geri dönmeliyiz. İnsan olmadan marka üretemeyiz, markalaşamayız. İnsansız büyümek küçülmektir! Kalkınma, mümkün olduğu kadar eşitlikçi ve kapsayıcı değilse şu an olduğu gibi geminin dengesi hep bozuk kalır..
Bu çarpıklığa artık bilet kesmeyelim. Ayrımcı dili bırakıp tamamlayıcı kalkınma hareketi ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel bir bütünlük ve halkın birbiri ile yeniden kucaklaşması Türkiye gemisini hızlandıracaktır. Sıkı dokunmuş yerel ekonomik planlar ile doğal kaynaklar, insan, sermaye, teknoloji akılcı bir şekilde yeniden pozisyonlanarak spekülatif rant alışkanlıklarından kurtulabiliriz ..
En çok hasretini çektiğimiz Sosyal paylaşım ve kapsayıcılık ile Toplumda eşitlik, paylaşım, dayanışma, gönüllülük, toplum hizmeti, ortak gelecek, ortak sorumluluk gibi değerleri yeniden inşa edelim. Anlamsız pişkin palavraları balıklara yem olarak atalım.
Yaşadığımız toplumsal bölük-pörçüklüğe hiç bir sebep yok. Gönül yelkenlerimizi dostluk rüzgârı ile şişirelim.
Enerjimizi verimliliğe kodlayalım: Toplumsal barışı gelecek nesil üretime dönüştürelim.
Ters ve sert küresel rüzgârlara karşı Türkiye gemisinin en güçlü yanı olan Kültürel çoğulculuk kasasını elele yeniden perçinlersek zaten bizi ne dış mihraklar nede içteki kurnazlar durdurabilir.
İstikamet büyük denizler:
Gelin bu yaşadığımız sert günlerde ırk, dil, din, kültürel farklılıkların suistimal ve sömürü yükünü gemiden aşağıya atalım, hep beraber kol kola büyük denizlere açılalım .