Gençlerimizin büyük çoğunluğu eğitim veya iş imkân bulsa soluğu yurtdışında alacaklarını ifade ediyorlar.
Başka bir ifadeyle, yapılan tüm araştırmalarda gençlerin geleceklerini yurt dışında arama hayalinde oldukları ortaya çıkmaktadır.
“Bir yere gitmem, ülkemi seviyorum” diyenlerin oranı da giderek düşüyor.
Burada bir yanlışlık var!
Dünyanın kıskandığı… Zaferden zafere koşan…
Eğitimde şahlanan… İşsizliğin makul seviyede olduğu… Teknolojide yeniliği yakalamış…
Üstelik yeni bulunan doğalgaz sayesinde enerji ihraç edeceğimiz bir ülkede…
Gençler niye gitmek isterler?
Üniversitelerde özgür ve akademik düşünce içler acısı durumda ve bilimsel çalışmalar dünya standartlarının çok altında.
Lakin bazı rektör ve hocalar ilimi, bilimi bırakmış, güç odaklarına yaranmak için televizyon programlarını dolaşıyor.
Öğrenci bunlara inanmıyor, güvenmiyor.
Kaliteli eğitim alan zeki gençler ise torpil olmadan istedikleri işi bulamayacaklarına inanıyor.
Ve gençlik gidiyor eyvah!
“Türkiye’de torpil mi yoksa yetenek mi daha etkilidir?”
Bağımsız ve tarafsız bir araştırma şirketi tarafından bir anket yapılsa, büyük bir oranda “torpil” cevabı verilecektir.
Dayısı olanın işini yürüttüğü, siyasi kayırmacılığın tavan yaptığı ve bir yerlere kayıt olunmadığı takdirde, iş bulmanın veya yükselmenin hayal olduğu bir ülke Türkiye.
Parti… Tarikat… Vakıf… Dernek…
Biri rektör atanıyor, tüm avenesi üniversitede… Bakan oluyor; eş- dost, akraba-yandaş bakanlık koridorlarında…
Kariyer ve liyakati yeterli mi? Ne önemi var, hiçbir şey olamazsa DANIŞMAN olur.
Gelin de bu yapılanları genç nesillere anlatın!
İkna edemezsiniz! Haklarının bu şekilde gasp edildiğini düşünüyorlar.
Ve gençlik gidiyor eyvah!
Gençlerin ailesini, sevdiklerini ve vatanını terk ederek, başka ülkelerde macera araması üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.
Nedeni sadece para kazanmak olabilir mi?
Sanmıyorum.
Öyle olsa, doğalgaz zengini Rusya ve petrolün şımarttığı Ortadoğu ülkelerine gitmeyi tercih ederler.
Avrupa, ABD, Kanada ve İskandinav ülkeleri en çok tercih edilen ülkeler.
Üstelik bu ülkelerin çoğu da bize düşman!
Gitmek isteyenlerin arasında ekonomik, siyasi ve sosyal birikimi olan ailelerin çocukları da önemli bir ağırlık teşkil ediyor.
“Bir elleri yağda bir elleri balda…” olmasına rağmen, “Umudumuz tükendi! Bu ülkeden kaçacağız!”
Neden acaba?
Kendilerini daha fazla özgür hissetmek…
Hukukun egemen olduğu, bağımsız yargıçların kimsenin önünde eğilmediği bir ülkede güven içerisinde yaşamak…
Kariyer ve liyakate göre görev ve yükselme…
Etken olmuş olabilir mi?
Hadi gelin, biraz üzerinde kafa yoralım!
Ve gençlik gidiyor eyvah!
Türkiye, yurtdışına önemli miktarda beyin göçü ve sermaye çıkışı yapan ülkelerden birisidir.
Özellikle son yıllarda…
Yurtdışındaki bilim insanı Türklerin başarılarına her gün bir yenisi daha ekleniyor.
Gurur duyuyoruz.
Aynı başarı bizim üniversitelerde niye gösterilmiyor?
“Güneş pili ile çalışan otomobil”, “yapay zekâ”, “elektrikli araba” deneyleri ile avutuluyoruz.
Bu çalışmalar, birçok ülkede yıllar öncesinde üretilmiştir.
Olsun, “hayali cihan değer.”
Bir zamanlar( 2002-2009) yabancı sermayenin giriş yaptığı… Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının ülkelerine yatırım yaptığı…
“AB girmek için değil, halkımız layık olduğu için bu hukuki düzenlemeleri yapıyoruz” diyenlerin hayranlıkla izlendiği…
Siyasi huzurun halkı rahatlattığı ve piyasaya güven verdiği…
Bir ülkemiz vardı.
Milli gelirimiz de fena değildi, yükselen bir eğilim vardı. Batı gelişmeleri hayranlıkla ve kıskançlıkla takip ederken…
Avrupa’da yaşayan işçiler ve gençler ülkeye döneceği günü sabırsızlıkla bekliyor ve geleceklerine umutla bakıyordu.
Bugünlerde yaşanan belirsizlikler, genç işsizlik sayısının giderek artması ve gelecek endişesi tüm umutları aldı götürdü.
Yasaklar… Yoksulluk… Yolsuzluk…
Gençlerin yüzü artık gülmez oldu.
Ve gençlik gidiyor eyvah!
Norveç’te “Mutluluk Bakanlığı” kurulmuş… Amacı, vatandaşının daha mutlu yaşaması için gerekli ortamı sağlamak.
Ya bizde?
Mutsuzluk ve öfke üzerine kurulmuş bir düzen.
Dokunsan kavga hazır…
TÜİK’in araştırmalarına göre insanlar gelecek kaygısı yaşarken, üniversite gençliği ve mezun olanlar…
Mutsuz.
Sevdikleri işlerde çalışma imkânı kalmadığından, özel sektörde çalışmaktan kaçınıyorlar.
Kamuya kapağı atma ya da kısa yoldan köşeyi dönme derdindeler.
“Ne iş olursa olsun yaparım Abi, yeter ki garanti olsun”, “Okuyup da ne yapacağız abi, okuyanların durumu ortada…”, “Bize para getirecek iş lazım” vs.
Belki gençlere para kazanmanın yollarını belletiyoruz ama ahlaklı ve helal kazanmayı ihmal ediyoruz.
Bazı gençler sefalet çekerken, bazıları birilerinin desteği ile uçmuş…
Kayırmacılık yozlaşma getirir.
Kamuda herkese iş ve aş imkânı olmadığından, gençler gelecek endişesi içerisinde yurtdışına gitmek için her yolu deniyor.
Ve gençlik gidiyor eyvah!
Düzenli devlet (devlet-i muntazama), kurum ve kurallarla oluşur ve herkes bu kurallara uyar.
Oturmuş devlet düzeyinde kimse derebeylik yapamaz.
Hukuk ve yargı gereğini yapar.
Hukukun üstün olduğu çağdaş ve demokratik ülkelerde vatandaşın hak ve hukuku güvence altındadır.
“Bakın burası çok önemli!”
Gençlerine iş ve aş sağlayan, ekonomisi gelişmiş…
Yargısı bağımsız…
Rasyonel ve adil bir yönetimi olan… Ve liyakate önem veren… Demokrasiyi içine sindirmiş ve özgür…
Kurallar ve kurumlar sistemi iyi işleyen bir Türkiye…
Gençleri vatanlarına döndürebilir.
Başka çare yoktur.