Siyaset nereye gidiyor? Bu günlerde, siyasetin gidişatını merak edenlerin sıkça sorduğu bir sorudur. Rahmetli Demirel;”Siyasette 24 saat uzun bir süredir” derdi. Gerçekten de siyaset dinamik bir süreç. Bu nedenle Siyasetin dengesi 2023 yılına kadar çok değişiklik gösterecek gibi görünüyor.
Yeni hükümet sistemi, ittifakları zorunlu kılıyor. Yağmurdan kaçarken doluya yakalandılar. Hani koalisyonlar dönemi kapanacaktı?
Seçim takvimi 2023’ü gösteriyor. Lakin 2022 yılının çok hareketli geçeceğini, belki de erken seçimin gündeme gelebileceğini düşünüyorum.
Toplumda karşılığı olmayan bazı isimler parti kurdular, bazıları da yolda… Bunun nedeni, sistemin irili ufaklı partilerin önemsenmesini zorunlu kılmasıdır. İktidar kanadı için 50+1’i bulmak oldukça zor gözükmektedir. Cumhurbaşkanı’nın şimdiden bazı isimleri, ittifak ya da destek için ziyarete başlaması bunun açık bir göstergesidir. Önümüzdeki günlerde karşılıklı ziyaretler daha da sıklaşacak ve yeni ittifak çağrıları gündeme düşecektir.
Şu anda ki siyasi dengelere göre, iktidar ve muhalefet alanında yer alan partilerin safları kemikleşmiş durumdadır. Söylem ve tutumlar bunu gösteriyor. Deva ve Gelecek Partisi ise millet ittifakına daha yakın. Küskünlerin ve kişisel ikbal peşinde olanların kuracakları partilerin durumu önümüzdeki süreçte netleşir.
Otoriter/disiplinli toplum anlayışı ile merkezi/merkezleşmiş bir siyaseti benimseyenler için AK Parti MHP ittifakı kaçınılmaz. Buna Vatan Partisi’ni de ilave etmek gerekir.
Saadet Partisi ve Demokrat Parti için Erdoğan; “Cumhur ittifakının bir parçası olmaları için gereğini yapın” talimatı verdi mi? Kulis haberleri bunu doğruluyor.
Bahçeli’nin siyasi gündemi belirleyen aktif tavrı ve çıkışları AK Parti yöneticilerinde ve tabanında rahatsızlık yaratsa da, ilişkileri zedeleyecek düzede değil.
İktidar kanadı, siyaset tarzından ve ekonomik durgunluktan dolayı sürekli kan kaybediyor. Güvenlikçi politikalar ise, Kürt seçmeni AK Parti’den uzaklaştırıyor.
Bu seçmenlerin bir kısmı, muhtemelen DEVA Partisi’ne kayacaktır. Bununla birlikte; bu kayıplar, telafi edilemeyecek düzeyde değil.
Muhalif alanın daha hareketli olduğunu söyleyebiliriz. Sağ kanatta İYİ Parti ve DEVA Partisi öne çıkıyor. HDP ise kendisine yönelik, akılcı olmayan girişim ve ataklardan dolayı, oy oranını sistematik bir şekilde Kürt seçmen bazında artırıyor.
Ne ifade ediyor bu durum? Hiçbir ittifakta yer almamasına rağmen, HDP; önümüzdeki seçimin de kritik partisi olmaya devam edecektir.
Gelelim İYİ Partiye… İYİ Parti baraj sorununu geride bıraktı. Başka bir ifadeyle kimseye bağımlılığı kalmadı. İYİ Parti, toplum nezdinde giderek güçleniyor ve hareket alanı genişliyor. Bu gidiş, siyasetin merkezine doğrudur.
