Almanların temel korkularının dayanılmazlığı kış aylarında tatil satışlarını hızlandırdı
Almanya’da 2023 yılı için 64 Milyar Avroluk seyahat satışı bekleniyor
Almanya'da kış ayları için de Türkiye'ye yönelik rezervasyonlarda ciddi oranda artış var.
Alman Seyahat Birliği DRV kış aylarında Türkiye’ye olan talebi doğruluyor .
Bu kış aylarında enerji tasarrufu için emeklilerin yanında -krizlerin yarattığı korkuyu üzerlerinden atamayan- gençler ve çocuklu ailelerde de çareyi güneşli ülkelere tatile çıkarak arıyor.
Hızlıca yaşlanan Alman toplumu huzursuz. Karakış kapıda . Doğalgaz ne kadar yeter? kimse tam olarak cevaplayamıyor.
Sanki bir fırtına gelip her şeyi aniden dağıttı . Almanya’da toplumsal barış ve refah için alarm zilleri çalıyor:
Her Alman ekonomik olarak aynı güce sahip değil .
Bir çok aile bu yılda tatile çıkamadı. Hatta bazı ortalama gelir düzeyine sahip aileler geçim sıkıntısından dolayı yıllardır tatile gitmekten vazgeçmek durumunda kaldılar.
Ana muhalefetteki Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Friedrich Merz, Federal Meclis'te yaptığı konuşmada, "Federal Almanya Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana en kötü ekonomik krize doğru ilerliyoruz" uyarısında bulundu. Ülkenin son 30 yılın en yüksek enflasyon oranını yaşadığını ve on yıllardır ilk kez ticaret dengesinin negatife geçtiğini, yani Almanya'nın ihraç ettiğinden daha fazla mal ithal ettiğini vurgulayan Merz'e göre, Alman şirketleri uluslararası rekabet güçlerini mutlak surette kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
Yüzde 12'lik ekonomik küçülme beklentisi Almanlar için sarsıcı:
Ülkedeki temel korkunun başında “ekonomik üstünlük” ü kaybetmek geliyor .
Resesyonun açacağı kalıcı yaralarının beraberinde getireceği mecburi köklü değişim arayışlarının ve çözüm modellerinin yaşatacağı zorluklar şimdiden hissediliyor .
Tarihten ders çıkarmak gerektiğini savunanlar farkındalar ; yaşananların siyasi etkisinin çok yönlü, karmaşık ve son derece olumsuz olabileceği konusunda uyarıda bulunuyorlar .
Her türlü radikal dalga için zemin oluşabilir.
Halkın da kafası çok karışık, durum tespiti yapmakta zorlanıyorlar . Sokaklar şimdilik sessiz, ancak halk sormaya başladı : Gerçek durum ne? Neredeyiz ? Kimlerleyiz?
Ne şanssızlık !
Tam da pandemi bitmek üzereyken ve her şey yoluna girecek gibi görünürken Vladimir Putin Almanların en derin korkusunu yeniden uyandırdı .
Savaş !
2. Dünya savaşından bu yana ekonomi politikasındaki en radikal değişiklik olarak görülen nükleer enerji santrallerini tamamen kapatmak için gün sayılırken, Ukrayna Rusya savaşının beklenmedik bir zamanda patlaması tüm gelecek planlarını alt-üst etti aşırı plancı Almanların …
Bütün bu son yıllarda olup bitenlere şimdi birde Rusya’nın nükleer saldırı tehditlerini dile getirmesi birçok insanı korkutmanın ötesinde toplumun bir kesiminde yeni bir travmatik durum yarattı.
İklim krizi, Covid19 pandemisi, ve son olarak arka arkaya yaşanan siyasi gelişmeler, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ve Putin'in Almanlara göre mantıksız tutumu Hamburg’tan Münih’e kadar herkesi endişelendiriyor.
Son yapılan araştırmalar ve anketler Almanya'da gençlerin üçte ikisinin gelecekten korktuğunu gösteriyor .
Ankete katılanların dörtte üçü geleceğin korkutucu olduğuna söylüyor.
Bir çok kişiye göre barış, refah, sosyal güvenlik ciddi şekilde tehdit altında .
Hatta ankete katılanların yarısından fazlası insanlığın sonunun geldiğini düşünüyor.
Herkes için güvenli ve müreffeh bir gelecek inşa etmenin zor göründüğü bu yeni normalde özellikle bastırılmış bir ruh hali olan insanlar ve yaşamdan sıkılanlar huzuru dünyanın güzelliklerinde arıyorlar .
Ülkede hayal kırıklığı büyüdükçe paradoksal bir şekilde seyahate çıkma dürtüsü kabarıyor .
Türkiye’de bir kaç huzurlu gün veya hafta bu kritik savaş günlerinde sakinleştirici ilaç gibi geliyor olmalı onlara …
Sismik bir küresel bozulma döneminde dünyanın yıllardır karşılaştığı zorluklara makro ve mikro tepki vermekte hep zorlanan Almanlar bu yıl Avrupa’da en çok seyahat satın alacaklar listesinin başında geliyorlar .
Oldukça paradoks bir süreç başladı :
Veriler kötüleşsede mevcut sosyolojik durum Almanya’nın binlerce seyahat acentesinde kış ayları için beklenmedik yoğunlukta tatil satışlarını tetiklemeye devam ediyor .
Bu tutumu belki korunan bölge arayışı olarak -her şey dahil hizmet veren otellerimizin yüksek duvarları içinde- dışarıdaki tehditlere karşı korunma duygusu olarak açıklayabiliriz.
Henüz tam bilmiyoruz! .
Ekonomik durumu halen iyi olanlarının Türkiye ilgisi yeniden artmışa benziyor. İnsan hakları , basın özgürlüğü gibi konular eskisi kadar dillendirilmiyor.
Bu gelişmelere ek olarak Türk otelciliğine olan güven, Türk turizmcisine olan inanç uluslararası piyasalarda tüm paydaşlara ciddi güven veriyor .
Ayrıca önümüzdeki kış ayları için dünyada huzurlu ve güneşli bir köşe arayan Almanlar bu yaz oldukça yüksek fiyatlara rağmen Almanların Türkiye’den son derece memnun ayrıldıklarını biliyorlar.
Alman seyahat acenteleri her müşteriye hemen söylüyor :
“Dünyada yoğun kitle turizmi yapan ülkeler arasında reklamasyon oranı en düşük ülke Türkiye “
Uluslararası pazarlardaki müşteriler tur operatörleri, seyahat acentaları Türk turizm sektörünün ürün içeriğinin ve operasyonel gücünün ne kadar sıkı dokunduğunu bizzat yaşadı, gördü, inandı.
Her türkü ekonomik krizleri, afetleri , siyasi gerilimleri defalarca yaşayan sektörümüze olan beklentiler bu sefer çok farklı , çok sosyolojik, psikolojik ve pedagojik.
Yaşadığımız savaş, tehdit ve ekonomik krizin yarattığı gergin günlerde hafifte olsa kısmen bilinç altı travmatik durumlar sektörümüzü gelecek yıl farklı perspektiften etkileyebilir:
Bu durumda biz yine her şeye rağmen fiyat esnekliği ve akıllı endüstri mühendisliğinin gerçek ölçümlü sürdürebilir proseslerini iyi yöneterek; özellikle bu yaz büyük bir başarı sergileyen otellerimizi zamanın sosyo ekonomik sıkıntıları ışığında etik tüketim taleplerine “insan sevgisini” ve “yurtta sulh cihanda sulh” anlayışımızı katarak, bu gergin havada huzur arayanlar için çok özel adres yapabiliriz .