İYİ Parti’yi; FETÖ, HDP ve Kürt meselesi ile ilişkilendirme çabaları sonuç vermemiş ve toplum nezdinde yeterince etkili olmamıştır. Bu gerçeğin AK Parti ve MHP tarafından bilinmemesi mümkün değildir. Farkında oldukları için, “illet, zillet ittifakının parçası” olarak görünen İYİ Parti; ne olduysa oldu, birden “yerli ve milli” kategorisine yükseldi. Bahçeli, gol yememek için karşı atağa geçerek, “Yuvaya Dön!” çağrısını yeniledi.” “Bitsin bu hasret gayri…” der gibi.
İYİ Parti’nin büyümesinin önlenmesi ve iktidar ittifakına çekilmesi, iktidar için elzemdir. Bu strateji tutmaz ise, iç bölünmelerle İYİ Partinin yıpratılması yolu denenecektir. Zira ekonomik kriz, işsizlik, pahalılık ve adalet gibi sorunlar iktidar cephesinin toplam oylarını giderek düşürüyor. Bunların kısa sürede çözüme kavuşturularak, seçmen sayısını artırmak da zor görünüyor.
O halde yapılacak diğer iş, yanına alamadıkları siyasi rakiplerin aynı ittifakta buluşmasını önlemektir.
İYİ Partiyi destekleyen bazı gazeteci ve siyasetçilere yönelik şiddet içeren saldırılar devam ediyor. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı, eski AK Parti milletvekili, ülkücü kökenli Selçuk Özdağ, siyasi içerikli eleştirilerinden dolayı saldırıya uğradı. “Azgın milliyetçilik” çıkışları ne kadar doğru? Türkeş; “Fikirler kaba kuvvetle değil, daha üstün fikirlerle mağlup edilebilirler!” derdi.
İstiyorlar ki kimse konuşmasın, kimse eleştirmesin. O zaman bunun adı siyaset değildir. MHP, üstüne yapışan bu lekeyi temizlemez ve gerekli önlemleri almaz ise, önümüzdeki seçimde baraj altında kalır. Ülkücüleri birbirine kırdırmanın vebali büyüktür. Bunun altında kimse kalkamaz.
Muhalif alanda bu ayrışma olur mu? Dedik ya… Siyasette köprülerin altında çok sular akar. Olmaz denilenler olur! CHP’yi HDP ile baş başa bırakma stratejisi tutar ve yeni bir ittifak doğar. Kim bilir?
İYİ Parti için iktidar ile görüşmenin ön şartı, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme” dönüştür. İktidar cephesi ile İYİ Parti’nin aynı masada görüşmeye oturması, sonuç olumsuz da olsa muhalefet kanadında bir güven bunalımı yaratacaktır.
CHP, iktidara alternatif bir seçenek değildir. AK partinin oy kaybetmesine rağmen, CHP’nin oyu artmıyor. Yaptığı akılcı ittifaklar sayesinde yerel seçimleri kazandı. İktidar koalisyonu, bunu görüyor. Ve sürekli CHP’yi hedefe koyuyor. CHP’nin içerisinde İnce ve Sarıgül’ün partileşme sürecini bu açıdan değerlendirmek gerekir. Amaç; CHP’nin tavan ve tabanını dağıtmak ve ittifakları önlemektir. CHP içinden doğacak partilere, iktidar yanlısı medyanın ilgisi başka türlü okunamaz.
Görünen o ki, önümüzdeki seçimde iktidar partileri, tabanlarını güçlendirme ve oy kayıplarını önlemek için yeni yapılanmalara gidecek ve transferlerle tabanlarını çeşitlendirecektir.
Muhalif partiler de boş durmayıp, olası bir seçimden ‘yeni güç birliği’, ‘yeni bir stratejiyle’ kazançlı çıkma planları yapacaktır. Şimdide Deva ve Gelecek Partisi muhalif kanatta duracak gibi görünüyor. Bunu hiç de uzak olmayan bir gelecekte göreceğiz. Özellikle İYİ Parti ve Deva Partisi’ni dikkatli izlemek gerekir. İYİ Parti’nin siyasal belirleyiciliği ve önemi giderek daha çok artacaktır.
Siyasetin yükselen yıldızı Ali Babacan ve DEVA Partisini önümüzdeki hafta değerlendireceğim